Haksız Tutuklama, Gözaltı, Arama ve El Koyma Nedir? (CMK 141)
İçerik Başlıkları
Koruma tedbirleri, suç işlenmesini önlemek amacıyla alınan tedbirlerdir. Bu tedbirler delil elde etme amacıyla suç isnadı altında olan kişileri kısıtlar. Tutuklama, yakalama, gözaltı, arama ve el koyma koruma tedbirlerinden bazılarıdır. Ceza hukukunda hem soruşturma hem de kovuşturma evresinde koruma tedbirlerine başvurulabilir. Bu tedbirlerin hukuki prosedürlerin dışında ve keyfi bir şekilde uygulanması durumunda ise koruma tedbirlerinin haksız kullanımı oluşmuş olur. Koruma tedbirlerinin haksız bir biçimde uygulanması sonucu hakkında haksız koruma tedbiri uygulanan kişi maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Davası Nedir?
Koruma tedbiri nedeniyle tazminat, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141, 142, 143 ve 144. maddelerinde düzenlenmiştir. İlgili maddelere göre hakkında haksız koruma tedbiri uygulanan kişiler maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebilecek, devlet aleyhine tazminat davası açabileceklerdir. Bunun sonucunda alınan tazminata da beraat tazminatı denir.
Koruma Tedbirleri Nedeniyle Hangi Hallerde Tazminat Davası Açılabilir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. Maddesinde tazminat talep edilebilecek haller sıralanmıştır. Buna göre;
Madde 141 – (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
- Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
- Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
- Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
- Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
- Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
- Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
- Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
- Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
- Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
- Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
- (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, hazine aleyhine dava açarak talep edebilirler.
Haksız Tutuklama, Gözaltı ve El Koyma Nedeniyle Tazminat Davası Açma Süresi (CMK 142/1)
Tazminat davası açma süresi, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 142. Maddesin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre;
Madde 142 – (1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir. Kararın, kişiye tazminat talep etme hakkının mevcut olduğuna dair şerh içermesi gerekmektedir ancak uygulamada buna rastlanmamaktadır. Bu şerhin olmadığı kararlarla ilgili 3 aylık süre başlamayacak 1 yıllık hak düşürücü süre işleyecektir. Kararın veya hükümlerin ilgiliye tebliğ edilememesi durumunda ise kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.
Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Miktarı Belirleme
Kişilerin haksız koruma tedbirlerinin uygulanması sonucu uğradıkları zararların giderilmesi amacıyla verilen tazminat miktarı belirlenirken ilgililerin; mesleğine, gelir durumuna, sundukları belgelere bakılır.
Davacının kazancı net olarak belirlenemiyorsa kişinin mevcut özelliklerine göre emsal bir ücret üzerinden tazminat miktarı belirlenir.
Haksız Gözaltı ve Haksız Tutuklama Tazminat Hesaplama : Haksız tutuklama ve gözaltı, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine yönelik ciddi müdahaleleri ifade eder. Tazminat miktarının hesaplanmasında dikkate alınan faktörler;
- Gözaltı ve Tutuklama Süresi: Mağdurun gözaltında veya tutuklu kaldığı süre, tazminat miktarını etkileyen önemli bir faktördür. Haksız bir şekilde uzun süre alıkonulan bireyler, daha yüksek tazminat talebinde bulunabilir.
- Maddi Zararlar: Gözaltı ve tutuklama sürecinde ortaya çıkan maddi zararlar, iş kaybı, gelir kaybı, avukatlık masrafları gibi unsurları içerir. Bu zararların belgelendirilmesi, tazminat hesaplamasında kritik bir rol oynar.
- Manevi Zararlar: Haksız gözaltı ve tutuklamalar, mağdur üzerinde psikolojik etkiler bırakabilir. Duygusal sıkıntılar, tazminat talebinde bulunurken dikkate alınmalıdır.
- Hukuka Aykırılık Durumu: Gözaltı veya tutuklamanın hukuka aykırı bir şekilde gerçekleşmiş olması, tazminat talebinin güçlenmesini sağlar. Hukuka aykırılık durumunun somut delillerle desteklenmesi önemlidir.
- Zararların İspatı: Mağdurun yaşadığı maddi ve manevi zararların mahkemeye somut delillerle sunulması gereklidir. Bu, tazminat talebinin haklılığını kanıtlamak açısından önemlidir.
1 Günlük Gözaltı Tazminatı
Haksız gözaltı durumunda mağdur, yaşadığı hukuki haksızlık nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Ancak, gözaltı süresi ne kadar kısa olursa olsun, bu tazminatın belirlenmesinde mağdurun yaşadığı mağduriyet, kayıp ve acılar dikkate alınır.1 günlük gözaltı dahi olsa, mağdurun yaşadığı haksızlığın ve müdahalenin etkisi ciddi olabilir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi M.E (Başvuru Numarası: 2018/696, Karar Tarihi: 9/5/2019) kararında, 16 yaşındayken haksız bir şekilde gözaltında tutulan ve 150 lira manevi tazminata hak kazanan M.E.’nin tazminat miktarını kayda değer ölçüde düşük buldu ve meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminatın Anayasa’ya aykırı olacağını ifade etti. Başvurucunun çocuk olduğu da düşünülerek tazminat miktarı 5 bin liraya yükseltildi.
CMK 141 Örnek Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesi T. 6.11.2023 E. 2022/6385 K. 2023/4774
DAVA : İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, temyiz dilekçesinin tebliği üzerinde 27.12.2021 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu temyiz isteminde bulunduğu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
KARAR : I. HUKUKİ SÜREÇ : 1.Davacı vekili 11.09.2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/10 E, 2019/157 K sayılı dosyasından yargılandığı, yargılamanın aşamalarında 04.08.2018 tarihinde gözaltına alındığı, ardından 05.08.2018 tarihinde tutuklandığı, 27.03.2019 tarihinde tahliye edildiği, yapılan yargılama sonunda beraatine karar verildiği, gözaltında ve tutuklu kaldığı sürede çalışamadığı, maddi ve manevi yönden zarara uğradığı, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere haksız gözaltı tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber, 250.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı vekili 07.10.2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini, talep edilen tazminat miktarının fazla olduğunu, öne sürmüştür.
3.Hatay 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.10.2019 tarihli ve 2019/532 Esas, 2019/381 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4.Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 02.12.2021 tarihli ve 2020/3415 Esas, 2021/2706 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 Sayılı Kanun’un 280. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 19.08.2022 tarihli tebliğnamesi ile davalı vekilinin temyiz isteğinin esastan reddini, davacı vekilinin temyiz isteminin ise manevi tazminatın ise eksik olduğundan bozulmasını, talep edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ : A.Davacı vekilinin temyiz istemi; Müvekkilinin haksız tutuklama nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, ticari itibarının zedelendiğini, sosyal çevresi tarafından dışlandığını, iş yerinin kapandığını, bu nedenle hükmedilen maddi ve manevi tazminatın eksik olduğunu, tutuklanması nedeniyle taksitlerini ödeyemediğini, icra takibi başlatıldığını, ailesinin dağıldığını, belirtmiştir.
B. Davalı vekilinin temyiz istemi;
Maddi tazminatın hatalı hesaplandığını, davacının tutukluluğunun infaz görüp görmediğini, mahsup olup olmadığının araştırılması gerektiğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatın fazla olduğunu, belirtmiştir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre; A. İlk Derece Mahkemesi’nin Kabulü : Davacının tazminata esas Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/10 Esas – 2019/157 Karar sayılı ceza dosyasında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 04.08.2018 – 27.03.2019 tarihleri arasında gözaltı ve tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, kararın 29.05.2019 tarihinde kesinleştiğini ve davanın 5271 Sayılı Kanun’un 142. maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, davacının tutuklu kaldığı tüm sürelerin infaz gördüğü ve hakkında mahsup kararının bulunmadığını, davacının ekonomik ve sosyal durum araştırmasında davacının tutuklama öncesi ve sonrasında kendine ait işyerinde çalıştığı, aylık ortalama 1.000,00TL – 1.500,00 TL civarında gelirinin olduğu, tutuklu kaldığı sürede işyerinin çalışanı tarafından işletildiği ve herhangi bir iş ve kazanç kaybı olmadığı tespit edilmediğini, aksi yönde de dosyaya herhangi bir iddia ve delil sunulmadığından, sosyal durum araştırmasında tespit edilen aylık gelirinin de asgari ücretin altında olması sebebi ile davacının gelir kaybının Yargıtay İçtihatları doğrultusunda net asgari ücret üzerinden hesaplandığını, belirlenerek, 13.597,21 TL maddi, 16.500,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kabulü : İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, istinaf merci, maddi tazminatın hatalı hesap edildiği bu nedenle maddi tazminatın 13.610,67 TL olması gerektiği, buna göre değişen vekalet ücretinin 3.613,28 TL olarak değiştirilmesi suretiyle, istinaf başvurusunun 5271 Sayılı Kanun’un 280. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE : Tazminat talebinin dayanağı olan Kırıkhan Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/10 Esas – 2019/157 Karar sayılı ceza dosyasında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 04.08.2018 – 27.03.2019 tarihleri arasında 235 gün gözaltı ve tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, kararın 29.05.2019 kesinleştiği ve davanın 5271 Sayılı Kanun’un 142. maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.
A. Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden; 1.Geliri ve tutuklu kaldığı döneme ilişkin kazanç kaybı miktarı konusunda alınan belgeler doğrultusunda davacının bahse konu döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
2.Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınma ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edilmesi gerekirken eksik manevi tazminata hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.
B. Davalı vekilinin temyiz talebi yönünden; 1.Geliri ve tutuklu kaldığı döneme ilişkin kazanç kaybı miktarı konusunda alınan belgeler doğrultusunda davacının bahse konu döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
2.Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınma ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, süresi, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edilmesi gerekirken eksik manevi tazminata hükmolunduğundan, davalı vekilinin manevi tazminatın fazla olduğuna yönelik temyiz talebi yerinde görülmemiştir.
3.Mahkemece davacının tutuklu kaldığı sürelerin infaz edildiğini ve davacı hakkında mahsup kararı bulunmadığı tespit edildiğinden davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Gerekçe bölümünün (A-2) bendinde açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 02.12.2021 tarihli ve 2020/3415 Esas, 2021/2706 Karar sayılı kararının 5271 Sayılı Kanun’un 302. maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 Sayılı Kanun’un 304. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Hatay 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.11.2023 tarihinde karar verildi.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi T. 13.11.2023 E. 2022/115 K. 2023/4938
DAVA : İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, aynı Kanun’un 291. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
KARAR : I. HUKUKİ SÜREÇ : 1. Davacı vekili 09.11.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkilin beraatine karar verilen ceza dosyası kapsamında kaçakçılık suçundan müvekkile ait 180 adet av tüfeğine haksız olarak el konulması sebebiyle müvekkilin uğradığı zararın karşılığı olarak 170.390,40 TL maddi, 500.000,00 TL
manevi tazminatın el koyma tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile (mahkeme aksi kanaatte ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur. 2. Davalı vekili 21.12.2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davanın süreden reddi gerekmektedir. Davacının yargılaması esnasında yasalara ve diğer hukuk kurallarına aykırı herhangi bir işlem yapılmamıştır. Talep edilen tazminat miktarları çok fazladır. Maddi zararların ayrıca ispatlanması gerekmektedir. Davacının davaya muvafakatinin olup olmadığı araştırılmalıdır.” şeklinde beyanda bulunmuştur. 3. … Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.01.2019 tarihli ve 2018/333 Esas, 2019/19 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. 4. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 10.07.2020 tarihli ve 2019/1320 Esas, 2020/1023 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. 5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 23.12.2021 tarihli ve 2020/94107 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ : Davacı vekilinin temyiz istemi; kesinleşmiş gerekçeli karar dava tarihinden 1 gün önce tebliğ edildiğinden davanın süresinde açıldığının kabulünün gerektiğine, ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesi’nin Kabulü : Davacı (sanık) hakkında 5607 Sayılı Kanun’a muhalefet suçundan dolayı yapılan yargılama neticesinde davacı hakkında 29.01.2014 tarihinde beraat kararı verildiği, yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 7. Ceza Dairesi Başkanlığının 26.09.2017 tarih, 2016/2667 E., 2017/6810 K. sayılı ilamıyla söz konusu hükmün onanarak kesinleştiği, davacı vekili tarafından 09.11.2018 tarihinde koruma tedbiri nedeniyle tazminat davası açmış olduğu, 5271 Sayılı Kanun’un 142. maddesinin birinci fıkrası uyarınca koruma tedbiri nedeniyle tazminat davasının “Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.” şeklindeki amir hüküm gereğince 3 ay ve 1 yıllık hak düşürücü süreler içerisinde söz konusu davanın açılmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kabulü : İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmamıştır.
IV. GEREKÇE : Tazminat talebinin dayanağı olan Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/24 E., 2014/37 K. sayılı ceza dosyası kapsamında, davacıya ait olduğu belirtilen 180 adet av tüfeğine kaçakçılık suçundan el konulduğu, yapılan yargılama sonunda davacının beraatine ve suça konu silahların kaçak olmadığı anlaşılmakla karar kesinleştiğinde sahibine iadesine karar verildiği, kararın 26.09.2017 tarihinde kesinleştiği, davanın 5271 Sayılı Kanun’a tabi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden
Tazminata esas ceza davalarındaki kararın 26.09.2017 tarihlerinde kesinleşmesinin ardından 5271 Sayılı Kanun’un 142. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 09.11.2018 tarihinde dava açılması nedeniyle dava açma süresinin geçtiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ : Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 10.07.2020 tarihli ve 2019/1320 Esas, 2020/1023 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 Sayılı Kanun’un 289. maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302. maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oybirliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 Sayılı Kanun’un 304. maddesinin birinci fıkrası uyarınca … Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.11.2023 tarihinde karar verildi.
0 543 156 10 06
info@minvalhukuk.com
Kızılırmak Mahallesi Dumlupınar Bulvarı YDA Center Kat:10 Daire:417 Çukurambar Çankaya/ANKARA