Kasten Öldürmeye Teşebbüs Nedir?

Kasten öldüremeye teşebbüs, failin öldürmeye yönelik elverişli icra hareketleri neticesinde ölümün meydana gelmediği hallerde meydana gelen suç tipidir. Kasten öldürme suçu, neticenin hareketten ayrılabildiği bir suç olduğu için bu suça teşebbüs mümkündür. 

Ceza Hukuku İçerikler

Fail esasında adam öldürme suçunu işlemek kastıyla hareket etmektedir ancak ölüm meydana gelmediğinden kasten adam öldürmeye teşebbüsten ceza almaktadır. Örneğin silahla ya da bıçakla birine öldürme kastıyla darbe vurmuş olmasına rağmen mağdur ölmediyse fail adam öldürmeye teşebbüs suçundan ceza alacaktır. Uygulamada failin işlediği suçun kasten öldürmeye teşebbüs mü, kasten yaralama mı olduğu noktasında tartışmalar yaşanmaktadır. Bu noktada ayırıcı husus failin kastıdır. Fail daha ağır sonucu istememesine rağmen kasten yaralama sonucu ölüm meydana gelebilir ya da fail öldürme kastıyla hareket etmesine rağmen ölüm meydana gelmemiş olabilir. Ayırıcı nokta failin kastının neye yöneldiğidir. Kasten öldürmeye teşebbüs suçu TCK’nın 35. Maddesinde düzenlenen teşebbüs hükümleri ile TCK madde 81(basit) ve 82’de(nitelikli) düzenlenen kasten öldürme hükümleri birlikte uygulanarak ele alınacaktır.

Kasten Öldürmeye Teşebbüsün Unsurları Nelerdir?

İlk olarak kasten öldürmeye teşebbüs suçu herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Fail bakımından özellik arz etmez.  Suç fail bakımından da mağdur bakımından da özellik arz etmez. Suç kasten işlenebilen bir suçtur. Başka bir deyişle bu suç taksirle işlenen bir suç türü değildir. 

Failin adam öldürme kastıyla hareket ediyor olması gerekmektedir. Fail eğer öldürme değil de yaralama kastıyla hareket ediyorsa oluşan suç kasten öldürmeye teşebbüs olmayacaktır. Kasten öldürmeye teşebbüs suçu serbest hareketli bir suçtur. Öldürmeye elverişli her türlü fiilin icrası bu suçu oluşturur. (Bıçakla, silahla vs.) Ancak, fiilin şekli kimi durumlarda cezayı artırıcı etkiye sahip olabilir. (Nitelikli haller.)

Yargıtaya göre kasten öldürmeye teşebbüs suçunun oluşması için bazı kıstasların varlığı gerekmektedir; Taraflar arasında husumet bulunup bulunmadığı, kullanılan aracın öldürmeye elverişli bulunup bulunmadığı, mağdura uygulanan darbe sayısı ve şiddeti, darbelerin vurulduğu bölgenin hayati önem taşıyıp taşımadığı, failin mağdura dönük fiilinin kendiliğinden mi yoksa başka engel bir sebepten dolayı mı sonlandığı, failin olay sonrasında mağdura yönelik davranışları gibi hususlar failin mağdura yönelik fiillerinin kasten öldürmeye teşebbüs kapsamında olup olmadığını tayin etmede göz önüne alınacak hususlardır.

Kasten Öldürmeye Teşebbüs ve Cezası

TCK’da Kasten öldürme suçu basit ve nitelikli halleriyle düzenlenmiştir. TCK md 35’ye göre “…Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir…”. Buna göre TCK 81’e göre kasten öldürme suçunun TCK m.81’de yer alan temel haline teşebbüs halinde failin cezası 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Kasten öldürmeye teşebbüsün nitelikli hal kapsamında olması halinde ise; fail 13 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Kasten yaralamaya teşebbüs suçunun nitelikli halleri TCK 82’de düzenlenmiştir: suçun

  1. Tasarlayarak,
  2. Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,
  3. Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,
  4. Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,
  5. Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  6. Gebe olduğu bilinen kadına karşı,
  7. Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
  8. Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
  9. Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle,
  10. Kan gütme saikiyle, 
  11. Töre saikiyle işlenmesi hallerinde fail suça teşebbüsün nitelikli hallerinden ceza alacaktır.

Kasten Öldürme Suçuna Teşebbüs Halinde Görevli Mahkeme

Kasten öldürme suçuna teşebbüs halinde yargılama yapma görevi AĞIR CEZA MAHKEMELERİNDEDİR.

Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 1.Ceza Dairesi 2010/1006Esas 2011/8662 Kararı Özet :

 Kasten yaralamanın kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması ve bu suçun silahla işlenmesi halinde öngörülen cezanın sekiz yıldan oniki yıl onsekiz aya kadar hapis; kasten insan öldürmeye teşebbüs suçunda ise meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası olup anılan suçlar arasında hiyerarşik bir denge (önem sırası, daha ağır bir ceza ile cezalandırmayı gerektirme hali) bulunmaktadır. uygulamada birliğin sağlanması için bu dengenin korunması gerekir. teşebbüs hükmü uygulamasında esas alınması gereken tek ölçüt, “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı”dır. 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uyarınca cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde yargıca takdir hakkı tanınmış ise de, takdirde yanılgı bulunup bulunmadığını denetlemek, uygulamada birliği sağlamak görevi Yargıtay’a aittir.

Sanığın, tabancayla, hayati bölgeleri hedef alarak 9-10 el ateş ettiği olayda, atışlardan bir kısmı göğüs, kol ve bacak bölgelerine isabet eden mağdurun, mide, ince bağırsak, diyafragma, böbrek ve akciğer yaralanmaları nedeniyle hayati tehlike geçirdiği, sol nefrektomi (böbreğin alınması) nedeniyle organlarından birinin işlevini yitirdiği, sol 3. metekarp ve ulna distal parçalı kırıkların hayat fonksiyonlarını orta 3. derecede etkileyecek nitelikte olduğu olayda, anılan Yasa’nın 35. maddesi uyarınca uygulama yapılırken meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığına göre cezanın üst sınırdan tayini gerekir.

İçtihat Metni : Ünal’ı kasten öldürmeye teşebbüsten sanık Ömer’in yapılan yargılanması sonunda: Hükümlülüğüne ilişkin (Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi)’nden verilen 30.06.2009 gün ve 140/115 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafi ve müdahil vekili taraflarından istenilmiş, sanık müdafi duruşma da talep etmiş olduğundan dava dosyası Başsavcılığı’ndan tebliğname ile Dairemize gönderilmekle; kararda açıklanan nedenle duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi.  

Mahkemece hükmolunan ceza süresine göre, sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 318. maddesi uyarınca reddine, Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdir ve tahrike ilişkin cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin meşru savunmaya, suçun vasfına, tahrik nedeniyle yapılan indirimin az olduğuna, kazanılmış hak ilkesinin ihlal edildiğine, katılan vekilinin takdiri indirim ile haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, 

Ancak; sanığın, tabancayla, hayati bölgeleri hedef alarak 9-10 el ateş ettiği, atışlardan bir kısmı göğüs, kol ve bacak bölgelerine isabet eden mağdurun, mide, ince bağırsak, diyafragma, böbrek ve akciğer yaralanmaları nedeniyle hayati tehlike geçirdiği, sol nefrektomi (böbreğin alınması) nedeniyle organlarından birinin işlevini yitirdiği, sol 3. metekarp ve ulna distal parçalı kırıkların hayat fonksiyonlarını orta 3. derecede etkileyecek nitelikte olduğu olayda;

Kasten yaralamanın kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine neden olması ve bu suçun silahla işlenmesi halinde öngörülen hapis cezasının sekiz yıldan az olamayacağı; olayımızda olduğu gibi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngören TCK’nın 86/1. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren nedenlerin bulunması halinde bu cezanın üst sınırının oniki yıl onsekiz aya kadar ulaşabileceği (TCY’nin 86/1, 86/3-e, 87/2-b, 87/2-son); oniki yıl onsekiz ay hapis cezasının kasten yaralama suçları için öngörülen cezanın üst sınırı olduğu, anılan sekiz yıl hapis cezasının bu cezanın yarısından (altı yıl dokuz aydan) fazla olduğu; kasten insan öldürmeye teşebbüs suçu için öngörülen cezanın, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası olduğu (TCY’nin 35/2); anılan suçlar arasında hiyerarşik bir denge (önem sırası, daha ağır bir ceza ile cezalandırmayı gerektirme hali) bulunduğu; uygulamada birliğin sağlanması için bu dengenin korunması gerektiği, 35. maddenin uygulanmasında esas alınması gereken tek “ölçüt”ün “meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” olduğu; 35. madde uyarınca cezanın alt ve üst sınırlar arasında belirlenmesinde yargıca takdir hakkı tanınmış ise de, takdirde yanılgı bulunup bulunmadığını denetlemenin, uygulamada birliği sağlamakla görevli Yargıtay’a ait olduğu; “tehlike” sözcüğünün, büyük bir zarara ya da yok olmaya yol açabilecek bir durum ya da şey olarak, “zarar” sözcüğünün, bir şeyin, bir olayın yol açtığı kötü sonuç olarak, “hayati tehlike” kavramının, yaralama ile başlayan ve ölüme yol açabilen, tedavi ile düzelse bile kişiyi ölüme yaklaştırmış olan tablo olarak tarif edildiği; bir olayda, olayımızda olduğu gibi, tehlike (atışların isabet etmemesi) ve zarar (yara meydana getirilmesi) hallerinin birlikte bulunmasının mümkün olduğu konuları gözönünde tutularak somut olaya bakıldığında; 35. madde uyarınca, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığına göre, cezanın üst sınırdan tayini gerektiği anlaşıldığı halde, oniki yıl hapis cezası verilerek eksik ceza tayini, 

Yasaya aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak (BOZULMASINA), 29.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.