- Minval Hukuk
- Ceza Hukuku
- 22 Eylül 2023
Suçta ve Cezada Kanunilik ilkesi, kanunsuz suç ve ceza olmayacağına ilişkin hukuk prensibinin devletlerin yaratmış olduğu hukuk düzeninde ceza kanunu anlamında devletin suçları ve cezaları topluma göre dizayn ettiği suçların ve cezaların ilgili yasalar ile belirlenmesi ve bu belirliğin kanuni tanıma uyan suç tipini ve ceza tayinini belirleyen, bu tanımlardan herhangi bir tipe uygun olmayan eyleme de ceza verilmeyeceğinin teminat altına alınmasıdır.
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi Nedir?
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi diğer bir deyişle Kanunsuz suç ve ceza olmaz(nullum cri-men nulla poena sine lege) ilkesi, devletlerin cezalandırma yetkisini keyfi olarak kullanmasının önüne geçmek ve sınırları belirli bir cezalandırma sistemi yaratarak, devletin bireylere karşı müdahalesini kanunla belirli hale getirilmesini sağlamaktadır. Yani, bireyler işledikleri eylemlerinin sonuçlarını önceden bilebilecek haksız eylemin hangi suçu oluşturduğu ve bu suçun adli makamlar tarafından verilecek karar ile hangi cezai müeyyide ile karşılaşılağının belirli olması karşısında caydırıcılığının bu yolla sağlanmasına yaramaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi Suçta ve Cezada kanunilik prensibi başlıklı maddesi ile:
- Suç ve Cezanın Kanunla Konulması: Bir fiilin suç sayılabilmesi ve ona bir ceza yaptırımı uygulanabilmesi için, o fiilin kanunda açıkça suç olarak düzenlenmiş olması gerekir. Anayasa’nın 38. maddesinde de bu ilke şu şekilde yer almaktadır: “Suç ve ceza ancak kanunla konulur. Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Suç ve cezanın kanunilik ilkesine aykırılık teşkil eden hiçbir hüküm uygulanamaz.”
- Öngörülebilir ve Belirlilik: Suçun ve cezanın kanunda açık ve net bir şekilde tanımlanmış olması gerekir. Belirsizlik içeren veya yoruma açık olan hükümler suç teşkil etmez ve ceza yaptırımı uygulanamaz. Ayrıca ceza kanunları öngörülebilir niteliktedir.
- Kıyas Yasağı: Kanunda açıkça suç olarak düzenlenmemiş bir fiil, kıyas yoluyla suç sayılamaz. Yani, kanunda yer alan bir suçun unsurlarına benzeyen fiiller suç olarak nitelendirilemez.
- Aleyhe Kanunun Geçmişe Uygulanma Yasağı: Bir fiil işlendiği tarihte suç olarak düzenlenmemişse, sonradan o fiil suç sayılsa bile o fiili işleyen kişiye yeni kanun uygulanamaz. Bu ilke, hukuki güvenlik ve cezai ehliyetin korunmasını sağlar.
Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin bir diğer görünümü de hiç kimsenin kanun tarafından suç sayılmayan fiillerden dolayı cezalandırılamayacağının yanında kanunda gösterilen ceza tayinine ilişkin sınırlar bakımından da sınırlama getirilmiş olmasıdır. Bir fiil için kanunda gösterilen ceza dışında bir ceza verilemeyeceği gibi kanunda gösterilen cezalarıma sınırları bakımından daha ağır bir ceza da verilemeyeceğidir. Pek tabi ceza hukukunda kanunilik ilkesi geçerli olsa da özel hukuk bakımından bu ilke geçerli değildir. Sırf kanunda bulunmuyor diğer hakim özel hukuk kapsamında ki uyuşmazlıkların çözümünden kaçınamayacaktır. Hâkim, önüne gelen olayda öncelikle kanunu tatbik edecek, tatbik edilecek doğrudan bir düzenleme bulamıyorsa kıyasa başvuracak, bu yolla da çözüme ulaşamıyorsa o hukuk düzeninde geçerli olan örf ve âdete başvuracak, eğer bu yolla da uyuşmazlığı gideremiyorsa son çare olarak kendisi kanun koyucu yerine geçerek o uyuşmazlıkla sınırlı olarak kural koyacak ve çözüme ulaşacaktır.
Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesinin Sonuçları
Suçta ve Cezada Kanunilik ilkesi yani kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin hukuk aleminde yarattığı bir takım sonuçlar vardır.
1- Suç ve ceza içermekte olan kanunlar belirli olmalıdır.
2-Suç ve cezalar belirli olacağından özel hukuka uygulanacak yasalar gibi kıyas yorum vs. bulunmamaktadır. Bu sebeple örneğin ceza kanununda bulunması halinde fiil suç sayılacak veya suç sayılmayacaktır. Yani sırf fiil kötü veya haksız diye kişi suçlu veya suçsuz bulunamaz ve buna kıyasla cezalandırılamaz.
3- Suç ve cezalar belirli olması dolayısı ile geçmişte yapılan haksız bir fiil dolayısı ile daha sonradan yasa yapılması halinde işlendiğinde yürürlükte olmayan bir yasa maddesinden dolayı kişi cezalandırılamayacaktır. Kanun geçmişe yürümeyecektir. Bu kanunun istisnası ise failin lehine olan lehine olan kanunlar açısından geçerli olmamasıdır. İşlediği tarihte suç olan, ceza yasasının değişmesi dolayısı ile suç olmaktan çıkarılması veya ceza miktarının azaltılması ceza kanunu burada failin lehine olacak şekilde uygulanabilir buna kanunun geçmişe yürümesi denilmektedir. Bu durum kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırı değildir. En nihayetinde yasaların amacı toplumsal özgürlükler yanında bireyin topluma karşı olan sorumluluklarını ve yaşayış biçiminde toplumun tasvip etmediği şeylerin zamanla devletler eliyle cezalandırılması ile failin ıslah edilmesidir. Yani bir kişinin suç işlemesi ile dışlanması değil de suç işlemesi dolayısı ile toplumsal normlara ve normale uyacak şekilde ıslah edilmesi amaç edinilmiştir. Bu açıdan bakıldığında yasa koyucu tarafından yeni yapılan yasa ile eski yasa bakımından kanunun suç saydığı fiil bakımından daha az ceza öngörülmüş olması artık devletin toplumsal yaşam düzeninde eski yasada suç saydığı ve daha yüksek cezalar verdiği suç bakımından eskisi kadar tehlike görmediği de söylenebilmektedir. Faili ıslah etmeyi amaçlayan devlet eskisi kadar tehlikeli görmediği veya failin ıslah edilmesi için daha farklı kolay yollar kullanmayı amaçladığından daha fazla ceza ile karşı karşıya da bırakmayacaktır.
4-Suç ve cezaların ceza yasalarında belirli olması ve bu yasa maddelerinin yoruma yer bırakmaması gerekmektedir. Aksi halde idari makamlarda adli makamlar da suç ve cezalara ilişkin yöresel özelliklerden kişilerin özel durumlarından veya maddi durumlarından kaynaklı aynı suç bakımından aynı ceza verilmesi konusunda bir çok farklı uygulamaya sebep olacaktır. Bu sebeple ceza yasaları açık ve yoruma yer bırakmayacak derecede anlaşılır olmalıdır. Kişilerin özgürlüklerinin teminatı olan bu madde aslında hukuk aleminde suç ve cezaların belirliliği başlığı altında da ele alınabilir.
Kimi zaman tutuklama veya adli kontrol gibi koruma tedbirlerine ilişkin kararlar verilirken de bazen kanunda var olmayan sebeplere dayanılarak bazen de daha az özgürlüğü kısıtlayıcı bir tedbir verilebilecekken adli kontrol tedbiri gibi tutuklama kararı verilmektedir. Kanunsuz suç ve ceza olmayacağına ilişkin en temel ilke bu durumlarda çokça ihlal edilmektedir. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi yani kanunsuz suç ve ceza olmayacağına dair temel ilke devletlerin ceza hukukunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak bireylerin her çeşit özgürlüğüne müdahalede bulunmasına ilişkin sınırların belirlenmesi ve diğer taraftan hukuka aykırı eylemin yaptırımı ile ilgili bireyin de otokontrol sağlamasına yarayan güvencedir. Yargının kurucu unsuru olan Avukatla vasıtası ile süreçler daha sağlıklı yürütülecek olup bu hususta uzman Ceza Avukatı na danışılması önem arz etmektedir.
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi
Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenmiş olan ve Türk hukukunun temel ilkelerinden sayılan bir ilkedir. Bu ilke, tüm insanların kanun önünde eşit olduğunu ve kimseye din, dil, ırk, cinsiyet, sosyal statü veya diğer herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit muamele görme hakkına sahip olduğunu ifade eder.
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesinin Temel Unsurları
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik ilkesinin temel unsurlarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz. Bunlar;
- Eşitlik: Kanunlar, tüm insanlar için eşit şekilde uygulanmalıdır. Kimseye ayrıcalık tanınamaz veya ayrımcılık yapılamaz. Bu unsur vatandaş ve yabancıya aynı derecede uygulanır.
- Adalet: Suç işleyen herkese, suçun niteliğine ve failin kusuruna göre adil ve orantılı bir şekilde ceza verilmelidir. Ceza kanunları keyfi olmadığından her suça uygun ceza verilmelidir. Başka bir anlatımla cezanın belirlenmesi suç ile orantılı olmalıdır.
- Yasalık: Suç ve ceza ancak kanunla belirlenebilir. Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Eylem işlendiği sırada suç sayılmayan fiillerden dolayı ceza hükmü konulamaz ve kişiye bu sebepten dolayı ceza verilemez.
- Masumiyet Karinesi: Bir suçun ispatı, o suçu işlediği iddia edilen kişiye aittir. Suçsuzluk ispatlanana kadar kişi masum kabul edilir. Bu durum ‘‘müddei iddiasını ispatla mükelleftir’’ tabiri ile de tanımlanmaktadır.
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesinin Önemi
Adalet ve Kanun önünde eşitlik ilkesi TCK’nın 3.maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir. ‘‘Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.’’
Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesinin önemi en başta hukukun üstünlüğünün sağlanmasına bağlıdır. Bu ilke, kanunların herkese eşit şekilde uygulanmasını ve hiçbir kimsenin kanunun üzerinde olmadığını gösterir. Bu sayede hukukun üstünlüğü ilkesi korunur. İkinci önemi İnsan haklarının korunmasıdır. Bu ilke, tüm insanların temel hak ve özgürlüklerini korur ve herhangi bir ayrımcılığa uğramamalarını sağlar. Üçüncü önemi toplumsal barışın sağlanmasıdır. Bu ilke, toplumda adalet ve eşitlik duygusunun oluşmasına katkıda bulunur. Toplumsal barış eşitsizliklerin adalet önünde ortadan kaldırılması ile mümkün olduğundan bu ilkenin uygulanması toplumsal barışın sağlanmasına yardımcı olur. Son olarak hukuki güvenliğin sağlanmasıdır. Bu ilke, bireylerin nelerin suç teşkil ettiğini ve hangi fiillerin cezalandırılacağını önceden bilmelerini sağlayarak hukuki güvenliklerini korur.
Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesinin İhlali
Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi, çeşitli şekillerde ihlal edilebilir. Bu ihlallere örnek olarak şunlar verilebilir:
- Ayrımcılık:Bir kişiye din, dil, ırk, cinsiyet, sosyal statü veya diğer herhangi bir ayrım gözetmeksizin farklı muamele yapılması.
- Kanun Koyucunun veya Hakimlerin Keyfi Uygulamaları:Kanunların keyfi ve sınırsız bir şekilde uygulanmasını ifade eder. Hakim veya kanun koyucu keyfi olarak birey özelinde kanun uygulanmasına veya uygulanmamasına karar veremez.
- Haksız Yargılamalar:Bir kişinin adil ve tarafsız bir şekilde yargılanmamasını ifade eder.
- Haksız Cezalar:Bir kişiye suçun niteliğine ve failin kusuruna göre orantılı olmayan bir şekilde ceza verilmesini ifade eder.
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile bir hukuk devletinde hukukun üstünlüğünün sağlanmasının yasalar ile koruma altına alınması sağlanmaktadır.