- Minval Hukuk
- Sigorta Hukuku
- 13 Kasım 2023
En az bir motorlu aracın katıldığı bir kaza sonucu ölüm, yaralanma ve maddi hasarların ortaya çıkması halinde zarar gören kişilerin trafik kazasında sorumluluğu bulunan kişilere karşı açılan tazminat davasına trafik kazalarında tazminat davası denilmektedir. Trafik kazası sebebiyle ortaya çıkan zararlar esasında haksız fiil sorumluluğu gündeme getirmektedir.
(TBK 49). Trafik kazasının niteliği itibariyle haksız fiil sorumluluğuna vücut verdiği hallerin bazı sonuçları vardır. Zamanaşımı, görevli ve yetkili mahkeme, tazminatın miktarı gibi hususlarda uygulanacak hükümler buna göre tayin edilmektedir.
Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Tazminat Davaları
Trafik Kazası Nedeniyle Açılan Tazminat Davaları : Trafik kazası sebebiyle yaralanma, ağır bedensel zarar, ölüm ya da maddi hasar ortaya çıkmış olabilir. Yaralanma halinde yaralanan şahsın kendisi bizzat maddi ya da manevi tazminat davası açabilir. Yaralanan kişi maluliyet, sürekli işgücü kaybı nedenleriyle maddi tazminat; trafik kazası sonucu yaşadığı elem, keder, üzüntü sebebiyle ise manevi tazminat davası açabilir. Trafik kazası sonucu ağır bedensel zarar halinde ise yaralanan kişinin yakınları (anne, baba, eş, nişanlı, çocuklar) yalnızca “manevi tazminat” davası açabilirler. Yargıtaya göre ağır bedensel zarar yaralanan kişinin uzuvlarından birini kaybetmesi ya da hayati fonksiyonlarının eski haline gelmemesi gibi hallerdir.
Trafik kazası sonucu ölüm meydana geldiyse ölen kişiden yaşarken destek alan herkes maddi ve manevi tazminat davası açabilir. (destekten yoksun kalma tazminatı).
Yaralamalı trafik kazalarında istenebilecek tazminat kalemleri şunlardır: yaralanan kişinin talep ettiği manevi tazminat ve ağır bedensel zarar halinde yakınların talep edebileceği manevi tazminat, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.
Ölümlü trafik kazalarında ise ölenin yakınları duydukları elem keder sebebiyle manevi tazminat talep edebilirler ayrıca, cenaze giderleri, ölümün hemen gerçekleşmediği hallerde tedavi giderleri, ölenin desteğinden yoksun kalanların isteyebileceği destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazaları sebebiyle açılacak maddi ve manevi tazminat davaları genel yetkili mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde açılır. (HMK md.2/1) Yine TTK md 4/1-a ve 5/1’e göre sigorta şirketine karşı açılacak olan tazminat davalarında Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Sigorta şirketinin sorumluluğu niteliği itibariyle ticari iş sayılmaktadır. Bu sebeple trafik kazası sonucu aracın sürücüsü, sahibi veya işleteni sigorta şirketine karşı tazminat davasını Asliye Ticaret Mahkemesinde açacaktır.
Maddi Hasarlı Trafik Kazaları
Trafik kazası sonucu kazaya karışan araçlarda meydana gelen maddi hasarlar, değer kaybı, onarım gideri, hasar sonucu aracı kullanmaktan yoksun kalma gibi taleplerin öne sürüldüğü dava türü, maddi hasarlı trafik kazaları sebebiyle açılan tazminat davalarıdır. Bu davaların hukukumuzdaki hukuki dayanağı ise TBK 49. Maddesinde düzenlenen genel haksız fiil hükümleridir.
Trafik kazaları sonucunda araçlarda maddi hasar ortaya çıkmaması kaçınılmazdır. Meydana gelen zarar miktarı kazanın koşullarına göre değişkenlik göstermektedir.
Bu davalarda kural olarak davacı aracın maliki ya da sözleşme gereği araca zilyet olan kişi olurken, davalı ise aracın sürücüsü, zorunlu ya da ihtiyari sorumluluk sigortacısı (sigorta limitiyle sınırlı olarak) ve kazada kusuru buluna üçüncü kişilerdir.
Kazada birden fazla kişinin müteselsil sorumluluğu gündeme gelebilmektedir. Davacı böyle bir durumda müteselsil sorumluluk hükümlerine göre zararın tazmini bir veya birkaç sorumludan ya da dilerse hepsinden tazmin edebilir. Müteselsil sorumlulardan her biri kusur oranı dikkate alınmaksızın zararın tamamından sorumludur. Kusur oranına göre sorumluluk, sorumluların kendi içlerindeki iç ilişkiye göre rücu yoluyla belirlenir.
Maddi Hasarın Tespiti, Araç Değer Kaybı
Trafik kazası sonucunda araç ya tamamen hasarlı olup kullanılamaz duruma gelir ya da kısmen hasarlı olur. Aracın onarım giderleri ve değer kaybının aracın bedelinden fazla olduğu durumlarda araç tamamen hasarlı ve kullanılamaz duruma gelmiştir. Aracın gerçek değerinin tespiti ise yargılama sürecinde tayin edilen bilirkişi vasıtasıyla tespit edilecek bir husustur. Aracın kısmen kusurlu olması durumunda zarar aracın onarılması suretiyle giderilir. Ayrıca aracın onarım giderlerinin talep edilebilmesi için aracın tamir ettirilmiş olup olmaması önem arz etmemektedir.
Değer kaybının tespiti yapılırken bazı hususlar dikkate alınmalıdır: araç ekonomik ömrünü doldursa yahut daha önce hasarlandıysa Yargıtayın görüşüne göre, “aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş ikinci el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış halinin ikinci el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyularak değer kaybı zararının hesaplanması gerekir” bu bağlamda zarar görenin kazada ağır kusurlu olmaması, karşı tarafın kusurlu olması, zarar görenin aracının kazadan önce sağlam be orijinal olması gibi hususlar gerekmektedir. Zarar gören bu sebeplerle zararı ve tazminat yükümlüsünün öğrenmeden itibaren 2 YIL ve Herhalde 10 YIL içinde dava açabilir.
Maddi Hasarlı Trafik Kazasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Trafik kazaları sebebiyle açılacak maddi ve manevi tazminat davaları genel yetkili mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde açılır. (HMK md.2/1)
Yine TTK md 4/1-a ve 5/1’e göre sigorta şirketine karşı açılacak olan tazminat davalarında Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Sigorta şirketinin sorumluluğu niteliği itibariyle ticari iş sayılmaktadır. Bu sebeple trafik kazası sonucu aracın sürücüsü, sahibi veya işleteni sigorta şirketine karşı tazminat davasını Asliye Ticaret Mahkemesinde açacaktır. Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK m.6)
Davalılar birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. (HMK m.7) Trafik kazaları ayrıca haksız fiil niteliğinde olduğu için, trafik kazasının veya zararın meydana geldiği ve zarar görenin yani davacının yerleşim yerinde de açılabilir. (HMK m.16) Ayrıca KTK md.110/2’ye göre “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Trafik Kazalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme Yargıtay Kararı
YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS: 2014/1172 KARAR: 2014/1719
AÇIKLAMA: 1086 sayılı HUMK’nın 9. maddesinin 2. fıkrası; “Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme kabul edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir” hükmünü içermektedir (6100 sayılı HMK m. 6, 7). Yine aynı Yasa’nın 21. maddesinde ise “Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir” hükmü yer almaktadır (HMK m. 16). Diğer taraftan, 2918 sayılı KTK’nun “Hukuki Sorumluluk ve Sigorta” başlıklı sekizinci kısmının beşinci bölümünde “Ortak Hükümler” ana başlığı altında “Yetkili Mahkeme” alt başlıklı 110. maddesinde ise; “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi,kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” ifadesine yer verilmiştir.
Bilindiği gibi ilke olarak bir davada, davalı sayısı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gibi (HMK m. 7/I; HUMK’nın m. 9/II.c.1), aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Bunların yanında ve öncelikle 2918 sayılı KTK’nın 110. maddesi uyarınca, motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, ihtiyari ve zorunlu sorumluluk sigortası yapan şirketler aleyhine de işleten ve sürücü ile birlikte açılması halinde hem bu kanun hemde HUMK’nın 9. maddesi (HMK m. 6) uyarınca bu davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde de açılabilir. KTK’nın 110. madde son cümlesinde yer alan kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de, dava açılabileceği kuralı kesin yetki kuralı olmayıp, davacıya tanınan bir seçimlik haktır. HMK’nin haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen HMK’nin 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki sözkonusu değildir. Yasa koyucunun maddenin düzenlenmesinde ortaya koyduğu gerekçeden de bu durum anlaşılmaktadır. Adalet Komisyonu Gerekçesinde de haksız fiilden doğan davalarda uygulamada ve doktrinde oluşan görüşler dikkate alınarak haksız fiilin işlendiği yer dışında zararın meydana geldiği yer, gelme ihtimalinin bulunduğu yer ve karşılaştırmalı hukuktaki örnekler de dikkate alınarak zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda dava sebebi olan haksız fiil halinde dahi HMK’nin 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanımmış olması gözönüne alındığında bu maddenin amacına aykırı bir yorumla HMK 7/I. maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yerin tüm davalılar için kesin yetkili mahkeme olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu anlamda dava sebebi olan haksız fiil halinde dahi HMK’nin 16. maddesi gereğince birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanımmış olması gözönüne alındığında bu maddenin amacına aykırı bir yorumla HMK 7/I. maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yerin tüm davalılar için kesin yetkili mahkeme olarak kabul edilmesi ve HMK’nin 6. maddesinde düzenlenen genel yetkili mahkeme yetkisinin kaldırdığı şeklindeki bir yoruma katılmak mümkün değildir. Bir dava için birden fazla ( genel ve özel ) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.
ÖZET : Somut olayda, işleten, sürücü ve trafik sigortacısına yöneltilen davada, dava 6100 sayılı HMK’nin 16. maddesinde belirtilen zarar gören davacı M….’ın yerleşim yerinin bağlı olduğu adli yargı yerinde açılmış olması bakımından yetki itirazının reddiyle işin esasına girilerek tarafların iddia, savunma ve delilleri toplanarak varılacak sonucu göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı M.. Ö.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2902 E. 2021/2104 K 16.12.2021 T.
ÖZET : Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6502 Sayılı yasanın 73/1. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olacağı öngörülmüştür. Buna göre o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı ve karar kesinleştiğinde talep halinde gönderme kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden işin esasının incelenmesi hatalı bulunmuştur.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarih ve numarası gösterilen kararına karşı davalı … Belediye Başkanlığı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, dosyada duruşma yapılmasını gerektiren eksiklik görülmediğinden Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 353/1-a-3-son maddesi uyarınca istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi; gereği düşünüldü:
KARAR : DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili …’ın …’ın sürücüsü olduğu davalı belediyeye ait … plaka sayılı minibüste yolcuyken, diğer davalı şirkete ait … plaka sayılı aracın neden olduğu kazada yaralandığı, müvekkilinin Denizli Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında maddi ve manevi tazminat istemli dava açtığı, yargılama sırasında davacının sakatlık oranının gittikçe arttığı ve %51 olan maluliyet oranının %72’ye çıktığından bahisle, artan maluliyet oranı için davacı … lehine 40.000,00 TL, davacı eş … lehine 25.000,00 TL ve davacı çocuk … lehine 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI CEVABININ ÖZETİ: Davalı … Belediye Başkanlığı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığı, manevi tazminatın bölünemezliği ilkesi gereği davacı tarafın ikinci kez manevi tazminat davası açamayacağını beyanla davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/769 esas sayılı dava dosyası örneği, tüm dosya kapsamı.
İDM KARARININ ÖZETİ : Denizli 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/09/2020 gün ve … esas, … sayılı kararıyla, manevi tazminat davasının Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmiş, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılamada 22/06/2020 tarihli duruşmada birleşen dosyanın tefriki ile yeni bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş, Denizli 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin birleşen ve tefrik edilen … esas … karar sayılı dava dosyası Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kaydedilmiş, nihayetinde 23/06/2021 gün ve … esas … sayılı görevsizlik kararıyla dava dosyasının Denizli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Belediye Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asliye hukuk mahkemeleriyle asliye ticaret mahkemeleri arasında görev bakımından bir ayrım bulunmadığı, aralarındaki ilişkinin işbölümü ilişkisi olduğu, usul ekonomisi ilkesi gereği her iki davanın bir arada görülmesi gerektiği, davaların ayrı ayrı sürmesi halinde farklı sonuçlara ulaşılabileceği bu durumun da hak kaybına yol açacağını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP : Davacı vekili istinafa cevap vermemiştir.
GEREKÇE : Uyuşmazlık, yolcu taşıması sırasında meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanma nedeni ile manevi tazminat isteğine ilişkindir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 914/2 maddesi gereğince taşıyıcı, taşıma sırasında yolcuların kaza nedeni ile yaralanması veya ölümü halinde her türlü zararı karşılar. Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Bedensel zarara uğrayanların aynı kanunun 56/1 maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. Yine aynı kanunun 56/2 maddesi gereğince ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınları da manevi tazminat isteyebilirler. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi gereği motorlu araç işleteni ile birlikte aracı bilet satmak suretiyle taşımacılıkta kullanan teşebbüs doğan zararlardan sürücü ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
Davalı belediyenin işlettiği midibüs ile davalı şirketin işlettiği otobüs arasında meydana gelen trafik kazası sonucu, davalı belediyenin işlettiği midibüste yolcu olarak bulunan davacı … yaralanmıştır. Davacı … ile yakınları olan diğer davacılar bu yaralanma nedeni ile manevi zararlarının tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Denizli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı … Belediye Başkanlığı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Dosya kapsamı itibariyle davacı … ile davalı … Belediye Başkanlığı arasında yolcu taşıma sözleşmesi kurulmuştur. Trafik kazası da bu sözleşmenin ifası sırasında gerçekleşmiştir.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3/ (1) maddesinin (1) bendinde ise tüketici işlemini; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Bu hukuki işlemin 6502 Sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Dava; tüketici sıfatına sahip davacı ile yolcu taşımacılığı yapan davalı … Belediye Başkanlığı arasındaki yolcu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olup, 6502 Sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra 11/12/2019 tarihinde açılmıştır.
6502 Sayılı yasanın 73/1. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olacağı öngörülmüştür. Yine aynı yasanın 83/2 maddesi, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez hükmünü ihtiva etmektedir. Davacılar ile diğer davalı şirket arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının istenilmesi, diğer davalılar hakkındaki davanın tefrikinin usul ekonomisine uygun düşmemesi ve farklı kararların verilmesinin önüne geçilmesinin amaçlanması nedeni ile tüketici mahkemesinin görevli olmadığından bahsedilemez.
6100 Sayılı HMK’nun 1. maddesine göre görev hususu kamu düzenine ilişkin ve 114/1-c maddesi uyarınca ayrıca dava şartı olduğundan aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca da her aşamada mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması zorunludur. Buna göre ise o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı ve karar kesinleştiğinde talep halinde gönderme kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır (Benzer Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/09/2015 gün ve 2015/9974 esas, 2015/9594 karar sayılı ilamı, Yargıtay (Kapatılan).17. Hukuk Dairesinin 26/01/2017 gün ve 2016/18663 esas, 2017/640 karar sayılı ilamı). Bu nedenle davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğu halde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi usul bakımından hukuka aykırı ve bu husus kamu düzeniyle ilgili olduğundan 6100 Sayılı HMK un 355/(1). fıkrası uyarınca resen Dairemizce göz önüne alınmıştır.
Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre, davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince kabulüyle aynı yasanın 353/1. maddesinin (a-3) bendi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasına ilişkin kayıtların kapatılarak görevli Denizli Tüketici Mahkemesinde görülmesi için dosyanın Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine iade edilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK.’nun 355. maddesi gereğince KABULÜNE,
2-)Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … – …. Karar sayılı, 23/06/2021 tarihli kararının HMK.’nun 353/1. maddesinin (a-3) bendi uyarınca ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA,
3-)Dosyanın esasının kapatılarak; davanın görevli Denizli Tüketici Mahkemesinde yeniden görülmesi için Denizli Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMEK ÜZERE Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine İADE EDİLMESİNE,
4-)Davalı … Belediye Başkanlığının peşin yatırdığı 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 59,30 TL istinaf karar harcının bu davalıya iadesine,
5-)Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 16.12.2021 tarihinde, 6100 Sayılı HMK’nun 353. maddesi (1-a) bendi gereğince KESİN olarak oybirliği ile karar verildi.