Tren Kazası Tazminat Davası

Tren kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açabilir miyim, ölümlü tren kazası tazminat hakkım ne kadar, yaralanmalı tren kazasında tazminat alabilir miyim, tren kazasında tazminatımı kim öder, ne kadar tazminat alabilirim, tren kazası tazminatım ne kadar, yetkili ve görevli mahkeme neresi, hemzemin geçitlerde meydana gelen kazalar tren kazası mı sayılır, tazminatım neye göre hesaplanır gibi sorular merak edilmektedir. Ülkemizde sıkça meydana gelen tren kazalarına yönelik maddi ve manevi tazminat talepleri ile ceza yargılaması süreci oldukça önemlidir. Bu sebeple alanında uzman bir avukat gözetiminde sürecin sağlıklı bir şekilde ilerletilmesinde fayda vardır. Aşağıda tren kazasından doğan maddi ve manevi tazminat talepleri ile ceza yargılamasına yönelik gerekli açıklamalar bilgilerinize sunulmuştur.  

İş kazası niteliğindeki tren kazasına ilişkin tazminat davalarında, fiziksel veya ruhsal olarak zarara uğramış kişilerin kazadan kaynaklanan zararlarına ilişkin maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı vardır. 

Bu kapsamda ilgili davanın türü, bir işverenin işyerinde çalışan işçinin, iş ilişkisi nedeniyle yaralanması veya ölümü halinde, kendisine veya yakınlarına sorumlu işveren tarafından tazminat ödenmesi istemiyle açılan bir maddi ve manevi tazminat davasıdır. 

Söz konusu davanın esasen kara yollarında meydana gelen kazalardan kaynaklanan uyuşmazlıkların hukuki süreçleri ile benzer yönleri bulunmaktadır. Davaya konu olayın iş kazası olarak kabulü halinde dikkat edilmesi gereken nokta, taraflar arasında kusurun aidiyeti göz önüne alınarak inceleme yapılmasıdır.

Tazminat Hukuku Davaları

Tren Kazalarında Maddi ve Manevi Tazminat Davaları

Tren kazalarında maddi ve manevi tazminat davaları, belirli hukuki düzenlemelere tabidir ve bu tür davaları keyfi bir şekilde açmak mümkün değildir. 

Bu davalarda, bazı önemli prosedürler ve zaman dilimleri bulunmaktadır. Örneğin, tren kazalarıyla ilgili bilirkişi raporları hemen hazırlanmazlar. Tren kazası tazminat davalarının ilerlemesi esasen şu adımlarla ilerler:

  1. Soruşturma Başlatma: Kazanın yaşandığı yerdeki savcılık makamı, olayı soruşturmaya başlar. Bu delillerin toplanması, tanıkların ifadelerinin alınması ve olayın ayrıntılı bir şekilde incelenmesini içerir.
  2. Bilirkişi Raporu: Kazanın nedenleri ve sonuçları hakkında daha fazla anlayış sağlamak için uzman bir heyet veya bilirkişi atanabilir. Bu bilirkişiler, olay yerini inceleyebilir, teknik verileri analiz edebilir ve kazaya neyin sebep olduğunu belirlemeye çalışabilirler. 
  3. Delil Toplama ve İncelenme: Soruşturma sırasında, kazasının nedenlerini ve sorumlularını belirlemeye yönelik tüm ilgili deliller toplanır ve incelenir.
  4. Hukuki Süreç: Soruşturma tamamlandığında, mahkemeye başvurularak hukuki süreç başlatılır. Tazminat talepleri, kazada zarar görenler veya onların yasal temsilcileri tarafından yapılabilir.
  5. Tazminatın Belirlenmesi: Mahkeme, kazada zarar görenlerin tazminat taleplerini değerlendirir. Tazminat miktarı, kazanın ciddiyetine, zarar görenlerin durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenir.
  6. Mahkeme Kararı: Mahkeme, davayı sonuçlandırır ve tazminat miktarını belirler. Bu karar, kazada zarar görenler veya onların temsilcileri için bağlayıcıdır ve tazminatın ödenmesini gerektirir.

Ölümlü Tren Kazası Tazminatı

Tren kazası sonucu işçinin ölümü halinde maddi tazminat davasının alacak kalemleri TBK 53. Maddesi kapsamında belirlenmiştir. 

Kanuna göre, ölüm hâlinde uğranılan ve istenebilecek maddi zararlar özellikle şunlardır:

  1. Cenaze giderleri.
  2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri
  3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
  4. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar

Destekten yoksun kalma tazminatı: Ölen bir kişinin yaşarken destek verdiği kişilerin aldığı desteğin ölüm sonucunda ortadan kalkmasıyla uğradıkları zarardır. Yalnız ölen işçinin ailesi tarafından değil işçinin çalışırken destek olduğu kişilerle birlikte ilerde bu destekten yararlanması söz konusu olabilecek kişiler tarafından da talep edilebilir. Bu tür tazminat işçinin net geliri, karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı gibi veriler dikkate alınarak hesaplanır. Bununla birlikte işçinin ölümü halinde hükmedilecek maddi tazminatta gerçek zararın da hesaplanması gerekir. Gerçek zararın hesaplanmasında dikkate alınan veriler:

  1. İşçinin net geliri
  2. Bakiye ömrü
  3. İş görebilirlik çağı
  4. İş görmezlik ve karşılık kusur oranlarıdır.

Yaralanmalı Tren Kazası Tazminatı

Tren kazası sonucu yaralanma gerçekleştiyse geçici veya sürekli iş göremezlik kavramları ortaya çıkar. 

Geçici iş göremezlik nedeniyle oluşan kayıplar; kişinin olay nedeniyle kalıcı bir sakatlığı olmadığı halde geçici bir şekilde, iyileşinceye kadar çalışamadığı süre nedeniyle uğradığı maddi zarardır. 

Kalıcı sakatlık veya sürekli işgöremezlik ise bir kişinin bir iş kazası, meslek hastalığı veya sağlık sorunları nedeniyle uzun süreli veya kalıcı olarak çalışamayacak durumda olması anlamına gelir.

Buna göre kişinin maluliyet oranı doktor raporuyla belirlenir ve maddi tazminat, tespit edilen oran üzerinden hesaplanır. Türk Borçlar Kanunu 53.madde uyarınca işçi iş kazası neticesinde bedensel zarara uğraması halinde:

  1. Tedavi giderleri ve tedavi boyunca yapılan her türlü masraflarını
  2. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan maddi kayıplarını
  3. Bedensel zararın kalıcı olmaması halinde çalışmadığı sürelerdeki kazanç kaybı => geçici iş göremezlik tazminatı
  4. Bedensel zararın sürekli olması halinde işçinin çalışma gücünü kısmen veya tamamen kaybetmesiyle oluşan kazanç kaybı (sürekli iş göremezlik tazminatını maddi tazminat davasıyla talep edebilir.

Tren Kazalarında Manevi Tazminat Davası

Bir işçinin iş kazasında yaralanmasıyla işçi, ölümü halindeyse iş kazasına uğrayanın yakınlarının üzüntü ve keder duyması sebepleriyle TBK m. 56 uyarınca uygun bir miktar paranın ödenmesi şeklinde bir manevi tazminat söz konusu olabilir. Kanunda, manevi tazminatın teknik olarak hesaplanmasını sağlayan bir metot yoktur. Manevi tazminat miktarını belirleyen kriterler şunlardır:

  1. Somut durumun özellikleri,
  2. Tarafların mali durumları,
  3. Tarafların olaydaki kusurlarının ağırlığı (kusur oranları),
  4. Meydana gelen manevi zararın büyüklüğü (Örneğin, ölüm, yaralanma veya sadece üzüntü duyulması),
  5. Olay tarihi itibariyle paranın satın alma gücü.

Tren Kazalarında Tazminatı Kim Öder?

Önemli Not: Manevi tazminat olarak belirlenecek miktar, tazminat sorumlusunu fakirleştirmemeli, tazminat alacaklısını da zenginleştirmemelidir. Tren kazalarında ilgili Kanun maddeleri gereği davanın muhatabı ve dolayısıyla tazminatı ödeyen taraf devlet olmaktadır. Nitekim Anayasa m. 129/5’e göre, “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.”  hükmüne amirdir. 

657 sayılı Kanun m.13’e göre, “Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar.” Bu düzenlemelerde hizmet ve kişisel kusur ayrımı yapılmadığı görülmektedir. 

Tren Kazası Tazminatı Ne Kadar?

Tren kazası tazminatı hem ölüm hem de yaralanma durumlarında benzer hesaplama kriterlerine dayanır. Kazanın neden olduğu zararlar, konunun uzmanları tarafından belli kriterlere göre hesaplanır. 

Trafik kazalarında olduğu gibi, tren kazalarında da tazminat limitleri yıllık olarak güncellenir. Bu limitlerle ilgili herhangi bir genelge bulunmamakla birlikte, her yıl için bir üst limit belirlenir. Örneğin:

  1. 2020 yılı için: 410 bin Türk Lirası
  2. 2019 için: 390 bin Türk Lirası
  3. 2018 için: 360 bin Türk Lirası
  4. 2017 için: 330 bin Türk Lirası

Tren kazası sonucu zarar gören bir kişi, aşağıdaki giderleri hesaplayarak tren kazası tazminatı talebinde bulunabilir:

  1. Sağlık İçin Yapılan Masraflar: Kazanın neden olduğu yaralanmaların tedavisi için yapılan tıbbi masraflar, reçeteli ilaçlar, ameliyatlar, fizik tedavi seansları gibi sağlık giderleri bu kategoriye girer.
  2. Fiziksel Zararın Ölçüsü: Kazadan kaynaklanan fiziksel yaralanmaların derecesi ve süresi, tazminatın miktarını etkiler. Bu, tıbbi raporlar ve uzman görüşleri tarafından belirlenir.
  3. Kazanma Gücünün Kaybı: Kazanın sonucunda iş yapma yeteneğinde kalıcı bir kayıp varsa, bu kayıp da dikkate alınır. Meslek değişikliği veya işten uzak kalma süresi gibi faktörler göz önüne alınır.
  4. Bakıma Muhtaç Hale Gelme Durumu: Kazanın sonucunda kişi bakıma muhtaç hale gelirse, ömrünün sonuna kadar alması gereken bakım hizmetlerinin maliyeti de tazminat talebine dahil edilir.

Tren kazası tazminat talepleri, zarar görenin yaşadığı spesifik duruma ve kaynaklanan zararlara bağlı olarak hesaplanır. Bu nedenle, her vaka farklıdır ve tazminat miktarı özelleştirilmiş bir hesaplama süreci gerektirir. Tazminat talebi için dikkatlice belgeler ve tıbbi raporlar hazırlanmalıdır.

Tren Kazalarında Tazminat Nasıl Alınır?

Yukarıda da ilgili süreç detaylıca açıklandığı üzere, tren kazası tazminatı almak için ilk olarak Devlet Demir Yolları’na veya ilgili kamu kurumuna başvurmak gereklidir. Daha sonra zararın karşılanmadığı durumda ve ceza soruşturması da açıldıktan sonra demir yolu kazasında yaralanma veya ölüm durumlarına göre maddi/manevi tazminat talep edilebilir. Bu durumlar şu şekilde ayrıştırılabilir:

Yaralanma Durumu: Tren kazası sonucunda yaralanan kişiler, maddi tazminat talebinde bulunabilirler. Bu maddi tazminat, kazanın neden olduğu tıbbi masrafları, rehabilitasyon giderlerini, iş kaybını, gelecekteki gelir kaybını ve fiziksel zararları içerebilir. Yaralanan kişi, kişisel zararlarına yönelik tazminat talebinde bulunabilir.

Ölüm Durumu: Tren kazası sonucunda bir kişinin ölümü meydana geldiyse, bu kişinin yakınları veya mirasçıları maddi tazminat talep edebilirler. Ölen kişinin mirasçıları, ölümün neden olduğu maddi kayıpları, cenaze masraflarını, gelecekteki gelir kaybını ve diğer ilgili maddi kayıpları tazminat olarak talep edebilirler. Bu tazminat, ölen kişinin ailesine veya mirasçılarına ödenir.

Yukarıda belirtilen tazminat talepleri, tren kazası tazminat davası için temel oluşturan maddi zararları içermektedir. Her iki durumda da tazminat taleplerini desteklemek için tıbbi raporlar, tanıkların ifadeleri ve diğer deliller kullanılır. Daha sonra tren kazasının nedenleri ve sorumluları da tespit edilerek, tazminat talepleri bu doğrultuda ilerler.

Tren Kazası Tazminat Davası Yetkili - Görevli Mahkeme

Tren kazası tazminat davaları, uyuşmazlığın tarafları içinde kamu idareleri olduğu için idari yargının görevli olduğu alana girer.

Bununla birlikte süreç diğer davalardan farklı işler ve önce kamuya çekilen ihtarın sonucu beklenerek işçinin zararının ihtar sonrasında karşılanması beklenir.

İş kazalarında genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.

İş kazasının veya zararın meydana geldiği yerin iş mahkemesi de iş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya yetkilidir. 

İş kazası nedeniyle maluliyete uğrayan işçinin veya ölüm gerçekleşmişse ölen işçinin davacı yakınlarının yerleşim yeri iş mahkemesi de yetkilidir. Belirtmek gerekir ki işçi ve işveren arasında yukarıdaki hükümlere aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir. Tren kazası tazminat davaları, uyuşmazlığın tarafları içinde kamu idareleri olduğu için idari yargının görevli olduğu alana girer. Bununla birlikte süreç diğer davalardan farklı işler ve önce kamuya çekilen ihtarın sonucu beklenerek işçinin zararının ihtar sonrasında karşılanması beklenir. İş kazalarında genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. İş kazasının veya zararın meydana geldiği yerin iş mahkemesi de iş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarına bakmaya yetkilidir. İş kazası nedeniyle maluliyete uğrayan işçinin veya ölüm gerçekleşmişse ölen işçinin davacı yakınlarının yerleşim yeri iş mahkemesi de yetkilidir. Belirtmek gerekir ki işçi ve işveren arasında yukarıdaki hükümlere aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.

Nitekim Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/17145 E. , 2013/19389 K. Sayılı kararında; ‘‘…….Dava, tren kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımların 1479 sayılı Yasanın 63. maddesi gereğince davalılardan tahsili istemine ilişkindir,………………… 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekili ile davalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 63. maddesidir. Davalılardan, … ve …’un sevk ve idaresindeki trenin raydan çıkması sonucu oluşan kazada, sigortalının öldüğü, anılan kazada ismi geçen davalıların kusurlu bulunduğu belirlenerek, aleyhlerine hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Anayasanın 129/5 maddesinde ‘memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve Kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.’ hükmünün öngörülmüş olmasına, keza 657 sayılı Kanunun 13.maddesi de bu hususu amir olduğundan yetkilerini kullanırken deyiminin; uygulamada görevlerini yaparken biçiminde yorumlanmasına, normlar hiyerarşisine göre önce Anayasa ve sonra sırasıyla, Kanun, Tüzük ve Yönetmelik hükümlerinin uygulanması prensibinin hukukun evrensel kurallarından bulunmasına göre, eylem veya işlemin görev kusuru olarak nitelendirilebildiği hallerde, kişisel kusura dayanılarak memur hakkında Adli Yargıda doğrudan doğruya dava açılmayacağından, davalılar … ve … hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” şeklinde hüküm kurmuştur.

Kararda da görüldüğü üzere, memurların işlem ve eylemlerinin niteliği açılacak davaların yargı kolunu belirlemektedir.

Hemzemin Geçitlerde Meydana Gelen Tren Kazaları

Hemzemin geçitler, demiryolu hatlarının karayollarıyla kesiştiği noktalardır. Bu geçitler, trenlerin ve araçların aynı yolu kullanmasını sağlar. Hemzemin geçitler, tren kazalarının meydana geldiği riskli noktalardır ve birçok kazaya neden olabilirler.

Kazaların Nedenleri:

  1. Sinyalizasyon ve Bariyer Sorunları: Hemzemin geçitlerde sinyalizasyon ve bariyer sistemlerinin yetersiz veya arızalı olması, kazalara neden olabilir.
  2. Sürücü Dikkatsizliği: Burada meydana gelen kazalar, sürücülerin trenin yaklaştığını veya geçtiğini fark etmemesi yani dikkatsiz davranmaları sonucu gerçekleşir.
  3. Trafik Sıkışıklığı: Hemzemin geçitlerde trafik sıkışıklığı, sürücülerin geçişi hızlandırmak veya beklemek yerine tehlikeli manevralar yapmalarına neden olabilir.
  4. Tren Hızı: Trenlerin yüksek hızda geçişi, sürücülerin trenin yaklaşımını yanlış hesaplamalarına ve geçiş sırasında tehlikeli durumlara yol açabilir.
  5. Görüş Engelleri: Hemzemin geçitlerin yakınında ağaçlar, binalar veya yüksek engeller gibi görüş engelleri varsa, sürücüler trenin yaklaştığını görmekte zorluk yaşayabilirler.

Önlemler:

  1. Sinyalizasyon ve Bariyer Sistemleri: Geçitlerde güncel ve etkili sinyalizasyon ve bariyer sistemlerinin kurulması ve sürekli bakımının yapılması önemlidir.
  2. Sürücü Eğitimi: Sürücülere, hemzemin geçitlerdeki riskleri anlatan ve trenlerin yaklaşımını doğru bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olan eğitimler verilmelidir.
  3. Trafik Düzenlemeleri: Hemzemin geçitlerin yakınında trafik düzenlemeleri yapılmalıdır.
  4. Tren Hızı Kontrolü: Trenlerin hemzemin geçitlerdeki hızları, güvenli bir şekilde durabilmesi için uygun seviyede tutulmalıdır.
  5. Görüş Açıklığı: Hemzemin geçitlerin etrafındaki görüş açıklığı sağlanmalı, görüş engelleri temizlenmeli veya düzenlenmelidir.

Önlenebilir kazalar olan hemzemin geçitlerde meydana gelen tren kazalarında önceden tedbirler alınmalı ve sürücülerin ve tren personelinin güvenliğine öncelik tanınmalıdır.

Bununla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’na bağlı olarak faaliyet gösteren trenler, Yargıtay tarafından motorlu araç kabul edilmektedir. Dolayısıyla hemzemin geçitte veya hemzemin geçit dışında bir trenin kazaya karışması halinde TCDD işleten kabul edilecektir. Nitekim açılacak tazminat davaları, 2918 s. Karayolları Trafik Kanunu kapsamında çözümlenecektir. Hemzemin geçitte meydana gelen tren kazasında da prosedür aynı şekilde işleyecek, zarar gören kişilerin maddi ve manevi tazminat davası açmaya hakları olacaktır.

Yargıtay’ın aldığı kararlara göre, hemzemin geçitlerin sorumluluğuyla ilgili ilkeler aşağıdaki gibidir:

  1. Hemzemin Geçitler ve Sorumluluk: Hemzemin geçitler, genellikle demiryolu ile karayolu arasında kesişen noktalardır. Yargıtay kararlarına göre, bu geçitlerde meydana gelen kazaların sorumluluğu genellikle Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından üstlenilmez. Yani, hemzemin geçitte meydana gelen kazaların neden olduğu zararlar, demiryolu şirketine değil, kazayı gerçekleştiren aracın sürücüsüne veya diğer ilgili taraflara yüklenir.
  2. Trafik Kazası Olarak Değerlendirme: Hemzemin geçitlerde tren ve araçlar arasında meydana gelen kazalar, Yargıtay tarafından genellikle trafik kazaları olarak değerlendirilir. Yani, bu kazalar, demir yollarında gerçekleşen kazalar olarak kabul edilmezler. Bu tür kazaların sorumluluğu, kaza yapan motorlu araç (örneğin, otomobil) sürücüsüne veya diğer ilgili taraflara aittir.
  3. Trafik Kazası Tazminatı: Bu kazalar, trafik kazaları olarak kabul edildiğinden, zarar görenler veya yakınları, trafik kazası tazminatı talebinde bulunabilirler. Tazminat talepleri, kaza yapan aracın sürücüsüne veya sigorta şirketine yönlendirilir.

Kazanın İncelenmesi: Hemzemin geçitlerdeki kazalar, ilgili otoriteler tarafından incelenir. Bu inceleme, kazanın nedenleri ve sorumlularını belirlemeyi amaçlar.

Türkiye'de Tren Kazası Meydana Gelen İl Ve İlçelerimiz

Tren kazalarının yaşandığı il ve ilçelerimizden bilinenler: Denizli, Edirne, Uşak, Erzincan (İliç), Zonguldak, Ankara (Sincan, Behiçbey), Niğde (Ulukışla), Konya, Hatay, Manisa, İstanbul (Yarımburgaz, Kartal, Cevizli), Eskişehir, Adana, İzmit, Kayseri, Sakarya (Pamukova), Karabük, Afyon, Kocaeli (Gebze), Kütahya (Değirmenözü), Sivas (Kangal), Diyarbakır, İzmir, Elazığ (Baskil), Aydın, Tekirdağ (Çorlu), Bilecik, Malatya (Yeşilyurt)’dır. Bununla birlikte son dönemde işverenlerin denetim/gözetim eksiklikleri sonucu ihmallerinden meydana gelerek “iş cinayetleri” olarak da adlandırılan ve medyaya yansıyan kazalar aşağıdaki gibidir:

  1. 2023 – İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde raylarda çalışma yapan V. G. Marmaray’ın çarpması sonucu hayatını kaybetti.
  2. 2023 – Yüksek hızlı trenin camı önlem alınmadan temizlettirilen işçi, yüksek gerilime kapılarak ağır yaralandı.
  3. 2023 – Bilecik’te Yüksek Hızlı Tren inşaatında yaklaşık 25 metrelik köprü kuyusuna düşen işçi yaralandı.

2017, 2018 ve 2019 yıllarında meydana gelen iş kazalarına ilişkin verileri paylaşan TCDD Taşımalık 2020 yılında bu verileri paylaşmadığı görülmektedir. Kuruma bağlı iş yerlerinde 2017, 2018 ve 2019 yıllarında toplam 202 iş kazası meydana gelmiş ve bu kazaların yedisi çalışanların hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Buna göre kurumdaki iş kazalarının artış gösterdiğini söylemek mümkündür.

Tren kazalarında Ceza Davası Süreci Nasıl İşliyor?

Tren kazalarında ceza davalarının yürütülmesi oldukça karmaşık bir süreçtir. Devletin olaya müdahalesiyle birlikte kaza meydana geldiği bölge savcılığının yürüttüğü soruşturma süreci uzun ve detaylı olabilir. 

Bu süreçte bilirkişi raporları olayın aydınlatılmasına katkı sağlar. Tren kazaları ölümlü ise, ağır ceza mahkemeleri bu davaları ele alır. Ancak eğer ölüm yoksa, asliye ceza mahkemeleri de bu davaları gözden geçirebilir. Tren kazalarının ceza davaları, özellikle olayın detaylarını aydınlatma ve sorumluları tespit etme açısından önem taşır. Tren kazalarını hukuki, cezai ve idari açıdan ele almak mümkündür. Bu kapsamda aynı anda hukuki, cezai ve idari davalara başvurulabilir ve bu davalar paralel olarak yürütülebilir. 

Tren kazalarında, hukuki, cezai ve idari yaptırımlar için aynı anda soruşturma ve yargılama yapılabilir. Bu nedenle, aynı olayda aynı kişi veya kişilere bu üç farklı yaptırım türü uygulanabilir.

Ancak görevli ve yetkili mahkemeler ve idari kurumlar arasında iş birliği önemlidir aksi halde aynı olay ve kişilere ilişkin çatışan kararlar ortaya çıkabilir. Bu tür sorunların önlenmesi için idari makamlar, adli makamların kararlarını beklemeli ve süreci geciktirmelidir. Böylece hüküm uyuşmazlıklarının ortaya çıkması önlenmiş olur. Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre, “Hâkim, zarar verenin  kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında  karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı  gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. (2) Aynı  şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine  ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz”. Bu düzenlemeye göre, ceza mahkemesinin fiil ve faile ilişkin kararı hukuk mahkemesini bağlayabileceği söylenebilir. Ancak, ceza mahkemesinde delil serbestliği ilkesi geçerli olduğundan, bir fiilin fail tarafından işlendiğinin ispatından kaynaklanan delil, hukuk mahkemesinde aynı ispat gücüne sahip olmayabilir. 

Sakatlık Tazminatı – Maluliyet İşgücü Kaybı Hesaplama

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; hizmet akdine tabi ve kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60‘ını, Kamu görevlileri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalılar malul sayılır. Sigortalının malul sayılabilmesi için, çalışma gücünün veya meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybettiğinin Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilmesi gerekir. Bedensel zararlar, iş kazalarının sonucunda ortaya çıkabilen ve sürekli sakatlık olarak kabul edilebilecek çeşitli durumları içerebilir. Bu durumlar arasında, vücut bütünlüğünün bozulması, kazanın bir sonucu olarak uzuv kaybı, psikolojik sürekli rahatsızlıkların meydana gelmesi, estetik görünümde değişiklik veya bozulma gibi çeşitli bedensel zararlar bulunabilir. Bu tür zararlar, genellikle iş gücü kaybına yol açar ve sürekli sakatlık olarak değerlendirilir. Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin husus haksız fiil kapsamında Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”  Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Tazminatının belirlenmesinde ise davacının son gelir durumu ile birlikte muhtemel yaşam süresinin ve bu sürenin ne kadarında aktif çalışma hayatının devam edeceği, ne kadarında pasif dönemde bulunacağının tespiti önemlidir. Bir işçi, maluliyet durumuna düştüğünde ve işten uzaklaşmak zorunda kaldığında elde ettiği haklardan biri, işçinin maluliyet durumu sona erdiğinde aynı iş yerine başvurması durumunda hemen işe geri alınma hakkıdır. Eğer işçi işe alınmazsa işveren işçiye tazminat ödemekle yükümlüdür ve bu tazminata “maluliyet tazminatı” denir. İşveren, işçiye ödemesi gereken maluliyet tazminatı miktarını belirlemek için işçinin işten ayrılmadan önceki son brüt ücretini 6 ile çarpar. Bu hesaplama, damga vergisi gibi yasal kesintilere tabi değildir.

Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvuru

Yukarıda bahsedildiği üzere hemzemin geçitlerde sorumluluk kazayı gerçekleştiren aracın sürücüsü veya diğer ilgili tarafların üzerindedir. Bu kazaların trafik kazası olarak değerlendirilmesi de Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuruyu akla getirir. Çünkü bu konuda tazminat talepleri, kaza yapan aracın sürücüsüne veya sigorta şirketine yönlendirilmektedir.

Komisyonun kurallarına göre, sigorta ettiren veya sigortadan menfaat sağlayanlar, üye sigorta kuruluşlarıyla yaşadıkları sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için Komisyona başvurabilir. Bu kapsamda, söz konusu uyuşmazlık dolayısıyla sigorta kuruluşuna başvurmuş, ancak talebi karşılanmamış olan sigortalı, sigorta ettiren ya da sigorta sözleşmesi ile menfaattar olarak belirlenmiş gerçek ve tüzel kişilerin Komisyona başvuru yapmaları mümkündür.

Komisyona üye bir sigorta kuruluşu ile sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ve Güvence Hesabına karşı ileri sürülen talepler için başvuru yapmak mümkündür. Ancak Komisyona başvuruda bulunmadan önce talebe ilişkin olarak ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvurmak da gerekmektedir. İlgili kuruluş talebe olumsuz cevap vermişse veya 15 iş günü (Trafik sigortasında 15 gün) içerisinde cevap vermemişse Komisyona başvuru yapılabilmektedir.

Tren Kazası Tazminatı Neye Göre Hesaplanır ve İndirim Yapılabilir Mi?

İş kazalarına bağlı maddi ve manevi tazminat davalarında, olayın neden olduğu kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak belirlenmesi büyük bir öneme sahiptir. Çünkü maddi tazminat davalarında, davacının kendi kusuru oranında tespit edilen kazanç kaybından indirim yapılacak ve manevi tazminat davalarında ise hükmedilecek manevi tazminat miktarı, tarafların kusur durumu göz önünde bulundurularak belirlenecektir.

İnsan hayatının değerli olduğu çerçevesinde, işverenin işçilerin sağlığı ve iş güvenliği için gerekli önlemleri almak, işyerinde gerekli şartları sağlamak ve uygun ekipmanı temin etmek gibi yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükler, iş kazalarını önlemek ve çalışanların güvenliğini sağlamak amacıyla geçerli olan İş Kanunu’nun 77. maddesinde açıkça belirtilmiştir.

Bununla birlikte Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesinde, hâkimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; aynı kanunun 52. maddesinde ise zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir