Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Hakkı

TBK 56/2’ ye göre Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hukuka aykırı davranış neticesinde bu davranışın yöneldiği kişiden başka kişilerin de zarara uğraması mümkün olabilir. Hukuka aykırı fiil neticesinde fiilin yöneldiği kişi dışında üçüncü kişilerin de aynı hukuka aykırı fiil sebebiyle zarara uğraması yansıma zarardır.

Tazminat Hukuku Davaları

Haksız fiilden kaynaklı olarak doğan yansıma zararlardan kural olarak sorumluluğun söz konusu olmayacağı kabul edilmektedir. Ancak bu kuralın yasada öngörülen istisnaları mevcuttur. BK md. 53’te düzenlenen destekten yoksun kalma tazminatı, BK 56’da düzenlenen “ağır bedensel zarar” veya ölüm nedeniyle “bunların yakınlarının” zararlarının tazmin edilmesi düzenlenmiştir.

İlgili maddeye göre bedensel bütünlüğü ihlal edilen kişinin yakınlarının manevi tazminat haklarının doğabilmesi için zarar gören kişinin ağır bedensel zararının olması gerekmektedir. Ağır bedensel zarar gören kişinin yakınları büyük acı ve elem yaşayacağı için manevi zarara uğradıkları kabul edilmektedir. Bu sebeple yaralının yakınlarının manevi tazminat davası açma hakları doğacaktır. Bedensel bütünlüğü bizzat zarar gören kişinin manevi tazminat talep edebilmesi için bedensel zararın ağır olmasına gerek yoktur ancak yakınının manevi tazminat talep edebilmesi için bedensel zararın ağır olması gerekmektedir. (“ağır bedensel zarar koşulu”). 

Kişilik Hakkının İhlali Cezai ve Hukuki Yaptırım

Yaralanan Ailesinin Manevi Tazminat Hakkı

Yine TCK’nın 86. Maddesinde düzenlenen kasten yaralama fiiline yönelik olarak, “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Bir kimsenin bedensel bütünlüğünün ihlaline yönelik fiillerin varlığı halinde ihlale sebep olan kimsenin karşı karşıya kalacağı yaptırım düzenlenmiştir. Kişilik haklarının ihlali halinde cezai yaptırımların yanında hukuki yaptırımlar olan maddi tazminat ve manevi tazminat hakkı da düzenlenmiştir; Manevi tazminat hakkı, 6098 sayılı Borçlar kanunun 56 maddesinde düzenlenmiştir. İlgili hükme göre; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Dünya genelinde en yaygın kanser türleri şunlardır? Kişilik hakları kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden ögelerin tümü üzerindeki haklardır. Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı, devredilemez, dokunulmaz ve vazgeçilmez haklardandır. Bu haklar Anayasa ve kanunlarla korunmaktadır. Ancak üstün kamu yararı halinde sınırlandırılmaları mümkündür. Kişilik haklarından en önemlisi yaşama hakkıdır, diğer kişilik hakları yaşama hakkı üzerine kurulmuştur. Bedensel bütünlük hakkı da kişisel haklardandır ve yaşama hakkı kadar önemli bir haktır. Yaşama hakkı ve bedensel bütünlük hakkı ihlallerine karşın yasa bu hakları koruma altına alabilmek için çeşitli yaptırımlar düzenlemiştir. TCK 81’e göre Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüyle kişilik haklarından olan yaşama hakkına yönelik ihlallerin varlığı halinde ihlale sebebiyet veren kişiye uygulanacak yaptırım düzenlenmiştir.

Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Hakkı

Hâkim bir kimsenin vücut dokunulmazlığının zarar görmesi halinde olayın özelliklerini de dikkate alarak uygun bir miktar tazminatın ödenmesine hükmedebilir. Haksız fiil sonucu kişi yaralandıysa bu yüzden doğan zararlarının tazmini gerekmektedir. Kişi olay anında bedeninde, vücut dokunulmazlığında bir acı ve elem hissetmiştir, bunun tazmini gerekmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında ise ağır bedensel zarar ya da ölüm halinde ölenin yakınlarının manevi tazminat hakkının doğacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm karşısında sadece ölenin değil ölenin yakınlarının da belli koşullar altında manevi tazminat hakları doğacaktır.

Haksız fiil sonucu ölüm gerçekleştiyse; ölenin haksız fiil sonucu yaralanmasından ölmesine kadar geçen sürede gerçekleşen manevi zararlar talep edilecektir. Talep hakkı ölenin mirasçılarına aittir. TMK 25/4 uyarınca “manevi tazminat istemi karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez;mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçemez.” Hükmü düzenlenmiştir. Ölenin ölünceye kadarki tahsil etmediği manevi tazminat talepleri mirasbırakan tarafından sağlığında ileri sürülmüş olmak kaydıyla mirasçılarına ait olacaktır. Ölenin yakınlarının talep edebileceği manevi tazminat ölüm nedeniyle kendi uğradıkları manevi zararın karşılığıdır. Ölenin yakını kavramı, ailesine nazaran daha kapsamlı bir terimdir. Bu noktada ölenin ölene kadarki manevi tazminatını talep hakkı sadece mirasçılara aitken, ölenin yakınlarının manevi zararını talep hakkı zarara uğradığını kanıtlayabilen mirasçı dışındaki diğer yakınlarına tanınmış bir haktır.

Yeni kanun eski TBK 47. Maddesinden farklı olarak “ölenin ailesi” kavramı yerine “ölenin yakınları” kavramını kullanmıştır. Maddi nitelikte olmayan kişisel değerlere saldırı hali TBK ‘nın 58. Maddesinde düzenlenmiştir. . Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Maddi nitelikte olmayan kişisel değerler, şeref, haysiyet, özel yaşam, isim, resim özgürlükler gibi kişisel değerlerdir. Yine malvarlıklarına saldırı halinde, manevi tazminat gündeme gelebilir. BK md 58 malvarlıklarına verilen zararları da kapsamaktadır. Örnek olarak bir kişiye ait anı değeri yüksek olan vazosuna verilen zararın tazmini bu madde kapsamında sağlanabilir.

Tazminat Alma Şartları

TBK’ya göre ağır bedensel zarar ihlalinden doğan yaralının yakınlarının manevi tazminat talep hakları, tazminat sorumluluğunun genel şartlarının yanı sıra birtakım özel şartlara bağlanmıştır.

Tazminat Sorumluluğunun Doğmasında Genel Şartlar:

Hukuka Aykırılık: Hukuka aykırılık bir hukuka uygunluk sebebi bulunmaksızın, emredici hukuk kurallarının zarar vermeyi yasaklayan ya da engelleyen hükümlerinin ihlali sonucu ortaya çıkar. Hukuka aykırılık bütün hukuk sistemi ele alınarak saptanır. Hukuka aykırılıkta daima emredici bir hukuk kuralının ihlali söz konusudur. Fiilin hukuka aykırılığının saptanmasında hukuka aykırı fiili gerçekleştiren kişinin emredici hukuk kuralını biliyor olması gerekmez. Yaralının yakınlarının manevi tazminat talep haklarının doğması için de da hukuka aykırılıktan hareket etmek gerekmektedir. Doktrin ve yargıtaya göre de zarar göreni korumayı hedefleyen bir bir normun ihlal edilmesi halinde hukuka aykırılık söz konusu olacaktır. 

 

Bu kabulden hareketle ağır bedensel zarar ihlalinden doğan yakınların manevi tazminat talep hakları kanuni bir düzenlemeye sahiptir, zarar görenin yakınının manevi tazminat talep edebilmesi için zararın hukuka aykırı bir fiil neticesinde ortaya çıkmış olması gerekmektedir.

Sorumluluk halinin bulunması: Manevi zararın tazmininin istenebilmesi için kusurlu ya da kusursuz sorumluluk hallerinden birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Sorumluluk hukukunda asıl olan kusurlu sorumluluk halleridir fakat şartları oluştuysa kusursuz sorumluluk hallerinden birinin de mevcut olması halinde, zarar veren kusuru olmamasına rağmen ortaya çıkan zarardan sorumlu olacaktır.

İlliyet Bağı: İlliyet bağı sebep sonuç bağı demektir, zarar dediğimiz sonuç buna sebep olan fiilden kaynaklanmalıdır. Hukuka aykırı davranışın sebep olduğu zararlardan dolayı bir kimseyi sorumlu tutabilmek için illiyet bağına ihtiyaç vardır. Hukuka aykırı davranış sonucu ortaya çıkan zarardan dolayı bir kimseyi sorumlu tutabilmek için o kişinin fiilinin hayatın olağan akışı içerisinde ortaya çıkan zararı meydana getirmeye elverişli olması gerekmektedir.  Ağır bedensel zarar sonucu yaralının yakınlarının tazminat talep edebilmesi için zarara sebep olan fiil ve ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağı olmalıdır.

Manevi Zarar: Manevi zarar kişilik hakkına yapılan saldırı sonucunda duyulan elem, üzüntü keder gibi olumsuz duygusal veya fiziksel acıları ifade eder. Ağır bedensel zarar gören kişinin yakınları büyük acı ve elem yaşayacağı için manevi zarara uğradıkları kabul edilmektedir. Bu kişilerin uğradıkları manevi zarar, kendi bedensel bütünlüğünü ihlal edici mahiyette olup olmamasına göre duygu zararları ve şok zararları olarak ikiye ayrılır.

Tazminat sorumluluğunun Doğmasında Özel Şartlar

Manevi Tazminat Talep Eden Kişinin Zarar Görenin Yakını Olması Gerekir: TBK 56/2’ye göre bedensel bütünlüğün ağır ihlali durumunda manevi tazminat talep edecek kişinin yaralanan kişinin yakını olması gerekir. Eski Borçlar Kanunu md. 47’de bu durum “ölenin ailesi” şeklinde ele alınmışken, “ölenin yakını” şeklinde yapılan yenilikle kapsam genişletilmiştir. TBK’da ölenin yakınlarının kim olduğuna dair bir açıklama yoktur.  Genel olarak yakın kavramı zarar gören ile arasında manevi bağ bulunan, bedensel zarar sonucunda bu durumdan etkilenen kişiler olarak tanımlanabilir. Yakın kimselere örnek olarak zarar görenin annesi, babası, kardeşi, eşi gibi kimseler örnek verilebilir ama sırf kan bağının olmasına gerek yoktur. Yakınlık kavramı aile kavramını kimi zaman kapsasa da, daha kapsamlı bir kavramdır. Yargıtay genelde yakın kavramına zarar görenin ana, baba, kardeşi, eşi olarak ele almaktadır fakat yakın kavramı her bir somut olay ışığında ayrıca ele alınıp değerlendirilmelidir. 

Beden Bütünlüğünün Ağır Biçimde İhlal Edilmiş Olması Gerekir:  TBK 56/2’ye göre yaralanan kişinin yakınının tazminat talep edebilmesi için yakınının ağır bedensel zarara uğramış olması gerekir. Ağır bedensel zararların ne olduğuyla ilgili kanunda bir açıklık yoktur. Ağır bedensel zararın sınırlarının çizilmesi pratik olarak mümkün değildir, hangi durumlarda ağır bedensel zararın söz konusu olduğu Yargıtay uygulamaları ve öğretiyle şekillenmiştir.

Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır?

Hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen eylem neticesinde bireylerin yaşadığı elem, keder, yıpranmanın neden olduğu manevi zararların giderilmesi için açılan dava türü manevi tazminat davasıdır. Manevi tazminat davaları genelde haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık neticesinde açılan bir dava türüdür. Kişi ancak kişilik haklarından kaynaklı uğradığı zarar veya saldırılardan kaynaklı olarak manevi tazminat davası açabilmektedir.  Kişi yaşamını, sağlığını, vücut bütünlüğünü, ruh bütünlüğünü ilgilendiren konuların ihlali halinde manevi tazminat davası açabilmektedir.

Manevi tazminat davasının şartları;

  1. Bir kimsenin kişilik hakkına yönelmiş hukuka aykırı bir saldırı mevcut olmalı,
  2. Açık kanun hükmü olmadıkça saldırıya uğrayan kişi ile zarar gören kişi aynı olmalıdır,
  3. Hukuka aykırı fiil ve zarar arasında nedensellik bağı (illiyet bağı) bulunmalıdır,
  4. Manevi bir zarar ortaya çıkmalıdır,
  5. Davalı taraf kusurlu olmalı ya da şartları oluşmuş kusursuz sorumluluk hali bulunmalıdır.

Manevi Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Manevi tazminat davasında Görevli ve Yetkili mahkeme somut olayın özelliklerine göre değişmektedir. Genel olarak Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise uyuşmazlığı doğuran olayın niteliğine göre belirlenmektedir. Genel yetkili mahkeme davacının veya davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ölüm veya bedensel zararlar nedeniyle açılacak tazminat davalarında genel yetkili mahkeme davalı gerçek ya da tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK madde 6.) Haksız fiilden doğan davalarda yetkili mahkeme, haksız fiilin işlendiği yer, zararın meydana geldiği yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir (HMK 16)

Görevli mahkeme ise dava konusu olayı meydana getiren olayın niteliğine göre belirlenir;

  1. İdari yargıyı ilgilendiren işler bakımından idare mahkemesi görevlidir.
  2. Adli yargı kolunda ise genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
  3. İş hukukundan doğan bedensel zararların tazmini için iş mahkemesi görevlidir.
  4. Taşıma işinden kaynaklanan bedensel zararların tazmininde ticaret mahkemeleri görevli olabilmektedir.

Manevi Tazminatta Zamanaşımı

Manevi tazminat davasında zamanaşımı süresi tazminat nedenine göre değişkenlik göstermektedir. Tazminat davasının hangi hukuki nedenle açıldığı tazminat davasının zamanaşımı süresini belirlemektedir. Tazminat davasına konu olan fiil suç oluşturuyorsa, bu fiil için ceza kanununda öngörülen dava zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Haksız fiillerden kaynaklı manevi tazminat davaları fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 2 YIL ve herhalde 10 YILDIR.

Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Hakkı Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi  E. 2021/18184 K. 2021/4949 T. 20.9.2021

Davacı … dışındaki davacılar, davaya konu kaza nedeniyle aile bireyi olan …’ın ağır bedensel zarara uğramasından duyulan üzüntü nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece, diğer davacıların zararlarının yansıma yoluyla oluşan zarar olduğu gerekçesiyle manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir. Oysa, kalıcı maluliyete uğrayacak biçimde yaralanan davacı …’ın annesi- babası- kardeşi ve nişanlısı olan davacıların TBK’nın 56/2. maddesi gereği, manevi tazminat talep hakkı bulunmaktadır. Tüm bu nedenlerle; davacı …’ın aile bireyi olan diğer davacılar lehine, TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne ve hakkaniyete uygun, makul miktarlarda manevi tazminatın hüküm altına alınması gerekirken, yazılı biçimde taleplerin reddi de doğru görülmemiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2012/6929 K. 2013/5974 T. 1.4.2013

DAVA : Mahkememizin bu dosyası ile birleştirilen mahkememizin 2008/150 Esas sayılı dosyası

Davacılar … vd. vekili Avukat …. tarafından, davalılar … vdl. aleyhine 11/01/2008 gününde verilen dilekçeyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/04/2011 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-)Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, trafik kazası sonucu yaralanma sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

a-)Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.

Dava konusu olayda;

Olay tarihi, davacının maluliyet derecesi, davalının kusur oranı, davaya konu kazanın meydana geliş şekli ile yukarda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı … yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı azdır. Adı geçen davacı yararına daha üst düzeyde uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

b-) Kural olarak bedensel zarar sebebiyle tazminat isteminde bulunma hakkı zarar görene aittir. (Mülga BK m.47, TBK m.56). Diğer yandan, kişisel hakları zarara uğrayanların da tazminat talep hakları vardır.(Mülga BK m.49, TBK m.58). Burada da, kural olarak; doğrudan doğruya zarar görme koşulu söz konusudur. Ancak, kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi; hayatın olağan akışına, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyi kurallarına dayalı olarak belirlenmelidir. Bir kimsenin beden ve ruh tamlığının ihlali sonucunda, onun yakınlarının da korunan varlıkları doğrudan zarara uğramış olabilir. … BK m.49, TBK m.58 hükmü genel bir düzenleme olup; öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum ve dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı sebebiyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı vardır. Ailenin, kişisel değerler arasında önemli ve üstün bir yeri vardır ve kişilik hakkı aile ilişkilerini de kapsar.

Yargısal içtihatlar ile kabul edilen bu hususu, yasa koyucu, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK’nun 56/2. maddesiyle; “bedensel bütünlüğün saldırıya uğraması durumunda sadece saldırıya uğrayan kişi için değil, onun “yakınlarının” da bu saldırının ağır olması koşulu ile manevi zararlarının tazmin edilebileceğini kabul ederek, yasal bir düzenlemeye kavuşturmuştur.

Dosya içeriğinden, davacılardan …’da, kazaya bağlı sol tibia lateral plato kırığı meydana geldiği, bu sebeple %15,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, maluliyet durumunun sürekli olduğu, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzadığı anlaşılmaktadır. Yaralanmanın belirlenen niteliği ve buna bağlı sonuçları ile aile ilişkisi göz önünde tutulduğunda, adı geçenin eşi olan diğer davacı …’nın da, olay sebebiyle kişilik değerlerinde eksilme duygusu yaşadığı tecrübe kuralları ile sabit olup; bu bakımdan, ayrıca bir kanıtlama yükümlülüğü altında bulunmadığı benimsenmelidir. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı eş yararına da uygun tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle, davacı …’nın manevi tazminat isteminin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda (2/a-b) sayılı bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, davacıların diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle reddine ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine 01/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2014/10228 K. 2016/10383 T. 10.11.2016

DAVA : Davacılar vekili, davalı tarafa ait araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkillerinin murisinin yaralandığını, kazadan sonra murisin eski haline dönemediğini, bu kaza sebebi ile illiyet bağı kesin olarak tespit edilemese de murisin kazadan yaklaşık 1,5 yıl sonra öldüğünü, murislerinin yaşadığı bu cismani zarar sebebi ile müvekkilleri lehine toplam 15.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı … davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre, 6098 Sayılı TBK 56/2. maddesinde ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarını da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceği hükmü düzenlenmiş olup söz konusu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih dikkate alındığında haksız fiilin meydana geldiği tarihte yürürlükte olmayan bir yaptırım ve hukuki sorumluluğun 5 yıl sonra yeni yapılan düzenlemeye dayanılarak murislerinin uğradığı ağır bedensel zarar sebebiyle zarar görenin yakını sıfatıyla manevi tazminat talep edilmesi mahkemece kabul görmemiş, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yerleşmiş Yargıtay içtihatlarından da anlaşılacağı üzere bedensel bütünlüğü zedelenen kişinin kendisinin manevi tazminat talep edebilecekken ağır bedensel zarara uğrayanın yakınlarına bu hakkın tanınmadığı, dolayısıyla davacıların da değişen yasa sebebiyle davalılardan manevi tazminat talep edemeyecekleri, davalıların fiilin gerçekleştiği tarihteki yasalar çerçevesinde cezai ve hukuki sorumluluklarının bulunduğu mahkemece kabul edilerek davacıların davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 4,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına 10.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.verildi.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2018/1598 K. 2019/5590 T. 26.11.2019

KARAR : Dava, trafik kazası nedeniyle yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davalı …’ün sevk ve idaresindeki aracın kontrolünü kaybederek yaya olan müvekkili …’e çarptığını, kaza neticesinde adı geçen müvekkilinin ağır yaralandığını, diğer davacıların ise yaralananın eş ve çocukları olduğunu, davalı … Demirci’nin aracın işleteni, diğer davalı …’nin ise davalı …’un işvereni olduklarını, olay nedeniyle ceza mahkemesinde yargılanan davalı sürücünün cezalandırılmasına karar verildiğini belirterek oluşan maddi ve manevi zararların tazminini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece; tedavi giderlerine ilişkin maddi tazminat istemi atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına, davacılar … ve … yönünden manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, diğer davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

1- )Davacıların temyiz itirazları yönünden;

a- )Davacılar … ve …’in temyiz itirazlarını incelenmesinde;

6098 Sayılı TBK’nın 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Somut olayda, olay tarihi, olayın gelişimi, davacı …’in yaralanma derecesi, davalının meydana gelen olaydaki kusur durumu ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacılar … ve … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarları azdır. Davacılar … ve … yararına daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Kararın açıklanan nedenle davacılar … ve … yararına bozulması gerekmiştir.

b- )Davacılar …, …, …, …, …, …’in temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;

Kural olarak bedensel zarar nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunma hakkı zarar görene aittir. ( TBK m.56/1 ). Fakat 6098 Sayılı TBK’nun 56/2. maddesiyle; Ağır bedensel zarar hâlinde, zarar görenin yakınlarının da manevi tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir.

Dosya içeriğinden, meydana gelen trafik kazası sonucunda davacı …’in hayati tehlike geçirdiği, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği, kazaya bağlı kemik kırıkları meydana geldiği, bu kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin 6. derecede ( ağır ) olduğu anlaşılmaktadır.

Şu halde, davacıların babaları olan …’in meydana gelen trafik kazasından dolayı ağır bedensel zarara uğradığı sabit olup davacı çocuklar …, …, …, …, …, … yararına da uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle adı geçen davacıların manevi tazminat istemlerinin tümden reddedilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

2- ) Davalıların temyiz itirazları yönünden;

a- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılar … ve …’ın tüm temyiz itirazları reddedilmelidir.

b- )Davalı …’nin temyiz itirazlarına gelince;

Mahkemece, davalı …, meydana gelen trafik kazasında davalı …’ün işvereni olmasından dolayı sorumlu tutulmuştur.

Somut olayda çözülmesi gereken sorun; davalı …’nin yaralamalı trafik kazası nedeniyle doğan zarardan adam çalıştıran sıfatıyla sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasındadır.

Adam çalıştıranın sorumluluğu olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nın 66. maddesinde; ”Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre; adam çalıştıran ile zarar veren kimse arasında bir çalıştırma ilişkisi bulunması halinde TBK’nun 66.maddesi uyarınca sorumluluk söz konusu olacaktır. Bilindiği gibi adam çalıştıranın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu değil, olağan sebep sorumluluğudur. Burada yasa adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklenmiştir. Adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin kusurdan bağımsız olarak doğmaktadır. Sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlaliyle meydana gelen zarar arasında, uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir.

Adam çalışanın sorumluluğunu düzenleyen TBK madde 66 düzenlemesinin lafzından da anlaşılacağı üzere çalışan kendisine verilen işin yürütülmesi sırasında, 3.kişilere verdiği zararlardan, istihdam eden kusursuz olarak sorumludur.

Bir başka ifadeyle; adam çalıştıranın sorumluluğu için:

-Zararın çalışanın kendisine verilen işin görülmesi sırasında doğmuş olması,

-Üçüncü kişinin zararı ile çalışanın yaptığı iş arasında illiyet bağının bulunması gerekir. 

Dava konusu olay incelendiğinde; davalı …’ün, olay günü çalışmış olduğu asansör firmasının sahibi diğer davalı …’den alışverişe gitmek üzere emaneten almış olduğu 16 E 7671 plaka sayılı kamyonet ile Ertuğrul Caddesi istikametinden geçip Pusula Caddesi’ne girdiği, Yunuslar sitesi a blok yan tarafına geldiğinde aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek önce sol tarafta bulunan kaldırıma, sonrasında ise aracın savrulması sonucu yolun sağında yürüyen davacı … Seven’e çarptığı anlaşılmaktadır. 

Şu halde, olayın davalı …’ün şahsi ihtiyaçlarını karşılamak için iş yeri dışında olduğu sırada meydana geldiği, bir başka deyişle olayın çalışanın kendisine verilen işle ilgisi olmadığı gibi işin görülmesi sırasında da meydana gelmediği anlaşıldığından yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca davalı … Demir’in adama çalıştıran sıfatıyla sorumlu tutulması doğru görülmemiştir. 

Yerel mahkemece, yukarıdaki açıklanan hususlar gözetilerek davalı … yönünden davanın husumetten reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda ( 1-a-b ) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacılar yararına, ( 2-b ) numaralı bentte gösterilen nedenle ise davalı … yararına BOZULMASINA, ( 2-a ) numaralı bentte gösterilen nedenlerle de davalılar … ve …’ın tüm temyiz itirazlarının reddine ve davalılardan … yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine, davacılar ile davalı …’den peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir