Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 08.06.2020 tarih, 2019/387.E, 2020/3241.K Sayılı kararı

‘‘……..ÖZET: Dava, trafik kazası sonucunda vefat nedeniyle ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tazminine yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda araç sürücüsünün eşi, zarar gören 3. kişi sıfatıyla tazminat alacaklısı olmakla birlikte aynı zamanda müteveffanın mirasçısı sıfatıyla zarar nedeniyle borçludur. Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği zararı güvence yönetmeliği ve mevzuat gereği ödemek durumunda kalan …, yine yönetmelik gereği ödediği tazminatı, araç sürücüsünün mirasçısı olan davalıya rücu edilebilecektir. Bu halde ilk derece mahkemesince verilen davanın kabulü kararı yerinde olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince eldeki davanın yönetmelik gereği rücu davası olduğu gözetilerek davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddi gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir. (6100 S. K. m. 353, 371) (5684 S. K. m. 14) 

Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine, dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR Davacı vekili; davalının eşi olan murisi …’in sevk ve idaresindeki, aracı ile tek taraflı tamamen kendi kusuru ile meydana gelen, 03.11.2008 tarihinde karıştığı trafik kazasında …’in vefat ettiğini, kazaya karışan aracın geçerli bir trafik sigortası bulunmadığından vefat eden sürücünün eşi olan davalı lehine Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 09/10/2015 tarih ve 2015/IHK – 1085 sayılı kararı ile 125.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, Demirci İcra Müdürlüğünün 2015/735 dosyasına müvekkili kurum tarafından, davalıya 14/04/2016 tarihinde 172.701,13 TL, 15/04/2016 tarihinde ise 59,24 TL ödeme yapıldığı, murisin neden olduğu zarardan mirasçısı olarak davalının kişisel olarak sorumlu olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi olmaması sebebiyle müvekkili kurum tarafından ödemenin gerçekleştirildiğini, müvekkilinin rücu hakkının bulunduğunu bu sebeple ödeme yapılan bedelin davalıdan tahsili için aleyhinde Demirci İcra Müdürlüğünün 2016/307 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebliğine rağmen, borç ödenmediği gibi borca itiraz edildiğinden takibin durdurulduğunu, itirazın haksız olup, iptalinin gerektiğini ileri sürerek borçlunun icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Demirci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2017 gün ve 2016/123 Esas 2017/29 Karar sayılı ilamında; davanın kabulü ile davalının Demirci İcra Müdürlüğü’nün 2016/307 E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin 172.701,13 TL ve 59,24 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa %9’u geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş; davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nce; ölüm nedeni ile doğrudan davalılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davalılara yansıtılamayacağı, … tarafından ödenen destek zarar miktarının rücu için yeniden davalı-mirasçılara başvuruda bulunulmasının mümkün olamayacağı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca Demirci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.02.2017 gün ve 2016/123 E. ve 2016/29 K sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazası sonucunda vefat nedeniyle ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tazminine yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.  

5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/b maddesinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … oluşturulacağı, yasanın geçici 2. maddesine dayanılarak çıkarılan … Yönetmeliğinin 16/c maddesinde zarardan sorumlu olan kişilere, hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle rücu hakkının kullanılacağı düzenlenmiştir. Yukarıda anılan düzenlemeler çerçevesinde davacı … Hesabının zararın sorumlusuna rücu edebileceği açıktır. Somut olayda araç sürücüsünün eşi, zarar gören 3. kişi sıfatıyla tazminat alacaklısı olmakla birlikte aynı zamanda müteveffanın mirasçısı sıfatıyla zarar nedeniyle borçludur. 

Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği zararı güvence yönetmeliği ve mevzuat gereği ödemek durumunda kalan …, yine yönetmelik gereği ödediği tazminatı, araç sürücüsünün mirasçısı olan davalıya rücu edilebilecektir. Bu halde ilk derece mahkemesince verilen davanın kabulü kararı yerinde olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince eldeki davanın yönetmelik gereği rücu davası olduğu gözetilerek davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddi gerekirken, ilk derece mahkemesi kararının yazılı gerekçe ile kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nun 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; aynı Kanun’un 373/2 maddesi uyarınca dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir örneğinin ilk derece mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 08.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.’’ Şeklinde kaza tarihinde aracın sigortasının olmaması nedeniyle Güvence Hesabının ödemekle yükümlü kaldığı tazminat miktarını araç işletenine rücu edebileceği karara bağlanmıştır.

Kararın Özeti:

5684 s. Sigortacılık Kanunu’nun 14/b maddesinde zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Güvence Hesabı oluşturulacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda;

  1. Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
  2. Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
  3. Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
  4. Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
  5. Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için Güvence Hesabı oluşturulabilmektedir.

Bununla birlikte Yasanın geçici 2. maddesine dayanılarak çıkarılan Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 16/c maddesinde zarardan sorumlu olan kişilere, hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle rücu hakkının kullanılacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği zararı Güvence Yönetmeliği ve mevzuat gereği ödemek durumunda kalan kişiler, yine yönetmelik gereği ödediği tazminatı, araç sürücüsüne veya mirasçılarına rücu edebilecektir.