Yargıtay 9. Hukuk Dairesi E. 2022/18759, K. 2023/1819, T. 13.2.2023

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. 

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. 

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı Banka nezdinde 19…..2006-12.10.2018 tarihleri arasında genel müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, ortada hiçbir neden yokken müvekkilinin ikale sözleşmesi imzalamak zorunda bırakıldığını, esasında iş sözleşmesinin işveren tarafından … tarafı fesih ile sona erdirildiğini, davalı Bankanın kötüniyetle hareket ettiğini, davacının profesyonel … yaşamının en verimli olabilecek döneminde hiçbir gerekçe gösterilmeden iş sözleşmesinin sona erdirilmesinin davacıyı telafisi imkansız bir durumla karşı karşıya bıraktığını, davacının ağır bir biçimde mağdur edildiğini, en temel hakkı olan savunma hakkından yoksun bırakıldığını, davacının yaşı ile profesyonel … yaşamı ve son … mevkii gözetildiğinde yaşanan ekonomik krizde bankacılık ya da özel şirketlerde aynı pozisyonda veya aynı gelir seviyesinde bir … bulma olanağının da hayli zayıf olduğunu, ailesi, çocuklarının geleceği ve eğitimi gibi mevcut geçim planlarının alt üst olduğunu, bu sebeplerle davacının manevi zarara da uğradığını ileri sürerek kötüniyet tazminatı ile manevi tazminat alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

  1. CEVAP

Davalı vekili; dava dilekçesinin tebliğinin usule uygun olmadığını, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun serbest iradeleri doğrultusunda iş sözleşmesini 12.10.2018 tarihinde sona erdirdiklerini, davacı işçinin eğitim düzeyi ve görevi gereği imzaladığı belgelerin hukuki nitelik ve sonuçlarını bildiğini, hür iradesiyle, tüm hukuki sonuçlarını bilerek ve isteyerek müvekkili Banka ile ikale sözleşmesi imzaladığını, davalı Bankanın ikaleye ilişkin protokol uyarınca üzerine düşen tüm yükümlülükleri zamanında ve eksiksiz yerine getirdiğini, davacı işçiye sözleşmesinin karşılıklı anlaşma yolu ile sona erdirmiş olması nedeniyle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, son brüt aylık ücretinin 6 katı tutarında tazminat ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 19…..2006-12.10.2018 tarihleri arasında genel müdür yardımcısı olarak davalı nezdinde çalıştığı, davacının işten ayrılma tavır ve iradesine sahip olduğunu gösteren somut bir delil veya belge bulunmadığı, iş sözleşmesinin işverenden gelen teklif üzerine imzalanan ikale sözleşmesi ile sona erdirildiğinin kabulü gerektiği, ancak işçiye kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretinin yanısıra altı ücret tutarında ilave ödeme yapıldığı, açıklanan şartları içeren ikale sözleşmesini imzalamış olan davacı işçinin makul yararının bulunduğu, sözleşmenin irade fesadı hâllerinden birisi ile sakatlandığı hususunda bir ispat bulunmadığı, bu nedenle ikale sözleşmesinin geçerli olduğu, dolayısıyla taraflar arasında iş sözleşmesinin sona ermesi konusunda işverenin fesih hakkını kötüye kullandığına dair somut deliller ortaya konulamadığı, davacının manevi yönden de iddia ettiği şekilde yıpratıldığını ispat edemediği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

  1. İSTİNAF
  2. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

  1. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde belirttiği iddialara ek olarak gerek davalı Banka gerekse de dava dışı bankalarda davacı gibi kredi işlemlerinde yetkili pek çok üst düzey yöneticinin iş sözleşmesinin özel şirketlerden gelen şikayetler üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan (BDDK) gelen talimat üzerine feshedildiğinin dosya kapsamındaki yazılar ile sabit olduğunu, durumun medyaya da yansıdığını, bu kişilerin ayrıldıkları bankalar dışında başkaca bir bankada görev almalarının kabul edilmediğini, bu yöndeki beyanlara davalı tarafından itiraz edilmediğini, kötüniyet olgusunun ispat edildiğini, ayrıca İlk Derece Mahkemesi karar tarihinden kısa bir süre sonra davalı ile ikale sözleşmesi imzalamak suretiyle işten ayrılan aynı pozisyondaki işçiye daha yüksek ödeme yapıldığını, bu eşitsizliğin dahi ikale sözleşmesinin geçersizliğini ortaya koyduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

  1. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı Bankada genel müdür yardımcısı sıfatıyla çalışan davacının ikale sözleşmesinin içeriği ile attığı imzanın sonuçlarını anlayabilecek yetkinlikte olduğu, ikale sözleşmesinin baskı altında imzalatıldığına dair davacı iddiasının ispatlanamadığı, ikale sözleşmesine göre davacının makul yararının karşılandığı, taraflar arasındaki ikale sözleşmesinin geçerli olduğu, davanın reddinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

  1. TEMYİZ
  2. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

  1. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

  1. Gerekçe
  2. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iş sözleşmesinin işveren feshi ile mi ikale yoluyla mı sona erdiği, buna bağlı olarak davacının kötüniyet tazminatı ile manevi tazminat alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkindir.

  1. İlgili Hukuk

1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri.

  1. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun “Süreli fesih” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili bölümü şöyledir: İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21. maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18. maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21. maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.

Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32. maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.”

  1. Dairemizin 21.10.2020 tarihli ve 2016/28137 Esas, 2020/12795 Karar sayılı kararında ikaleye ilişkin ilkeler şu şekilde belirtilmiştir: Bozma sözleşmesi (ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Sözleşme özgürlüğünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin, sözleşmenin taraflarınca sona erdirilmesi mümkündür. Sözleşmenin, doğal yollar dışında tarafların ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak adlandırılır.

… Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklama (icap), ardından diğer tarafın da bunu kabulüyle bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur.

Bozma sözleşmesinde icapta, … ilişkisi karşı tarafın uygun irade beyanı ile anlaşmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiştir. Bu sebeple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak değerlendirilip, feshe tahvil edilemez.

Bu anlamda bozma sözleşmesinin şekli, yapılması, kapsam ve geçerliliği Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacaktır. Buna karşılık iş sözleşmesinin bozma sözleşmesi yoluyla sona erdirilmesi, … hukukunu yakından ilgilendirdiği için ikalenin yorumunda iş sözleşmesinin yorumunda olduğu gibi, genel hükümlerin yanı sıra … hukukundaki “işçi yararına yorum” ilkesi de göz önünde bulundurulacaktır.

Borçlar Kanunun 23-31 maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin, bozma sözleşmeleri yönünden titizlikle ele alınması gerekir. Bir işçinin bozma sözleşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının ardından işveren feshi haline özgü … güvencesi hükümlerinden yararlanmak istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade davası açmış olması hayatın olağan akışına uygun düşmez.

… ilişkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir beyanla sona erdirmeleri mümkün olduğu halde, bu yola gitmeyerek karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir. Her şeyden önce bozma sözleşmesi yapma konusunda icapta bulunanın makul bir yararının olması gerekir. … ilişkisinin bozma anlaşması yoluyla sona erdirildiğine dair örnekler 1475 Sayılı … Kanunu ve öncesinde hemen hemen uygulamaya hiç yansımadığı halde, … güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesinin ardından özellikle 4857 Sayılı İş Kanunu sonrasında giderek yaygın bir hal almıştır.

Bu noktada, işveren feshinin karşılıklı anlaşma yoluyla fesih gibi gösterilmesi suretiyle … güvencesi hükümlerinin bertaraf edilmesi şüphesi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla irade fesadı denetimi dışında, tarafların bozma sözleşmesi yapması konusunda makul yararının olup olmadığının da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleşmesi yapma konusundaki icabın işçiden gelmesi ile işverenden gelmesi ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak ele alınmalıdır. Dairemizin 2008 yılı kararları bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 21.4.2008 gün 2007/31287 E, 2008/9600 K).

Bozma sözleşmesi yoluyla iş sözleşmesi sona eren işçi, … güvencesinden yoksun kaldığı gibi, kural olarak feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamayacaktır. Yine 4447 Sayılı Kanun kapsamında işsizlik sigortasından da yararlanamayacaktır. Bütün bu hususlar, … hukukunda hâkim olan ibranamenin dar yorumu ilkesi gibi, hatta daha da ötesinde, ikale sözleşmesinin geçerliliği noktasında işçi lehine değerlendirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Tarafların bozma sözleşmesinde ihbar ve kıdem tazminatı ile … güvencesi tazminatı hatta boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklardan bazılarını ya da tamamını kararlaştırmaları da mümkündür. Bozma sözleşmesinin geçerliliği konusunda bütün bu hususlar dikkate alınarak değerlendirmeye gidilmelidir.

Bozma sözleşmesinde kıdem tazminatının ödenmesi kararlaştırıldığı takdirde, kıdem tazminatı 1475 Sayılı Kanun’un 14. maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir. 4. 6098 Sayılı … Borçlar Kanunu’nun 30 ila 39. maddesi hükümleri.

  1. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

  1. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.