Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 18.9.2023 E. 2023/2205 K. 2023/12431

DAVA : İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 286. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü.

Yargıtay Kararı

 KARAR : I. HUKUKİ SÜREÇ

1. … Cumhuriyet Başsavcılığının 19.10.2020 tarihli ve 2020/10221 Esas numaralı iddianamesi ile sanık … hakkında silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarından 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 86. maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi uyarınca kamu davası açılmıştır.

2. … 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17.03.2022 tarihli ve 2020/478 Esas, 2022/173 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;

A. Silahla tehdit suçundan 5237 Sayılı Kanun’un 106. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 62. ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

B. Kasten yaralama suçundan 5237 Sayılı Kanun’un 86. maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 62. ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

Karar verilmiştir.

3. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 05.10.2022 tarihli ve 2022/1823 Esas, 2022/2931 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık … müdafiinin lehe istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 Sayılı Kanun’un 280. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi’nin mahkumiyet kararlarının kaldırılması ile sanık hakkında 5271 Sayılı Kanun’un 223. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca onama görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Katılan Vekilinin Temyiz Sebebi

Sanığın üzerine atılı silahla tehdit ve kasten yaralama suçları sabit olup somut olayda meşru müdafaa koşulları gerçekleşmememiş olduğundan sanığın beraatine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesi’nin Kabulü

1. Olay tarihinde sanık …’in köylüsü ve akrabası olan katılan …’ın eşini telefonla arayarak rahatsız etmesi üzerine tarafların tartıştıkları, katılanın bu konuyu konuşmak için sanığın çalıştığı okula gittiği, okulun önündeki merdivenlerde karşılaştıkları, sanığın yanında bulunan tabanca ile katılanı korkutmak amacıyla yere doğru ateş ettiği, daha sonra sanığın okul binasının içine girdiği, katılanın da peşinden gittiği, katılanın okulun içinde sanığı tokatladığı, daha sonra taraflar arasında boğuşma yaşandığı, boğuşma sırasında sanığın tabanca ile katılana 2 (İki) kez ateş ettiği, katılanın sol kasıktan 2 (İki) adet giriş deliği olacak şekilde yaralandığı, sanığın olay öncesinde katılanın eşine tehdit içerikli mesajlar atması, okula konuşmak için gelen katılanı korkutmak amacıyla silahla ateş etmesi dikkate alınarak ilk haksız hareket sanıktan kaynaklandığından hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması imkanı bulunmadığı, maddi vakıa olarak kabul edilmiştir.

2. Katılanın aşamalarda benzer beyanlarda bulunduğu görülmüştür.

3. Sanığın, üzerine atılı suçlamayı ikrar ettiği anlaşılmıştır.

4. Dosya içerisinde bulunan katılana ait adli muayene raporlarına göre, katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı görülmüştür.

5. Dosya arasında 02.10.2020 tarihli Olay Yeri İnceleme Raporu mevcuttur.

6. Dosya arasında 12.10.2020 tarihli … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü Uzmanlık Raporu mevcuttur.

7. Olaya anına ilişkin kamera görüntülerinin çözümlenmesine yönelik 03.12.2020 tarihli Bilirkişi Raporu dava dosyasında mevcuttur.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Kabulü

Bölge Adliye Mahkemesi, katılanın sanığa göre daha genç olduğu, kamera kayıtlarında da görüldüğü üzere, katılanın sanığı ısrarlı bir şekilde kovaladığı, sanığın katılanın durmasını sağlamak amacıyla yere doğru ateş etmiş olmasına rağmen, takibine devam ettiği, burada yere doğru ateş etmesinin meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca katılan sanığı yakaladıktan sonra yere yatırmış olup, başka türlü kurtulma imkanı bulunmayan sanığın katılanın ayaklarını hedef alarak yaralamasının meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, her ne kadar katılanda silah yoksa da, katılan ısrarlı bir şekilde sanığı takip etmesi ve yere yatırarak sanığa vurmaya başlaması nedeniyle saldırı ve savunma arasında orantı bulunduğundan, her iki suç yönünden sanık hakkında meşru müdafaa hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, sanığın eylemlerinin meşru müdafaa kapsamında kaldığı gerekçesi ile sanığın atılı suçlardan oybirliği ile beraatine karar vermiştir.

IV. GEREKÇE

5237 Sayılı Kanun’un 25. maddesinin birinci fıkrasında; “Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” şeklindeki düzenlemeye göre, meşru müdafaa hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu nedenle de eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru müdafaanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1-) Saldırıya ilişkin şartlar:

a-) Bir saldırı bulunmalıdır.

b-) Bu saldırı haksız olmalıdır.

c-) Saldırı meşru savunma ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.

d-) Saldırı ile savunma eşzamanlı bulunmalıdır.

2-) Savunmaya ilişkin şartlar:

a-) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkanının bulunmamasıdır.

b-) Savunma saldırana karşı olmalıdır.

c-) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır. Savunmanın, meşru savunma şartlarının bulunduğu sırada başladığı, ancak orantılılık ilkesinin ihlal edilmesi nedeniyle meşru savunmanın gerçekleştiğinin kabul edilmediği durumlarda, “sınırın aşılması” söz konusu olabilmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde; Sanık ve katılanın aynı köyden akraba oldukları, olay tarihinde katılanın eşinin sanığın kendisini sürekli telefonla arayıp rahatsız ettiğini iddia etmesi üzerine katılanın, sanığın çalıştığı okula gittiği ve okulun önündeki merdivenlerde sanık ve katılanın karşılaştıkları, bu sırada katılanın sanığın üzerine yürümesi üzerine sanığın katılanın üzerine gelmemesi için korkutma saiki ile üzerinde taşıdığı tabanca ile yere doğru bir el ateş ettiği ve sanığın okuldan içeriye girip koridora geçtiği, katılanın da sanığın peşinden okulun koridoruna girip sanığı darp ettiği ve aralarında yaşanan boğuşma sırasında sanığın elinde bulunan tabanca ile katılanın ayaklarına doğru iki el ateş etmesi sonucunda katılanın kasık bölgesinden iki adet giriş deliği olacak şekilde yaralandığı iddiası ile açılan kamu davasında, dosya içerisinde mevcut kamera görüntülerinin çözümüne ilişkin bilirkişi raporu doğrultusunda, sanığın olay öncesinde katılanın eşine göndermiş olduğu tehdit içerikli mesaj dökümlerinin tespit edilmiş olduğu, yine aynı bilirkişi raporuna göre olay esnasında katılanın elinde saldırı amaçlı herhangi bir cisim bulunmaksızın elleriyle darp eylemini gerçekleştirdiği görülmekle, ilk haksız hareketin sanıktan kaynaklanması, sanığın olay öncesi tasarlanmış bir şekilde iş yerine silahı ile birlikte gelmesi ve olay sırasında katılanın üzerinde silah ve benzeri bir cisim bulunmaması hususları göz önüne alındığında, meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması şartlarından olan “saldırı ve savunma arasında bir oran” ve “haksız bir saldırı” unsurlarının somut olayda gerçekleştiği yönünde bir kabulün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; sanık lehine meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılması koşulları oluşmadığı halde, yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırılık bulunmuştur.

SONUÇ : Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 05.10.2022 tarihli ve 2022/1823 Esas, 2022/2931 Karar sayılı kararının 5271 Sayılı Kanun’un 302. maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 Sayılı Kanun’un 304. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 18.09.2023 tarihinde karar verildi.