Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 06.07.2006 Tarih, 2005/7638.E, 2006/8094.K, sayılı kararı
‘‘…….ÖZET: Davacılar vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, müvekkillerinin mirasçısı O.’nun da içinde bulunan araca çarparak ölümüne neden olduğunu ve müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, tazminat talebinde bulunmuşlardır. Davaya konu alacağın suç oluşturan bir fiilden kaynaklanmış ve Ceza Kanunun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, davalı trafik sigortacısı hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.Bu durumda, mahkemece, davalı sigorta yönünden zamanaşımı değerlendirilerek, sonucuna göre gerektiğinde davanın esasına girilmek gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. (2918 S. K. m. 109)
Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 6. Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.03.2005 tarih ve 2004/516-2005/152 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacılar vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, müvekkillerinin mirasçısı O.’nun da içinde bulunan araca çarparak ölümüne neden olduğunu ve müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını ileri sürerek, toplam 700.000.000 TL’nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın zamanaşımı ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece; toplanan deliller doğrultusunda, davanın 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesi, hükmünce iki yıllık zamanaşımına tabi olduğu ve zamanaşımı süresi içerisinde dava açmadıkları gerekçesiyle, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların murisinin ölümüne neden olmasından kaynaklanan destek tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysa 2918 sayılı KTK’nın 109/2. maddesindeki, davaya konu alacağın suç oluşturan bir fiilden kaynaklanmış ve Ceza Kanunun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağına dair hükmü uyarınca, davalı trafik sigortacısı hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Kaldı ki; anılan yasa hükmünde ve Trafik Sigortası Genel Şartları’nın 17. maddesinde bu hususa aynen yer verilmiş bulunmaktadır Bu durumda, mahkemece, davalı sigorta yönünden zamanaşımı definin yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, değerlendirilerek, sonucuna göre gerektiğinde davanın esasına girilmek gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.07.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.’’ Şeklinde hüküm verilerek trafik kazalarında eylemin cezayı gerektirmesi durumunda uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağı belirtilmiştir.
Kararın Özeti;
Kural olarak trafik kazalarından doğan maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin tazminat talepleri;
Zarar gören mağdurun, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza tarihinden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Ancak 2918 sayılı KTK’nın 109/2. maddesindeki, davaya konu alacağın suç oluşturan bir fiilden doğması ve Ceza Kanunun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu süre maddi tazminat talepleri için de uygulanır. Buna göre;
Ölümlü trafik kazalarında zamanaşımı süresi kazanın üzerinden 15 YIL geçmekle zamanaşımına uğrar. Zira Ceza Kanunlar ölümlü fiiline 15 yıl zamanaşımı süresi öngörmüştür.
Yaralama dosyaları bakımından ise ceza kanunların öngörmüş olduğu zamanaşımı Türk Borçlar Kanunun öngördüğü süreden daha kısa olduğundan genel zamanaşımı süresi uygulanacaktır.
Önemli Not: Dava cezayı gerektiren bir fiilden doğduğu halde dava açılmamış olması veya şüphelinin ölümü nedeni ile ceza davasının düşmesi, şikayetten feragat(şikayetçi olunmaması) veya dava açıldığı halde takipsizlik ile dosyanın kapatılması durumlarında da ceza zamanaşımı uygulanır.
Buna karşılık motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrar.