- Av. Rüştü Ufuk Baranoğlu
- Türk Ceza Kanunu
- 26 Aralık 2025
TCK Madde 21
Kast
MADDE 21– (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
Sayfa İçeriği
TCK Madde 21 Gerekçesi
Tck madde 21 gerekçesinde Kast, kişi ile işlediği suçun maddî unsurları arasındaki psikolojik bağı ifade etmektedir. Suçun kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi, kastın varlığı için zorunludur. Suç tanımında yer almakla birlikte, fiilin ifade ettiği haksızlık üzerinde etkili olmayan koşulların gerçekleştiğinin bilinip bilinmemesi, kastın varlığı açısından önem taşımamaktadır. Örneğin objektif cezalandırılabilme koşulunun arandığı suçlarda bu koşulun veya şahsî cezasızlık sebebinin fail tarafından bilinmesi gerekmez.
Madde metninde doğrudan kasttan ayrı olarak olası kast da tanımlanmıştır.
Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.
Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.
Verilen bu örneklerde kişinin olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerekir.
Suçun olası kastla işlenmesi durumunda temel cezada indirim yapılması öngörülmüştür.
Kasten işlenebilen suçlar, ilke olarak hem doğrudan hem de olası kastla işlenebilir. Ancak, kanundaki tanımında “bilerek” ifadesine yer verilmiş olan suçlar sadece doğrudan kastla işlenebilir. Örneğin iftira suçunda, failin suçsuz olduğunu “bilerek” kişiye suç isnat etmesi gerektiğinden, bu suç ancak doğrudan kastla işlenebilir.
TCK Madde 21 Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E. 2012/18166 K. 2012/32216 T. 01.11.2012 8. Ceza Dairesi 2012/18166 E., 2012/32216 K.
Esas:2012/18166
Karar:2012/32216
Karar Tarihi:01.11.2012
SEVK: Kasten yangın çıkarma
HÜKÜM: 5237 sayılı TCK.nun 151/1 ve 152/1-a madde ve fıkraları uyarınca hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında 765 sayılı TCK.nun 370. maddesinde tanımlanan kasten yangın suçundan dava açıldığı ve bu eylemin subutu halinde verilecek cezanın 5 yıldan az olmayacağı, 765 sayılı TCK.nun 102/3 ve 104/2 maddeleri uyarınca zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu anlaşılmakla tebliğnamedeki düşünceye katılınmamıştır.
Bozmaya uyularak; yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak:
Sanığın olay günü kendisine ait işyerini yakmaya çalıştığı, kendi kullandığı işyeri ile birlikte aynı binanın üst katlarında ve bitişiğinde bulunan şikayetçilere ait ev ve işyerlerinin de yanarak zarar gördüğü, mahkemece sanığın yakarak mala zarar verme eylemi nedeniyle cezalandırılmasına ve eylemin olası kastla gerçekleşmesi nedeniyle cezasından 5237 sayılı TCK.nun 21/2. maddesi uyarınca indirim yapılmasına karar verilmiş ise de;
5237 sayılı TCK.nun 21. maddesinin 1. fıkrasında; kast, suçun yasal tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi şeklinde tanımlanmış, öğretide de, genel kabul gören düşünceye göre, suçun yasal tanımında yer alan objektif unsurların bilinmesi ve istenmesi biçiminde tarif edilmiştir. Görüldüğü gibi kast, bilme ve isteme şeklinde ifade edilen iki unsurdan oluşmaktadır. Fail, hareketinin yasal tipi gerçekleştireceğini biliyor ve bunu istiyorsa kasten hareket ettiği kabul edilmelidir, ancak failin hareketiyle hedeflediği doğrudan sonuçların yanı sıra, hareketinin zorunlu sonuçları ya da kaçınılmaz yan sonuçları da, açık bir isteme olamasa dahi kast kapsamında değerlendirilmelidir.
Olası kast ise anılan Yasanın 21. maddesinin 2. fıkrasında; “kişinin, öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanmış, bu kast türü ile ilgili başkaca ayırıcı bir unsura yer verilmemiş, ancak “olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir”.
Olası kast ile doğrudan kast arasındaki en belirgin unsur, doğrudan kasttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin yasal tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir.
Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bazı sonuçları da doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısında da, doğrudan kastla hareket ettiği kabul edilmelidir.
Olası kastı doğrudan kasttan ayıran ölçüt, suçun yasal tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp, muhtemel olmasıdır. Şu durumda; muhakkak görünen neticenin failce bilinmesi halinde doğrudan kast, öngörülen olası neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast olmaktadır. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Külhan Mah. 028 sokak No:3 de faaliyet gösteren Savaş Tekstil adıl işyerinin işletmecisi olan sanığın işlerin iyi gitmemesi üzerine sigorta ettirdiği işyerini yakarak sigorta bedelini almak istediği bu amaçla olay gecesi saat: 03.15 sularında işyerini yaktığı, yangının büyümesi ve patlama meydana gelmesi nedeniyle aynı binada bulunan şikayetçilere ait ev ve işyerlerinin de yandığı ve zarar gördüğü tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla, kendi işyerini yakan sanığın, binanın bitişiğindeki işyerleri ile üst katlarda bulunan ikametgah olarak kullanılan evlerinde zarar göreceğini, günlük hayat tecrübelerine göre hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçlarını açıkça istemese dahi bu sonuçların doğması muhakkak olduğundan sanığın eyleminin doğrudan kast kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden olası kastla hareket ettiğinin kabul edilerek cezasından TCK.nun 21/2. maddesi uyarınca indirim yapılması,
Yasaya aykırı, katılan … vekili ve sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 01.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi, E. 2014/32101 K. 2017/4104 T. 11.04.2017 2. Ceza Dairesi 2014/32101 E. , 2017/4104 K.
Esas:2014/32101
Karar:2017/4104
Karar Tarihi:11.04.2017
SUÇ: Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
HÜKÜM: Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dosya içeriğine uygun mahkemenin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki 2-b numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun oluşması için önceden işlenmiş bir suçun olması, failin önceden işlenen suça iştirak etmemiş olması ve önceki suçun işlenmesine katılmamış olan failin aldığı eşyanın veya diğer mal varlığı değerinin suç eşyası veya mal varlığı değeri olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Önceki suçun nerede, ne zaman ve ne şekilde işlendiği, failin kim olduğunu bilmesi zorunlu değildir. Madde kapsamında işlenen suçlarda çoğu zaman failin kastının ne olduğu açık bir şekilde anlaşılamamaktadır. Bu durumlarda suçun işleniş şekline göre, her somut olay kendi içerisinde değerlendirilerek failin kastının belirlenmesi gerekir.
Sanık …’in aşamalarda alınan savunmalarında ikinci el telefon almadığını, 2009 yılının bahar aylarında hattını kaybettiğini ancak faturalı olmadığı için önemsemediğini, kartını çalıntı telefona takıp çıkarmışta olabileceğini beyan ettiği, sanık …’ ın alınan savunmalarında taksicilik yaptığını, yaklaşık 5-6 tane cep telefon kullanmak zorunda kaldığını, bas konuş tarzı eski model cep telefonlarının seyyar satıcılarda bulunduğunu, söz konusu cep telefonunu seyyar satıcıdan aldığını, iki ay kullanıp başka bir seyyar satıcıya sattığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında ticari hayatın gerekleri de göz önünde bulundurulduğunda, sanıkların satın aldıkları telefonların suç eşyası olduğunu bildikleri veya bilecek durumda olduklarına dair savunmalarının aksine, mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden beraatleri yerine, yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesinde, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesinin “kast” unsurunu oluşturacağının hükme bağlandığı; aynı Kanun maddesinin 2. fıkrasında ise olası kastın, kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde oluşacağının belirtildiği ve somut olayda TCK’nın 21/2. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığı halde TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca hükmolunan cezadan indirim yapılıp eksik ceza tayin edilmesi
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ve sanık …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, ceza süresi bakımından 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 11.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hukuk Fakültesi eğitimi tamamladıktan sonra eğitim hayatına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Anabilim dalında yüksek lisans çalışmalarında bulunmuştur. Hukuk Eğitimini tamamlamasının ardından Ankara Barosunda staj eğitimini tamamlamış. Staj eğitimin bitişinin ardından Ankara’da Kurucu Ortağı olduğu Minval Hukuk ve Danışmanlık Bürosunu kurmuş ve mesleğini icra etmektedir. Ayrıca Yetkin Yayınlarından yayınlanmış ”Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı mevcuttur.

