Sözleşme en az iki gerçek veya tüzel kişinin arasında örtüşen iradeleri doğrultusunda tarafların hak ve yükümlülüklerini düzenleyen, ihtilaf doğması durumunda yapılan bu sözleşme referans alınarak çözüme kavuşturulan, yazılı, sözlü veya resmi her türlü hukuki işlemdir.
Anyasanın 48.maddesinin 1.fıkrası; ‘‘Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir. ‘’ hükmüne amir olup Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere hiçkimse bir sözleşme yapmaya zorlanamaz.
Öte yandan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 1.maddesi; ‘‘Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.’’ Tarafların açık veya örtülü şekilde örtüşen iradeleri olarak tanımlanmıştır.
Madde metninden de anlaşıldığı üzere kural olarak sözleşmelerin şekil şartı bulunmamaktadır. Başka bir deyişle sözleşme sözlü şekilde dahi kurulabilir. Şu kadar ki kanunlarda özel şekil şartı olmasın.
Esasında Sözleşmeler Hukuku hukukun en kapsamlı alanlarından olup neredeyse her alanda kullanılmaktadır. Zira sosyal hayatta bir çok iş ve işlem sözleşme ile başlar. Şöyle ki, kiracı ile ev sahibi arasında yapılan kira kontratı bir sözleşmeye dayanmaktadır. Yine işçi ile işveren ilişkisinin çalışma şartları İş Sözleşmesi çerçevesinde şekillenmektedir. Bilindiği üzere bu sözleşmelerin yazılı ya da sözlü olmasının ispat dışında bir önemi de bulunmamaktadır.
Sözleşme Özgürlüğü; Kişiler, sözleşme yapmak ve yapmamak, yaptığı sözleşmeden dönmek(Sözleşmedeki edimlere katlanmak kaydıyla) hususunda tam anlamı ile özgürdür. Hukuk literatüründe bu duruma sözleşme özgürlüğü denilmektedir. Öte yandan taraflar sözleşmenin türünü belirleme noktasında da özgürdürler. Sözleşmenin şartları, sona ermesi, cezai şart, cayma tazminatı ve diğer sair huşularda diledikleri gibi sözleşme yapabilirler. Yine aynı şekilde sözleşme yapan kişiler sözleşme yapacağı bireyleri de seçme özgürlüğüne sahiptir.
Her ne kadar sözleşme özgürlüğü var ise de bu özgürlük sınırsız ve mutlak değildir. Şöyle ki: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 27.maddesi; ‘‘Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.’’ hükmüne amir olup sözleşmenin geçersiz olduğu durumları istisna saymaktadır. Buna göre;
- Kanunun emredici hükümlerine
- Ahlaka,
- Kamu düzenine,
- Kişilik haklarına aykırı
- Konusu imkânsız olan sözleşmeler taraf iradeleri örtüşse dahi kesin olarak hükümsüzdür. Hiç kimse bu sözleşmelere dayanarak hak talebinde bulunamaz.
Borçlar Hukukundan Kaynaklanan Davaların temel esası da sözleşmeler hukukuna dayanmaktadır. Sözleşmenin yerine getirilmemesinden doğan zararlar, sözleşmeye aykırılık, sebepsiz zenginleşme, sözleşmenin feshi gibi durumlar bu kapsamda incelenmektedir.
Sözleşme Türleri: Sözleşmeler hukukunda birçok sözleşme türü olmakla birlikte uygulamada en yaygın olanları şunlardır;
- Ticari Sözleşmeler: Ticari Sözleşmeler, ticari faaliyette bulunanlar arasında yapılan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerden doğan ihtilaflarda Türk Ticaret Kanunu, bu kanunda hüküm bulunmadığı durumlarda Türk Borçlar Kanunu ve diğer ilgili kanun hükümleri uygulanır.
- İş Sözleşmeleri: İş Sözleşmeleri, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan ve tarafların çalışma koşullarını düzenleyen sözleşmelerdir. İş sözleşmesinin herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır. Ancak ispat açısından yazılı olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Uygulamada Bireysel ve Toplu İş Sözleşmeleri olarak ikiye ayrılmaktadır.
- Bireysel Sözleşmeler: Bireysel Sözleşmeler iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi arasında akdedilen sözleşmelerdir.
Sözleşmeler Hukuku Nedir?
Sözleşmeler Hukuku, ticari hayatın neredeyse tamamına etki eden özel bir hukuk dalıdır. Nitekim ticari faaliyette bulunan her türlü iş ve işlemler sözleşme ile başlar. Sağlıklı bir ekonomik faaliyet için sözleşmeden doğan edimlerinin yerine getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ticari faaliyetin devamı mümkün değildir.
Öte yandan nüfusun çoğalması ile birlikte trampa veya takas usulü giderek etkisini kaybetmiştir. Dolayısıyla çoğunlukla birbirini tanımayan insanlar arasında sözleşme yapılarak ticari süreç sürdürülmeye edilmeye çalışılmaktadır. İşte burada taraflar arasındaki hak ve yükümlülüklerin düzenlenmesi için sözleşmeler ortaya çıkmıştır. Bu sözleşmeden doğan edimlerin yerine getirilmesi de Sözleşmeler Hukukunun konusunu oluşturmaktadır.
Kural olarak Sözleşmeler Hukukunda Sözleşme Serbestisi vardır. Ancak hukuk bazı durumlarda sözleşmeleri geçersiz saymaktadır. Geçersiz sözleşmeler hukuki sonuç da doğurmaz.
Geçersiz Sözleşmeler Şunlardır:
- Hukuka Aykırı Sözleşmeler: Hukuk sistemimiz, her türlü sözleşmeyi değil hukuka uygun sözleşmeleri geçerli saymıştır. Buna göre hukuka aykırı sözleşmeler geçersizidir. İnsan haklarına aykırı olan tüm sözleşmeler geçersizdir. Hiç kimse hukuka aykırı bir sözleşmeye dayanarak edimin ifasını yerine getirmeye zorlanamaz.
- Yasak Sözleşmeler: Sözleşmenin yapılması yasalar tarafından yasak kılınan sözleşmeler yasak sözleşmelerdir. Örneğin tefecilik yapmak suç sayıldığı gibi buna ilişkin sözleşme yapmak da yasak kılınmıştır. Bu sebeple hiç kimse tefecilik sözleşmesinden kaynaklanan edimin ifasını talep etme hakkına sahip değildir.
- Kötü Niyet ile Yapılan Sözleşmeler: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 2.maddesi; ‘‘Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.’’ hükmüne amir olup Dürüstlük Kuralı ve Kötüniyeti düzenlemiştir. Buna göre bir hakkın açıkça kötüye kullanımını hukuk düzeni korumaz. Buna ilişkin yapılan sözleşmeler de geçersizdir. Kötü niyet bir tarafın diğer tarafı açıkça zarara uğratma amacı güden iş ve işlemler olarak ifade edilebilir.
- Hileli Sözleşmeler: Sözleşmeler kural tarafların açık veya örtülü iradelerine dayanmaktadır. Bir tarafın hileli işlem ile diğer tarafı aldatmaya yönelik sözleşmeler geçersiz sayılmaktadır.
Şunu belirtmekte fayda var ki usulüne uygun sözleşme yapılması elbette tek başına herhangi bir anlam ifade etmez. Zira yapılan sözleşmenin Hukuk eliyle korunması, sözleşmeden doğan zararların tahsil edilmesi ve sözleşmeye aykırı davranan kişiye müeyyide uygulanması da önemlidir. İşte burada Sözleşmeler Hukuku devreye girmektedir. Hukukun öngördüğü şekilde yapılan her türlü iş ve işlemler, Sözleşmeler Hukuku kapsamında koruma altına alınmıştır.
Sözleşme Hukuku Ne İşe Yarar?
Sözleşmeler Hukuk, yapılan sözleşmenin öncelikle hukuka uygun olmasını incelemektedir. Hukuka uygun şekilde yapılan sözleşmeler hukuk eliyle koruma altına alınmıştır. Ancak yasaların aradığı şartlara uygun şekilde tanzim edilmeyen sözleşmelerden doğan zararlar teminat altına alınmamıştır.
Bir sözleşmeden doğan zararların tahsili ve sözleşmeye aykırı davranan kişi/kişilere müeyyide uygulanması noktasında Sözleşmeler Hukuku önemli bir rol oynamaktadır. Zira sözleşmenin şekil şartları kadar sözleşmenin yerine getirilmemesi durumunda başvurulacak hukuki yollar ve elde edilecek sonuçlar önemli bir fonksiyona sahiptir.
Öte yandan bir sözleşmenin hukuka aykırı yapılması veya yapılan sözleşmenin Yasaklı Sözleşme olması durumunda kişi/kişilerin beklenen menfaatleri zarara uğrayacağından hukuka uygun sözleşmelerin yapılması gerekmektedir.
Ayrıca her ne kadar kural olarak sözleşme, serbest iradeye dayanan açık veya örtülü, yazılı veya sözlü şekilde yapılabiliyor ise de bir takım sözleşmeler şekil şartına bağlanmıştır.
Söz gelimi Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi; resmi noter kanalı ile yapılmadığı müddetçe geçerli sayılmaz. Bu tür sözleşmeye istinaden yapılan ödemeler sebebiyle kişinin mülkiyet sahibi olması imkansızdır.
Yine aynı şekilde Taşınmaz Satışları(Tapu) da resmi tapu senedine bağlanmıştır. Adi şekilde yapılan Taşınmaz Satış Sözleşmesi geçersizdir. Hiç kimse resmi şekilde yapılmayan Tapu Devir Sözleşmesine dayanarak taşınmazın mülkiyetini talep edemez. Sebepsiz Zenginleşme hükümleri saklıdır.
Sözleşme Çeşitleri Nelerdir?
- Sözleşme Çeşitleri; Hukuk Sistemimiz sözleşme çeşitlerini tahdidi olarak sayılmadığından birden fazla sözleşme çeşidi sayılabilir. Uygulamada sık karşılaşılan sözleşmeler şunlardır;
- Ticari Sözleşmeler: Ticari Sözleşmeler, ticari faaliyette bulunanlar arasında yapılan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerden doğan ihtilaflarda Türk Ticaret Kanunu, bu kanunda hüküm bulunmadığı durumlarda Türk Borçlar Kanunu ve diğer ilgili kanun hükümleri uygulanır.
- İş Sözleşmeleri: İş Sözleşmeleri, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan ve tarafların çalışma koşullarını düzenleyen sözleşmelerdir. İş sözleşmesinin herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır. Ancak ispat açısından yazılı olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Uygulamada Bireysel ve Toplu İş Sözleşmeleri olarak ikiye ayrılmaktadır.
- Bireysel Sözleşmeler: Bireysel Sözleşmeler iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi arasında akdedilen sözleşmelerdir.
- Taşınmazdan Kaynaklanan Sözleşmeler: Bu tür sözleşmeler, taşınmazın aynından veya kiralanmasından doğan sözleşmelerdir. Örneğin kira sözleşmeleri buna örnektir.
Sözleşme çeşitleri yasalar tarafından tahdidi olarak sayılmadığından; Araç satım sözleşmesi, Takas sözleşmesi, Ön alım sözleşmesi, Bağışlama sözleşmesi, Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, Vekalet sözleşmesi, Sigorta sözleşmesi, Taşıma sözleşmesi, Franchising sözleşmesi, Acentelik sözleşmesi, Ticari (mal) alım-satım Sözleşmesi, Miras sözleşmesi, Hizmet sözleşmesi, Eser sözleşmesi, Tüketici sözleşmesi, Adi ortaklık sözleşmesi, İpotek sözleşmesi, Karz sözleşmesi, Rehin sözleşmesi, Garanti sözleşmesi, Factoring sözleşmesi, Gizlilik sözleşmesi, Evlat edinme sözleşmesi, Komisyon sözleşmesi, Kredi sözleşmesi, Kefalet sözleşmesi, Evlilik sözleşmesi, Ödünç sözleşmesi, Satış sözleşmesi olarak çoğaltılabilir.
Sözleşmeler Hukuku Kapsamında Verilen Hizmetlerimiz
Sözleşmeler Hukuku; hukukun en önemli alanlarından biri olup ticari hayatın vazgeçilmez unsurlarını düzenlemektedir. Bununla birlikte özellikle iş sözleşmeleri, tüketici sözleşmeleri, kredi sözleşmeleri ve sigorta sözleşmeleri şekil şartlarına uygun olmaması nedeniyle çekişmelere neden olmaktadır. Bu sebeple sözleşmelerin şekil şartlarına uygun yapılması gerekmektedir.
Minval Hukuk & Danışmanlık Ofisi olarak; Özellikle Ticari Sözleşmeler, İş Sözleşmelerinin şekil şartına uygun yapılması hususunda hizmet verilmektedir. Bununla birlikte, Sözleşme çeşitleri tahdidi olarak sayılmadığından; Araç satım sözleşmesi, Takas sözleşmesi, Ön alım sözleşmesi, Bağışlama sözleşmesi, Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, Vekalet sözleşmesi, Sigorta sözleşmesi, Taşıma sözleşmesi, Franchising sözleşmesi, Acentelik sözleşmesi, Ticari (mal) alım-satım Sözleşmesi, Miras sözleşmesi, Hizmet sözleşmesi, Eser sözleşmesi, Tüketici sözleşmesi, Adi ortaklık sözleşmesi, İpotek sözleşmesi, Karz sözleşmesi, Rehin sözleşmesi, Garanti sözleşmesi, Factoring sözleşmesi, Gizlilik sözleşmesi, Evlat edinme sözleşmesi, Komisyon sözleşmesi, Kredi sözleşmesi, Kefalet sözleşmesi, Evlilik sözleşmesi, Ödünç sözleşmesi, Satış sözleşmelerinin hukuka uygun şekilde yapılması ve hukuki sürecin takibinde danışmanlık vermektedir.
Öte yandan neredeyse her alanda sözleşme yapma serbestisi tanındığından karmaşık ve teknik bilgi ihtiyacı hissedilmektedir. Bu sebeple teknik bir bilgiye dayanan Sözleşmeler Hukuku davaları alanında uzman bir Avukat gözetiminde sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde fayda vardır.
Minval Hukuk ve Danışmanlık ekibi, her türlü Sözleşme Hukukundan doğan Uyuşmazlıkları özenle ve süreci en sağlıklı şekilde yürütmektedir. Detaylı bilgi ve hak kaybı yaşanmaması adına bu süreci Sözleşmeler Hukuku alanında uzman bir avukat gözetiminde yapılması önerilmektedir. Bu içeriğin tüm telif hakları Minval Hukuk ve Danışmanlık Ofisine aittir. Hukuki süreçte, dava ve takiplerde telif hakkı gözetilerek faydalanmanız gerekmektedir.