- Av. Rüştü Ufuk Baranoğlu
- Türk Ceza Kanunu
- 26 Aralık 2025
TCK Madde 24
Kanunun hükmü ve amirin emri
MADDE 24 – (1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
(2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
(3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
(4) Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.
Sayfa İçeriği
TCK Madde 24 Gerekçesi
Tck madde 24 hükümet Tasarısının “Kanunun hükmü ve amirin emri” başlıklı 27 nci maddesinin iki ve üçüncü fıkraları değiştirilmiştir. Hiyerarşik yapı içinde amirin verdiği emrin hukuka uygun olması hâlinde, verilen bu emrin yerine getirilmesi de hukuka uygun olacaktır. Amirin emri, hukuka aykırı olmasına rağmen, bu emir emredilen açısından bağlayıcı olabilir. Anayasamıza göre; kamu görevlileri, görevlerini ifa ederken amiri durumundaki kişilerden aldıkları emirleri hukuka aykırı bulmaları hâlinde, bu emri “yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir”ler. Ancak, emir hukuka aykırı olmakla beraber, amir “emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu hâlde emri yerine getiren sorumlu olmaz” (madde 137, fıkra 1). Bu durumda emri yerine getiren açısından bir hukuka uygunluk nedeni değil, bir sorumsuzluk nedeni söz konusudur. Yerine getirme zorunluluğu, esasen hukuka aykırı olan emri hukuka uygun hâle getirmez. Ancak, hiyerarşik yapı dolayısıyla, emri yerine getiren sorumlu olmaz. Bu durumda sorumluluk, emri verene aittir. Hükümet Tasarısındaki hükümde, bu durumda emri verenin de sorumluluktan kurtarılmasına yönelik bir ifadeye yer verilmişti. Yapılan değişiklikle bu yanlışlık düzeltilmiştir.
Emir, hukuka aykırı olmanın yanı sıra, ayrıca suç da teşkil edebilir. Anayasamız, konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesine “hiçbir surette” izin vermemektedir (madde 137, fıkra 2). Bu durumda emri “yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz”. Maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle Anayasanın söz konusu hükmüyle paralellik sağlanmıştır.
TCK Madde 24 Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, E. 2023/10601 K. 2024/11729 T. 17.12.2024 7. Ceza Dairesi 2023/10601 E., 2024/11729 K.
Esas:2023/10601
Karar:2024/11729
Karar Tarihi:17.12.2024
SUÇ: Emre itaatsizlikte ısrar
KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddi
KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURAN: Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması
Akçakale Cumhuriyet Başsavcılığının 14.01.2021 tarihli ve 2021/57 Soruşturma, 2021/82 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Şanlıurfa 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23.02.2021 tarihli ve 2021/713 Değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle karar tarihi olan 23.02.2021 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309/1. maddesi uyarınca, 29.03.2023 tarihli ve 94660652-105-63-6560-2021-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.05.2023 tarihli ve KYB-2023/40723 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
- İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.05.2023 tarihli ve KYB-2023/40723 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 21/10/2019 tarihli ve 2019/33095 esas, 2019/13121 sayılı kararında belirtilen; ”Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 06.06.2013 tarihli, 2013/78 esas ve 2013/70 karar sayılı kararı ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin 13.03.2014 tarihli, 2013/770 esas ve 2014/358 karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, “Emre İtaatsizlikte Israr” suçunun oluşması için; 1-) Üst veya amir tarafından hizmete ilişkin bir emrin verilmesi, 2-) Astın ise bilerek ve isteyerek; a) Emri hiç yapmaması veya b) Emrin yerine getirilmesini söz veya fiiliyle açıkça reddetmesi yada c) Emir tekrar edildiği halde emri yerine getirmemesi gerekli” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre,
1)Akçakale Cumhuriyet Başsavcılığının 14/01/2021 tarihli ve 2021/57 soruşturma, 2021/82 sayılı kararı ile şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, 21/01/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen ve 16/04/2017 tarihli halk oylaması ile kanunlaşarak yürürlüğe giren 6771 sayılı Kanun ile askeri mahkemelerin kaldırılması ve teşkilatında askeri mahkeme bulunan kıta komutanı bulunmaması nedeniyle 7. Kolordu Komutanının, Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen karara itiraz etme hak ve yetkisinin bulunmadığı, ayrıca suçtan zarar gören sıfatının da bulunmadığı cihetle, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yönelik 7. Kolordu Komutanının itirazının usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan reddine kararı verilmesinde,
Kabule göre de,
2) Kara Kuvvetleri Komutanlığı 11. Komando Tugay 1. Komando Tabur Komutanlığının ikmal konvoyunun dönüşünde 19/09/2020 tarihinde yapılan kontrolde …. plaka sayılı araç içerisinde kaçak olduğu tespit edilen Xiaomi marka telefon ve 5 karton sigaranın şüpheliye ait olduğunun anlaşılması üzerine başlatılan soruşturmada, atılı suçun ancak şüphelinin yazılı ikinci emri de yerine getirmemesi durumunda oluşacağı, bu suretle suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair Akçakale Cumhuriyet Başsavcılığınca 14/01/2021 tarihli karar verilmiş ise de, 25/08/2020 tarihli ve 861 sayılı günlük emirlerin 19. maddesinde; ”Tel Zikero meskeninden kaçak sigara ve cep telefonu alınmayacak” şeklinde açıkça belirtildiği ve şüpheli tarafından anılan emir listesinin imzalandığı halde, şüphelinin söz konusu eşyaları almak suretiyle fiili olarak emre aykırı hareket etmesi nedeniyle anılan suçun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
- GEREKÇE
A.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (1) numaralı istem yönünden;
Kanun yararına bozma müessesesinin uygulanmasında, 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesindeki “Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.” şeklindeki düzenleme esas alınarak, kanun yararına bozma incelemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesindeki istem ve gerekçe ile sınırlı olduğu cihetle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesindeki talep yerinde görüldüğünden istemin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
B.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (2) numaralı istem yönünden;
Bozma nedenine göre, kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (2) numaralı istem bakımından inceleme yapılması sonuca etkili olmayacağından bu husus inceleme dışında bırakılmıştır.
III. KARAR
1.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (1) numaralı istem yerinde görüldüğünden talebin KABULÜNE,
- Şanlıurfa 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23.02.2021 tarihli ve 2021/713 Değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesi için dosyanın, Hâkimliğine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, bozma nedenine göre; kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriğindeki hususlardan (2) numaralı istem bakımından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 17.12.2024 tarihinde karar verildi.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi, E. 2019/22093 K. 2019/9183 T. 29.05.2019 19. Ceza Dairesi 2019/22093 E. , 2019/9183 K.
Esas:2029/22093
Karar:2019/9183
Karar Tarihi:29.05.2019
SUÇ: 1632 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM: Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
ASCK’nin 87. maddesinde düzenlenen emre itaatsizlikte ısrar suçunun oluşabilmesi için amir tarafından verilmiş bir emrin bulunması, emrin konusunun askeri hizmete ilişkin olması, bu hizmet emrinin suçun faili olan ast yönünden özelleştirilerek somut hale getirilmesi ve bu özel unsurların dışında sanığın emre itaatsizlikte ısrar kastıyla hareket ederek emrin gereğini hiç yerine getirmemesi gerekmektedir.
Hizmet, disiplin, vazife kavramlarının tanımlandığı TSK İç Hizmet Kanunu’nun 6, 7, 13/1, 24 ve ASCK’nin 12. maddelerindeki düzenlemelere göre, her kademedeki amirin, disiplini sağlamak, hizmetin düzgün, verimli ve kesintisiz bir şekilde yürütülmesini temin maksadıyla, konusu suç oluşturmayan, yasa veya diğer hukuk kurallarıyla düzenlenmemiş konularda düzenleme yapıp emir vermeye yetkili olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak, amirin bu yetkisine dayanarak yaptığı her düzenlemenin ve verdiği emrin de, Kanuni düzenlemeler gözetildiğinde, askeri hizmete ilişkin bir emir olduğu da söylenemeyecektir.
Somut olayda; kurs faaliyetine katılmak için Batman İl Jandarma Komutanlığı Kabul ve Toplanma Merkezinde bulunması nedeniyle sanığa mıntıka ve çevre düzenlemesine çıkarılması konusunda verilen emrin hizmete ilişkin olmadığı gibi, toplanan diğer askerlerle birlikte önce verilen görevi yapan ancak temyiz kapsamı dışında bulunan diğer sanığın olay günü üzerine bulunan sivil kıyafetlerin çamur olması nedeniyle çalışmayı bıraktığı şeklindeki savunmasının, kursa katılmak için 25/01/2010 tarihinde TKMT’ye giriş yaptığı ve 29/01/2010 tarihinde saat 14.55’te TKMT’den ayrıldığına ilişkin Birlik Komutanlığı yazısı ile desteklendiği dikkate alındığında, sanığın suç işleme kastıyla hareket ettiği hususunun da şüpheli kaldığı, bu nedenlerle sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Adli sicil kaydına göre kanuni şartları taşıyan sanık hakkında tayin olunan 25 gün hapis cezasının, TCK’nin 50/3. maddesi uyarınca 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 322. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 29/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Hukuk Fakültesi eğitimi tamamladıktan sonra eğitim hayatına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Anabilim dalında yüksek lisans çalışmalarında bulunmuştur. Hukuk Eğitimini tamamlamasının ardından Ankara Barosunda staj eğitimini tamamlamış. Staj eğitimin bitişinin ardından Ankara’da Kurucu Ortağı olduğu Minval Hukuk ve Danışmanlık Bürosunu kurmuş ve mesleğini icra etmektedir. Ayrıca Yetkin Yayınlarından yayınlanmış ”Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı mevcuttur.

