TCK Madde 35

Suça Teşebbüs

MADDE 35– (1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.

(2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine (DEĞİŞİK İBARE RGT: 04.06.2025 RG NO: 32920 MÜKERRER KANUN NO: 7550/8) (KOD 1) ondört yıldan yirmibir yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine (DEĞİŞİK İBARE RGT: 04.06.2025 RG NO: 32920 MÜKERRER KANUN NO: 7550/8) (KOD 1) on yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Sayfa İçeriği

TCK Madde 35 Gerekçesi

(7550 SAYILI CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’UN 5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NUN 35. MADDESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPAN 8. MADDE GEREKÇESİDİR.)

MADDE 8- Maddeyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 35 inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmaktadır.

Suça teşebbüs, elverişli hareketlerle kastedilen suçun icrasına başlanıp da failin elinde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamaması olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşıldığı üzere fail suç işleme iradesini ortaya koymuş ve suçun icrasına başlamıştır. Suçun tamamlanmamış olması ise failin iradesi dışında gerçekleşen bir durumdur. Ceza hukukunda teşebbüsün cezalandırılma sebebi, failin suç işleme iradesini dışa vurması ve bu iradesini icrai boyuta taşıyarak suçla korunan hukuki menfaatin ihlal edilmesidir. Bu çerçevede tamamlanmış suçlar ile teşebbüs aşamasında kalmış suçlar bakımından verilecek cezalar arasında ölçülü bir farkın bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı Kanunda da suça teşebbüs, cezada indirim yapılmasını gerektiren bir hal olarak kabul edilmiştir.

 

Düzenlemeyle, 5237 sayılı Kanunun 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan cezaların alt ve üst sınırlarında Teklifle yapılan artırıma uyum sağlanması amacıyla, suça teşebbüs halinde faile ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezaları yerine verilecek süreli hapis cezasının alt ve üst sınırında artırım yapılmaktadır. Böylelikle, suç ve cezalar arasındaki ölçülülük ve orantılılığını korunması ile ceza adaletinin sağlanması yanında suçla daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.

TCK madde 35 Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir. Ancak teşebbüs hâlinde karşılaşılan en önemli sorunlardan biri, cezanın belirlenmesinde “eksik teşebbüs” “tam teşebbüs” ayrımının esas alınmasıdır. Çünkü, “eksik teşebbüs” “tam teşebbüs” ayırımında her olaya uygulanabilen ve duraksamaya yer bırakmayan objektif bir ölçüt bulunamamaktadır.

Bu nedenle suçun tamamlanamadığı durumlarda ceza miktarı belirlenirken, yapılan hareketin ulaştığı gerçekleşme aşamasından ziyade, fiilin doğurduğu zarar veya tehlikenin ağırlığı dikkate alınmalıdır. Çünkü bir olayda icra hareketleri bitmemesine rağmen ortaya çıkan zarar veya tehlike, icra hareketlerinin bitmesinden sonra meydana gelen zarar veya tehlikeden daha ağır olabilir. Özellikle silâhla yapılan ve tekrarlanan hareketlerle gerçekleştirilmek istenen adam öldürme suçunda bu durum söz konusu olmaktadır. Örneğin tabancasındaki mermilerden sadece birini atıp mağduru yaraladıktan sonra engellenen fail, icra hareketleri bitmediği için adam öldürmeye “eksik teşebbüs”ten dolayı, buna karşılık silâhındaki tek kurşunu atıp mağdura isabet ettiremeyen fail, icra hareketleri bittiği için “tam teşebbüs”ten dolayı cezalandırılmaktadır.

Görüldüğü üzere 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Hükümet Tasarısında yer alan “eksik teşebbüs” “tam teşebbüs” ayırımı adil olmayan bir cezalandırmanın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bu ayırım, sırf hareket suçlarında uygulanamamaktadır.

Belirtilen bu sorunların giderilmesi için, yabancı bir çok ceza kanununda olduğu gibi suça teşebbüste cezanın tespit edilmesinde, “eksik teşebbüs” “tam teşebbüs” ayırımına maddede yer verilmemiş, adil ve eşit bir cezalandırma bakımından, teşebbüs hareketinin meydana getirdiği zarar veya tehlikenin ağırlığının esas alınması öngörülmüştür.

Buna göre, suça teşebbüs durumunda hâkim, önce cezanın belirlenmesindeki ölçülere göre temel cezayı saptayacak; daha sonra, bu konuya ilişkin hükümdeki sırayı takip ederek teşebbüs hükmünü uygulayacaktır. Bu hüküm uygulanırken, somut olayda ortaya çıkan zarar veya tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, teşebbüse ilişkin hükümde belirtilen sınırlar arasında ceza belirlenecektir.

Suça teşebbüs düzenlemesinde getirilen diğer bir yenilik, icra hareketlerinin başlangıcına ilişkindir. Bilindiği üzere icra hareketlerinin ne zaman başladığının belirlenmesi kişi hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla yakından ilgilidir. Eğer failin kastının şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkmasıyla icranın başlayacağı yolundaki sübjektif ölçüt kabul edilirse, kişinin düşüncesi ve yaşam tarzı dolayısıyla cezalandırılmasına varabilecek bir uygulamaya yol açılacaktır. Çünkü hazırlık hareketleri aşamasında da kastın varlığının şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilebilmesi mümkün olup, böyle bir ölçüt hazırlık icra hareketleri ayrımı konusunu bir kanıtlama sorunu hâline getirmektedir. Diğer bir deyişle, suçun icrasıyla ilgisiz davranışlar dahi, suç kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle cezalandırılabilecektir.

Açıklanan bu nedenlerle, Tasarıdaki “kastı şüpheye yer bırakmayacak” ölçütü madde metninden çıkartılmış ve bunun yerine “doğrudan doğruya icraya başlama” ölçütü kabul edilmiştir. Böylece işlenmek istenen suç tipiyle belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması durumunda suçun icrasına başlanılmış sayılacaktır.

Ayrıca belirtilmelidir ki, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs gibi, teşebbüs hareketlerinin bağımsız suç tipi olarak düzenlendiği suçlara teşebbüs mümkün değildir.

Suça teşebbüste kullanılan araç suçun kanuni tanımında öngörülen fiili meydana getirmeye elverişli olmalıdır. Ancak elverişlilik sadece kullanılan araç bakımından değil, suçun konusu da dahil olmak üzere bütün fiil yönünden bulunmalıdır. Nitekim uygulamada da elverişlilik bu şekilde anlaşılmaktadır. Bu nedenle maddeye, suça teşebbüsün bu unsurunu tam anlamıyla ifade eden “uygun hareketler” kavramı dahil edilmiştir.

TCK Madde 35 Emsal Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Ceza Dairesi, E. 2023/18443 K. 2023/4066 T. 05.07.2023 2. Ceza Dairesi         2023/18443 E.  ,  2023/4066 K.

Esas:2023/18443

Karar:2023/4066

Karar Tarihi:05.07.2023

SUÇ: Kamu malına zarar verme

İNCELEME KONUSU

KARAR: Mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması

Gülşehir Asliye Ceza Mahkemesinin, 06.07.2017 tarihli ve 2016/447 Esas, 2017/305 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 152/1-a ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53/1. maddesi gereği hak yoksunluklarına karar verildiği, söz konusu kararın, istinaf edilmeksizin 06.09.2017 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleştirme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309/1. maddesi uyarınca, 11.04.2023 tarihli ve 2022/22526 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 26.05.2023 tarihli ve KYB-2023/46335 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

  1. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 26.05.2023 tarihli ve KYB-2023/46335 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

“5237 sayılı Kanun’un 35. maddesinde yer alan,”(1)Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. (2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında,

Dosya kapsamına göre, olay günü sanığın yolcu olarak bindiği Gülşehir Belediyesine ait minibüste bulunduğu sırada aracın şoförü ile arasında çıkan tartışma üzerine minibüsten indikten sonra, araca eliyle vurmak suretiyle kamu malına zarar verme suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda, her ne kadar Mahkemece atılı suçtan sanık hakkında tamamlanmış suç hükümlerine göre mahkûmiyet kararı verilmiş ise de,

Somut olayda sanığın belediye minübüsüne eliyle vurmasını müteakip, anılan araçta zarar meydana geldiğine dair herhangi bir tespit yapılmadığının anlaşılması karşısında, sanığa yüklenen suçun teşebbüs aşamasında kaldığı cihetle, sanığın üzerine atılı suçtan mahkûmiyetine hükmedilirken teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

  1. GEREKÇE
  2. 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen hüküm ve kararlar aleyhine gidilebilir.

2.Dosya kapsamına göre, katılan sıfatını alabilecek şekilde atılı suçtan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan Gülşehir Belediye Başkanlığı’nın 5271 sayılı Kanun’un 260/1. maddesi uyarınca yasa yollarına başvurma hakkının bulunduğu, Gülşehir Belediye Başkanlığı’na kovuşturma evresinde yöntemine uygun şekilde 5271 sayılı Kanun’un 234/1-b-1. maddesi uyarınca duruşma gününü bildiren tebligatın yapılmadığı, bu nedenle sanık hakkında açılan davadan usûlüne uygun olarak haberdar edilmediği ve davaya katılabilmesi için olanak tanınmadığının anlaşılması karşısında, yasa yollarına başvurma hakkı bulunan ve yokluğunda hüküm verilen şikâyetçi kuruma hükmün tebliği gerekmektedir.

  1. Gülşehir Asliye Ceza Mahkemesinin 06.07.2017 tarihli kararıyla sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan mahkûmiyet kararı verildiği, sanığın 04.11.2019 tarihinde kararı istinaf ettiği, Mahkemenin 17.07.2020 tarihli ek kararıyla istinaf isteminin süreden reddine karar verdiği, sanığın 17.07.2020 tarihli dilekçesiyle ek kararı da istinaf etmesine rağmen Mahkemenin dosyayı istinaf yoluyla incelenmek amacıyla Bölge Adliye Mahkemesine göndermemesi nedeniyle inceleme konusu hükmün kesinleşmediği anlaşılmıştır.
  2. Henüz kesinleşmediği belirlenen inceleme konusu hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 272 vd. maddeleri uyarınca istinaf yoluna tabi olduğu, olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma talebine konu edilemeyeceği belirlenmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

III. KARAR

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309. maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 30.06.2025 T. 2025/1944 E. 2025/5233 K. 1. CEZA DAİRESİ

Esas: 2025/1944

Karar: 2025/5233

Karar Tarihi:30.06.2025

Suç: Kasten öldürmeye teşebbüs

Karar: Hükmün onanması

Sanıklar hakkında katılanlar …, … ve …’a yönelik silahla tehdit suçundan kurulan hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/2.a maddesine göre, temyiz edilemez nitelikte olduğu belirlenmiştir.

Sanıklar hakkında katılan …’e yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümler yönünden; İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286/1. maddesi uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

 

 

 

  1. HUKUKÎ SÜREÇ
  2. Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2017/23 Esas, 2022/184 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında katılan …’e yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 37/1, 81/1, 35, 62, 53, 58. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına, tekerrür hükümlerinin uygulanmasına, karar verilmiştir.
  3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 19.10.2023 tarihli ve 2022/1045 Esas, 2023/1277 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanıklar ve müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
  4. TEMYİZ SEBEPLERİ
  5. Sanık … müdafinin temyiz sebepleri özetle; atılı suçun sabit olmadığına, suç vasfına,
  6. Sanık …’in temyiz sebepleri özetle; atılı suçun sabit olmadığına, ilişkindir.

III. GEREKÇE

Katılan …’in 4 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabeti ile hayati tehlike geçirmesine neden olacak ve hayat fonksiyonlarını ağır (6.) derecede etkileyen kemik kırığı oluşturacak nitelikte yaralandığı olayda; katılandaki yaralanmanın niteliği ile meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına göre sanıklar hakkında teşebbüs nedeniyle 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile yapılan uygulama sırasında makul haddin bir miktar üzerinde ceza belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde makul oranda ceza tayini suretiyle eksik cezaya hükmolunması aleyhe temyiz istemi bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından fikir ve eylem birliği içerisinde birlikte gerçekleştirildiğinin saptandığı, hükme esas alınan adli raporların yeterli olduğu, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık … ve sanık … müdafinin temyiz sebeplerinin incelenmesinde hükümlerde eleştiri nedeni dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

  1. KARAR
  2. Sanıklar hakkında katılanlar …, … ve …’a yönelik silahla tehdit suçundan kurulan hükümler yönünden;

5271 sayılı Kanun’un 286/2-a maddesinde yer verilen; \”ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları\”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme karşısında, anılan hükümlerin temyiz incelemesine tabi olmadığı ve incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286/3. maddesi kapsamında da bulunmadığı anlaşıldığından, sanık … ve sanık … müdafinin temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298/1. maddesi uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

  1. Sanıklar hakkında katılan …’e yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümler yönünden;

Gerekçe bölümünde yer alan (2) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 19.10.2023 tarihli ve 2022/1045 Esas, 2023/1277 Karar sayılı kararında sanık … ve sanık … müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda eleştiri nedeni dışında hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1. maddesi uyarınca Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

30.06.2025 tarihinde karar verildi.

Our Score
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

📞 Hemen Ara