- Av. Rüştü Ufuk Baranoğlu
- Türk Ceza Kanunu
- 23 Aralık 2025
TCK Madde 9
Yabancı ülkede hüküm verilmesi
MADDE 9- (1) Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiye’de yeniden yargılanır.
Sayfa İçeriği
TCK Madde 9 Gerekçesi
TCK’nın 9. maddesi Hükümet Tasarısında, Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan yabancı ile vatandaş arasında yabancı lehine bir ayırım öngörülmüştü. Anayasa’da güvence altına alınan eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı düşüncesiyle, madde metninde yapılan değişiklikle bu ayırım ortadan kaldırılmıştır.
Keza, maddenin, “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri saklıdır.” şeklindeki ikinci fıkrası hükmü, yukarıdaki maddenin gerekçesinde belirtilen düşüncelerle, metinden çıkarılmıştır.
TCK Madde 9 Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 13.06.2012 T. 2012/6859 E. 2012/39168 K.15. CEZA DAİRESİ
Esas : 2012/6859
Karar : 2012/39168
Karar Tarihi :13.06.2012
Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen 10.09.2003 tarih ve 2002/1186 esas 2003/519 sayılı mahkumiyet hükmü 09.10.2003 tarihinde sanığın babası tarafından temyiz edilerek Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 11.10 2006 tarih ve 2006/7994 karar sayılı temyiz talebinin reddine dair kararla kesinleştiği, 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesini müteakip Cumhuriyet Başsavcılığınca talep edilmesi üzerine yeniden değerlendirme sonucu aynı mahkemece verilen 28.11.2006 tarihli uyarlama kararının hüküm fıkrasında, Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6 ncı maddeleri uyarınca başvurulacak kanun yoluyla ilgili sürenin başlangıcının ve başvuru şeklinin tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıkça gösterilmediği anlaşıldığından; temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilip temyiz talebinin reddine ilişkin 05.04.2007 tarihli ek karar kaldırılarak, yapılan temyiz incelenmesinde;
765 Sayılı Türk Ceza Yasasının 2/2 maddesi ile bu yasa yerine yürürlüğe giren 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 7/2 nci maddesinde suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunla sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise fail lehine olan kanunun uygulanarak infaz olunacağı hüküm altına alınmıştır. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe konulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu itibarla 5237 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden önce verilen kararlarda, ortaya çıkan uyum sorunlarının giderilmesi, uygulanması gereken lehe hükmün tespiti, 5237 Sayılı Yasanın uygulanma ilkeleri geçici nitelikte bulunan 5252 Sayılı Yasaya göre belirlenecektir. Anılan yasanın 9 uncu maddesinde kabul edilerek asıl olanın duruşma yapılması olduğu hükme bağlanmıştır.
Maddede sözü edilen haller eylemin, tartışmasız olarak suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması veya belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdir gerektirmemesi gibi hallerdir. Mahkemece bir değerlendirme yapılarak suçun unsurlarının tayini takdir hakkı kullanılarak cezanın belirlenmesi veya kişiselleştirilmesinin gerektiği durumlarda, davaya katılan veya şikayetçiye de haber verilerek duruşma açılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Evrak üzerinde yapılan incelemede, suçun unsurlarının tartışılması, yeni yasanın verdiği takdir hakkı kullanılarak ceza tayini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, hükmün niteliğinin değiştirilmesi ve bu kararın sınırlı inceleme yapması gereken itiraz merciince incelenerek talebin yerinde olduğuna veya olmadığına karar verilmesi mümkün değildir.
Ayrıca Ceza Genel Kurulunun 11.5.1999 gün 104/113 ve 6.10.1998 gün 224/297 sayılı kararlarında duruşma yapılarak verilip kesinleşen bir hükmün zat ve mahiyetinde değişiklik yapılması aksine bir düzenleme olmadığı takdirde ancak duruşma yapılarak verilecek yeni bir hükümle mümkün olduğu kabul edilmiştir. Davanın esasını çözen ya da değişiklik yapan sonuçlandırıcı (nihai) kararlar duruşma dışında verilmiş olsalar dahi 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 267 ve 5320 Sayılı Yasanın 8 inci maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı Yasanın 305 inci maddesine göre temyize tabidir.
Bu itibarla; 5252 Sayılı Yasanın 9 uncu maddesi 1 inci fıkrası uyarınca usulüne uygun şekilde duruşma açılıp anılan maddenin 3 üncü fıkrası uyarınca da hükümlünün 765 Sayılı TCK.nun 503, 522 nci maddeleri gereğince cezalandırılmasına ilişkin kesinleşmiş mahkumiyet hükmüyle sonradan 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı Yasanın temel cezanın tayiniyle bireyselleştirilmesine ilişkin tüm hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilip birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe hükmün belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinde karar verilmesi,
Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 10.10.2005 T. 2004/10342 E. 2005/21010 K.2. CEZA DAİRESİ
Esas : 2004/10342
Karar : 2005/21010
Karar Tarihi :10.10.2005
Dava: Gündüzleyin konut dokunulmazlığını bozmak, ölümle tehdit ve sövme suçlarından sanık Mehmet Ali Tatar’ın yapılan yargılaması sonucunda; Mahkumiyetine dair İskenderun Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 11.04.2003 tarihli hükmün Yargıtay’ca incelenmesi o yer C.Savcısı tarafından istenmekle ve dosya C.Başsavcılığının 10.05.2004 tarihli tebliğnamesiyle dairemize gelmekle yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü.
Karar: 1- Sanık hakkında gündüzleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Sanığın baldızı olan müştekiden alacağını istemek amacıyla evine gittiği ve kapısı açık olan evden içeri girerek masaya oturup müştekiye diyerek konuşmaya başladığının ve aralarında yaşanan tartışma sonucunda da evi terkettiğinin anlaşılması karşısında konut dokunulmazlığını ihlal kastının ne şekilde oluştuğu açıklanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- Sanık hakkında ölümle tehdit suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Sanığın savunmasına ve tanıklar Mehmet Şeker, Mustafa Gökhan, Mehmet Ali Gülistan ve müştekinin kızı olan Nuriye Kod’un beyanlarına göre sanığın müştekilerden alacağını istediği müştekinin inkar etmesi üzerine müştekiye hitaben şeklinde tehdit içeren sözleri söylediğinin ve alacağını alamadığının anlaşılması karşısında eyleminin TCK’nun 308/2, 61 ve 308/4. maddelerine uyan ihkak-ı hak suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
3- Sanık hakkında sövme suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Sanığın sövme suçunu müştekiye ait evin içinde işlediğinin anlaşılması karşısında TCK’nun 482/2. maddesi yerine TCK’nun 482/3. maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
4- Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7, 5252 Sayılı Kanunun 9. ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253 ve 254. maddeleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, o yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA 10.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Hukuk Fakültesi eğitimi tamamladıktan sonra eğitim hayatına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Anabilim dalında yüksek lisans çalışmalarında bulunmuştur. Hukuk Eğitimini tamamlamasının ardından Ankara Barosunda staj eğitimini tamamlamış. Staj eğitimin bitişinin ardından Ankara’da Kurucu Ortağı olduğu Minval Hukuk ve Danışmanlık Bürosunu kurmuş ve mesleğini icra etmektedir. Ayrıca Yetkin Yayınlarından yayınlanmış ”Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı mevcuttur.

