- Av. Rüştü Ufuk Baranoğlu
- Yabancılar ve Vatandaşlık Hukuku
- 7 Nisan 2025
Sınır Dışı Etme Kararları Yabancılar ve Uluslararası Kanunu’nun 54. maddesinde düzenlenen sebepleri ihlal edenler hakkında uygulanır. Kanunun açık lafzı gereği bu karar sadece valiliklerce alınabilmektedir. Bu hususta verilmiş bir çok sınır dışı (deport) etme kararı kararı usul bakımından hatalı olup iptal edilmektedir. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 55. maddesi uyarınca hakkında sınır dışı kararı verilemeyecek olanlar tahdidi olarak sayılmış olup idarenin bu kararları yabancılar bakımından her şart ve koşulda veremeyeceği açıktır. Ancak kanun maddeleri ucu açık bir şekilde yorumlanabileceğinden nesnel bir değerlendirme süreci sonunda alınması gereken kararlar göç idaresi tarafından nesnel kriterlere dayanmadan kanuna aykırı şekilde alınabilmektedir. Bu hususta açmış olduğumuz davalarda idare mahkemeleri tarafından verilen kararlar ile göç idaresinin işlemi iptal edilmekte ve sınır dışı işlemleri durdurulmaktadır.
Ekte bu hususta hukuk büromuzca yürütülen bir dosyada alınan karar sunulmuştur.

T.C.
İSTANBUL
15.İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/
KARAR NO:2024/
DAVACI :
VEKİLİ : Av. RÜŞTÜ UFUK BARANOĞLU
DAVALI : İSTANBUL VALİLİĞİ (İL GÖÇ İDARESİ MÜDÜRLÜĞÜ) -UETS [35390-30933-95084]
DAVANIN ÖZETİ : Afganistan uyruklu davacı tarafından, ikamet izninin bittiği 20.01.2023 tarihinden itibaren ikamet ihlalinde bulunduğundan bahisle 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 54/1-(g) maddesi uyarınca sınır dışı edilmesine ilişkin İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğünün 17.04.2023 tarih ve 1843657.101.18.03.8 sayılı işleminin; hukuka aykırı olduğu, savaş nedeniyle ailesi ile birlikte ülkesinden kaçtığı, ailesi ile birlikte devamlı olarak ikamet izni aldığı, en son olan ikamet izni süresinin ailesininki gibi Mayıs 2023’te biteceğini düşündüğünden ikamet izni uzatma başvurusunun süresini kaçırdığı, yine ikamet ihlaline düşmemek adına insani ikamet izni başvurusunda bulunduğu, 6458 sayılı Kanununun 4. ve 55. maddeleri uyarınca geri gönderme yasağı kapsamında olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma dilekçesi verilmemiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren İstanbul 15. İdare Mahkemesince, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü;
Anayasanın 17. maddesinin birinci fıkrasında; yaşam hakkının yanında maddi ve manevi varlığı koruma ve geliştirme hakkı da güvence altına alınmıştır. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Maddenin sistematiğinden de anlaşılacağı üzere birinci fıkrada genel olarak güvence altına alınan bireyin maddi ve manevi varlığı, üçüncü fıkrada kötü muamelelere karşı özel olarak korunmuştur.
Anılan maddede, devlete getirilen kötü muamelede bulunmama (negatif) yükümlülüğünün herhangi bir istisnasına yer verilmemiştir. Temel hak ve özgürlüklerin savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde kullanılmasının durdurulmasına imkân veren Anayasanın 15. maddesinde de maddi ve manevi varlığın bütünlüğüne dokunulamayacağı belirtilmiştir. Bu durum, kötü muamele yasağının mutlak nitelikte olduğunun açık göstergesidir.
Ancak bu yasakla korunan hakların gerçek anlamda güvence altına alındığından bahsedilebilmesi için devletin kötü muamelede bulunmaması yeterli değildir. Devletin aynı zamanda bireyleri kendi görevlilerinin ve üçüncü kişilerin kötü muamele oluşturabilecek eylemlerine karşı da koruması gerekir.
Nitekim Anayasanın 5. maddesinde “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Anayasanın 5. ve 17. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde devletin bireyi işkence ve kötü muamele yasağına karşı koruma (pozitif) yükümlülüğünün de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Anayasanın 5., 16. ve 17. maddeleri uluslararası hukuk ve özellikle de Türkiye’nin taraf olduğu Cenevre Sözleşmesinin ilgili hükümleri ile birlikte yorumlandığında devletin egemenlik yetkisi alanında olup gönderildikleri ülkede kötü muameleye maruz kalabilecek yabancıların da maddi ve manevi varlıklarına yönelik risklere karşı korunmalarının devletin pozitif yükümlülükleri arasında yer aldığının kabulü gerekir. (AYM Başvuru Numarası: 2020/13340, Karar Tarihi: 19/1/2022)
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun “Sınır Dışı Etme” başlıklı 52. maddesinde; “Yabancılar, sınır dışı etme kararıyla, menşe ülkesine veya transit gideceği ülkeye ya da üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilebilir.” hükmüne yer verilirken, “Sınır Dışı Etme Kararı Alınacaklar” başlıklı 54. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde; “İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal eden” yabancılar sınır dışı etme kararı alınacak kişiler arasında sayılmış olup 53.maddesinin 3. fıkrasında, “Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde, yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez.” hükmü getirilmiştir.
Aynı Kanunun “Geri Gönderme Yasağı” başlıklı 4. maddesinde, “Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez.” hükmüne; “Sınır Dışı Etme Kararı Alınmayacaklar” başlıklı 55. maddesinde, “(1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz: a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar …. (2) Birinci fıkra kapsamındaki değerlendirmeler, herkes için ayrı yapılır. Bu kişilerden, belli bir adreste ikamet etmeleri, istenilen şekil ve sürelerde bildirimde bulunmaları istenebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
17.03.2016 tarih ve 29656 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin “Geri gönderme yasağı” başlıklı 4. maddesinde; “(1) Geri gönderme yasağı, Kanun kapsamına giren yabancıların tamamı için uygulanır. (2) Türkiye’de kalma hakkı bulunmayan yabancıların, sınır dışı edilmeden veya ülkeden gönderilmeden önce; a) Sınır dışı edilecekleri yahut gönderilecekleri yerde işkenceye, insanlık dışı veyahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulup tutulmayacağı, b) Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunup bulunmayacağı, hususları valilik tarafından resen araştırılır. (3) Yabancı, yapılan araştırma sonucunda tehlikelerle karşılaşılacağının anlaşıldığı ülkeye sınır dışı edilemez veya gönderilemez. Bu kişiler hakkında Kanunun uluslararası koruma, ikamet veya sınır dışı etmeye ilişkin diğer hükümlerine göre işlem tesis edilir ve Genel Müdürlüğe derhal bilgi verilir. (4) Araştırma esnasında, yabancıdan konuyla ilgili bilgi ve belge istenebileceği gibi menşe ülke bilgilerinden de yararlanılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda metnine yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; sınır dışı etme kararını tesis edecek olan idarece, hakkında sınır dışı kararı tesis edilecek olan yabancının sınır dışı edilmesini gerektiren nedenlerin bulunduğu tespit edilse dahi öncelikle 6458 sayılı Kanunun 55. maddesi uyarınca sınır dışı etme kararı alınamayacak yabancılar kapsamında olup olmadığı yönünden yabancının geri gönderilmesi halinde işkenceye, insanlık dışı veyahut onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulup tutulmayacağına ilişkin araştırma yapılmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiği ve yapılan araştırma sonucunda tehlikelerle karşılaşılacağının anlaşıldığı ülkeye sınır dışı edilmeyip bu kişiler hakkında Kanunun uluslararası koruma, ikamet veya sınır dışı etmeye ilişkin diğer hükümlerine göre işlem tesis edileceği, yine menşe ülkesine sınırdışı edilemeyeceği anlaşılan yabancılar hakkında 3. bir güvenli ülkeye sınırdışı edilmesinin değerlendirileceği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Afganistan uyruklu davacı tarafından, ikamet izninin bittiği 20.01.2023 tarihinden itibaren ikamet ihlalinde bulunduğundan bahisle 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 54/1-(g) maddesi uyarınca sınır dışı edilmesine ilişkin İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğünün 17.04.2023 tarih ve 1843657.101.18.03.8 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden, davacının en son 22.01.2021-12.01.2023 tarihleri arasında geçerli ikamet izninin olduğu, bu tarihten sonra 15.04.2023 tarihinde turizm amaçlı ikamet izni başvurusunda bulunduğu, anılan başvurusunun ise 06.07.2023 tarih ve 137 sayılı işlem ile reddedildiği, bu işleme karşı davacı tarafından dava açıldığına dair herhangi bir bilgi ve belge eklenmediği gibi UYAP üzerinden yapılan araştırmada da görülmekte olan bu dava dışında davacının idare mahkemelerinde açılmış başka bir davası olmadığının tespit edildiği, böylece davacının ikamet izninin bittiği 12.01.2023 tarihinden dava konusu işlemin tesis edildiği 17.04.2023 tarihine kadar ikamet ihlalinde bulunduğu, dolayısıyla mezkur Kanunun 54/1-(g) maddesinde öngörülen, sınır dışı edilecek olan yabancılardan “İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal eden” yabancı kapsamında olduğu ancak dava konusu sınır dışı işleminin, davacının gönderileceği ülke açısından da gerekli değerlendirmeler yapılarak tesis edilmesi gerektiği bu hususla ilgili olarak dava konusu işlem içeriğinde davalı idarece yapılan değerlendirmede ise davacının menşe ülkesine sınır dışı edilmesi durumunda mezkur kanunun 4. maddesi ile 55. maddesi kapsamında sakınca bulunmadığı hususunun vurgulandığı görülmektedir.
Buna karşın 06/04/2016 tarih ve 6701 sayılı Kanun ile kurulan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından hazırlanan ve 2022 yılı Haziran ayında yayımlanan “Sınır Dışı Edilen Yabancılar ve Geri Gönderme Yasağı” Raporunun Afganistan ile ilgili 50 ve 51.sayfalarında; “…Afganistan’da güncel koşullar altında ülkenin çeşitli yerlerinde işkence ve kötü muamele yapıldığına ilişkin haberler, geri gönderme yasağı açısından Afganistan’ın durumunun titiz biçimde ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Yukarıda ülkemizdeki yabancıların Afganistan’a sınır dışı edilmesi halinde işkence ve kötü muamele riski ile karşı karşıya kalıp kalmayacağının tespit edilmesinde yararlanılabilecek olan birtakım kaynaklar incelenmiştir. Yapılan tüm inceleme ve araştırmalar neticesinde, Afganistan’ın çeşitli bölgelerinde insan hakları ihlallerinin yaşandığı görülmektedir. Dolayısıyla ülkemizden sınır dışı edilecek yabancılardan Afganistan’a gönderilecek olanların karşılaşabileceği muhtemel insan hakları ihlallerinin, özellikle işkence ve kötü muamele riskinin dikkate alınması önem arz etmektedir. Aksi takdirde sınır dışı edilen yabancıların işkence ve kötü muamele ile karşı karşıya kalması durumunda geri gönderme yasağının ihlali gündeme gelebilecektir. Bu noktada özellikle ülkenin yalnızca belli kısımlarındaki nisbeten müspet durumun ülkenin tamamına teşmil edilerek değerlendirmeler yapılmasından ve kararlar verilmesinden sakınılmalıdır. Ayrıca ülkedeki hareketlilik düzeyi yüksek siyasi ve sosyal gelişmeler nedeniyle ülkedeki genel durumun kısa süre zarfında değişebildiği hususu göz önünde bulundurulmalıdır.” tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir.
Bu durumda, Afganistan uyruklu davacı hakkında sınır dışı kararı alınmasına dayanak alınabilecek sebep vuku bulmuş ise de güncel durumundan kaynaklı olarak geldiği nokta itibariyle vatandaşı olduğu Afganistan’a gönderilmesinin davacının yaşam hakkına olumsuz etki etme riski bulunup bulunmadığıyla ilgili davalı idarece hukuken kabul edilebilir ve yeterli düzeyde menşe ülke araştırması yapılmadığı, dava dilekçesinde de içinde bulunduğu şartlar nedeniyle davacının geri gönderilmesine rızasının olmadığının görüldüğü dikkate alındığında, belirtilen bu husus açıklığa kavuşturulmadan tesis edildiği görülen dava konusu sınır dışı işleminde konu unsuru bakımından hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Dava Konusu İşlemin İPTALİNE,
davacının adli yardım isteminin kabul edilmesi ve davalı idare harçtan muaf olması sebebiyle davalı idare aleyhine harç giderlerine hükmedilmemesine, aşağıda dökümü yapılan ve resmi postadan karşılanan 75,00-TL posta giderinin davada haksız çıkan taraf durumunda olan davalı idare üzerinde bırakılarak tahsili için ilgili mercie müzekkere yazılmasına, 25,60 TL vekalet harcı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 10.500,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kararın 6458 sayılı Kanunun 53/3. maddesi gereğince kesin olmak üzere, 29/03/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye

Hukuk Fakültesi eğitimi tamamladıktan sonra eğitim hayatına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Anabilim dalında yüksek lisans çalışmalarında bulunmuştur. Hukuk Eğitimini tamamlamasının ardından Ankara Barosunda staj eğitimini tamamlamış. Staj eğitimin bitişinin ardından Ankara’da Kurucu Ortağı olduğu Minval Hukuk ve Danışmanlık Bürosunu kurmuş ve mesleğini icra etmektedir. Ayrıca Yetkin Yayınlarından yayınlanmış ”Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı mevcuttur.