- Minval Hukuk
- Ceza Hukuku
- 10 Kasım 2025
Kaçak yayın izleme fiili, yayın hakkına sahip kuruluşların rızası dışında içeriklerin elektronik ortamda elde edilmesi veya izlenmesi suretiyle gerçekleştirilen izinsiz erişim eylemini ifade etmektedir. Özellikle internet üzerinden sunulan IP TV, web tabanlı akış platformları ve benzeri teknolojik araçlarla sağlanan şifreli spor müsabakaları, sinema eserleri veya dijital içeriklerin izinsiz şekilde izlenmesi, Türk hukukunda yasa dışı yayıncılık kapsamında değerlendirilir. Bu fiil, hem Türk Ceza Kanunu’nun karşılıksız yararlanmayı düzenleyen hükümleri hem de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) eser sahibinin mali ve manevi haklarını koruyan normları uyarınca açıkça suç kabul edilmektedir.
Mevzuat, izinsiz yayın izleyen kişiyi yalnızca pasif tüketici olarak değil, HUKUKA AYKIRI FAYDA SAĞLAYAN FAİL konumunda değerlendirmektedir. Buna bağlı olarak, tespiti hâlinde fail hakkında hapis cezası veya adli para cezası yaptırımı uygulanabilmektedir. Uygulamada, 2025 yılı itibarıyla kaçak yayın izlediği belirlenen kişiler için ALTI AYDAN İKİ YILA KADAR HAPİS cezası, nitelikli hâllerde ise ciddi tutarlarda adli para cezaları gündeme gelmektedir.
Aşağıdaki bölümlerde, kaçak yayın izleme eyleminin hukuki nitelendirmesi, suçun unsurları, ilgili kanun maddeleri ve 2025 yılı uygulamalarında öngörülen cezai sonuçlar, doktrinsel değerlendirmeler ışığında sistematik biçimde incelenecektir.
Suçun Temel Niteliği | Uygulanan Kanun Maddesi | Cezai Yaptırım (Bireysel Kullanım) | Ticari İşletme Yaptırımı (Nitelikli Hâl) |
Bireysel İzleme ve Karşılıksız Yararlanma | TCK Madde 163/2 (Karşılıksız Yararlanma Suçu) | ➡ 6 Aydan 2 Yıla Kadar Hapis Cezası veya Adli Para Cezası | ➡6 Aydan 2 Yıla Kadar Hapis Cezası veya Adli Para Cezası |
Ticari Amaçla Umuma İzinsiz İletme | FSEK Madde 71/1 (Mali Haklara Tecavüz) | ❌ Uygulanmaz | ➡ 1 Yıldan 5 Yıla Kadar Hapis Cezası |
Teknolojik Önlemleri Etkisiz Kılma | FSEK Madde 72 (Sistem Kırma/Satma) | ❌ Uygulanmaz (Tüketici için) | ➡İmalatçı/Satıcılar için Yaptırım |
Kaçak Yayın İzleme Suçu Nedir?
Kaçak yayın izleme suçu, yayın hakları sahibinin rızası dışında, şifreli veya şifresiz içeriklere erişilerek bunların kullanılmasını ifade eden hukuka aykırı bir eylemdir. Bu fiilin cezai niteliği ise 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/2. maddesinde düzenlenen “karşılıksız yararlanma” suç tipi kapsamında açıkça belirlenmiştir. Anılan maddeye göre, “telefon hatları veya elektromanyetik dalgalar aracılığıyla iletilen şifreli ya da şifresiz yayınlardan, yayın sahibinin veya zilyedin rızası olmaksızın yararlanan kimse” altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu bağlamda, IP TV, yasa dışı uydu çözücü sistemler veya internet tabanlı yayın araçları üzerinden şifreli içeriklere izinsiz erişim sağlamak, kanun tarafından açık şekilde suç olarak tanımlanmaktadır.
Bu cezai çerçevenin yanında, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 72. maddesi de şifreli yayınların izinsiz kullanımını özel olarak düzenlemektedir. FSEK 72’ye göre, eser sahibinin açık izni bulunmaksızın şifrelenmiş yayınların çözülmesi, izlenmesi, çoğaltılması, dağıtılması veya umuma iletilmesi hukuka aykırı olup bu fiilleri işleyenler hakkında yüksek tutarlı idari ve adli yaptırımlar uygulanabilir. Bu nedenle, kaçak yayın izleme davranışı yalnızca bir “erişim suçu” değil, aynı zamanda eser sahibinin mali haklarına yönelik doğrudan bir tecavüz niteliği taşır. Dolayısıyla söz konusu fiil hem TCK hem de FSEK kapsamında çift yönlü bir suç düzenlemesine tabidir.
Kaçak yayın izleme, teknik olarak yalnızca bir dijital erişim ihlali gibi görünse de hukuki açıdan eser sahibinin fikri mülkiyet hakkının ihlali boyutuyla daha geniş bir koruma alanına sahiptir. Nitekim günümüzde uydu, kablo veya internet tabanlı yayın platformlarında gerçekleştirilen izinsiz erişimler yoğun şekilde IP adresi analizi, log incelemeleri ve trafik takibi yoluyla tespit edilebilmektedir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile yayın haklarını elinde bulunduran kuruluşlar, özellikle spor yayınları gibi telif değeri yüksek içeriklerin korunması amacıyla, kaçak yayınlara yönelik koordineli tespit ve engelleme çalışmaları yürütmektedir.
Bu çok katmanlı izleme mekanizmaları nedeniyle, kaçak yayın izleyen kişilerin hem adli soruşturmaya konu olma riski hem de idari yaptırımlarla karşılaşma ihtimali oldukça yüksektir. Üstelik bu fiiller yalnızca bireysel kullanıcıları değil, yayın hakları sahibi kuruluşları da maddi açıdan zarara uğrattığından, kanun koyucu hem ekonomik kaybı azaltmak hem de caydırıcılığı artırmak amacıyla söz konusu suçlara ilişkin yaptırımları özellikle ağırlaştırmıştır. Bu nedenle, kaçak yayın izleme suçu doktrin ve uygulamada yüksek caydırıcılık gerektiren fikri mülkiyet ihlalleri arasında yer almaktadır.
Korsan Yayın İzlemek Suç Mu?
Korsan yayın izlemek Türk hukuk düzeninde DOĞRUDAN VE AÇIK ŞEKİLDE SUÇ olarak tanımlanmaktadır. Mevzuat, yalnızca izinsiz yayını üreten veya dağıtan aktörleri değil, bu yayınlardan faydalanan pasif kullanıcıları da “fail” sıfatıyla cezai sorumluluk kapsamına dâhil etmektedir. Bu kapsam, Türk Ceza Kanunu’nun 163/2. maddesinde düzenlenen “karşılıksız yararlanma” suç tipiyle açık bir şekilde ortaya konmuştur. Anılan düzenlemeye göre, şifreli veya şifresiz olarak iletilen yayınlardan yayın sahibinin rızası dışında yararlanan her kişi, izleme amacıyla dahi olsa altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile karşılaşabilir. Dolayısıyla ister ücretli yayını çözen bir cihaz kullanmak, ister IP TV uygulamaları üzerinden erişim sağlamak olsun, izinsiz içerik tüketimi mutlak surette suç teşkil etmektedir.
Hukuki açıdan dikkat çeken bir diğer nokta ise korsan yayının yalnızca “sunulması” değil, “izlenmesi”nin dahi suçu oluşturmasıdır. Zira yasa koyucu, “bedelsiz faydalanma” modelinin toplumsal etkilerini ve yayıncı kuruluşların ekonomik haklarına verdiği zararı dikkate alarak, bu tür erişim biçimlerinin hepsini ceza normunun kapsamına almıştır. Bu nedenle hukuka aykırı maç, film veya dizi yayınını izleyen kişi, salt “tüketici konumu” gerekçesiyle ceza sorumluluğundan muaf tutulmaz; aksine, TCK 163/2 çerçevesinde doğrudan fail olarak sorumlu tutulmaktadır.
Ne var ki korsan yayının cezalandırılmasında yalnızca TCK değil, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 72. maddesi de tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir. FSEK 72, şifreli yayınların izinsiz çözülmesi ve umuma iletilmesini telif hakkı ihlali olarak düzenlemekte olup bu fiil hem mali haklara tecavüz oluşturmakta hem de ilave yaptırımların uygulanmasına imkân vermektedir. Nitekim Yargıtay içtihatları da işletmelerde veya bireysel kullanım amacıyla gerçekleştirilen izinsiz yayın izleme eylemlerinin TCK 163/2 kapsamında cezalandırılacağı yönündedir ve mahkemeler bu doğrultuda istikrarlı kararlar vermektedir.
Sonuç itibarıyla, korsan yayın izlemek her ne kadar dışarıdan bakıldığında suç değilmiş gibi görünse de yalnızca hukuka aykırı bir davranış değil, Türk ceza hukukunun açıkça yaptırım altına aldığı ağır bir suçtur. Kullanıcı ister bireysel izleyici olsun ister ticari bir işletme sahibi, hukuka aykırı yayından yararlandığı anda cezai sorumluluk doğar. Bu nedenle kişisel amaçla “bedava yayın izlemek” şeklindeki algı, hukuken geçerli değildir; zira izleyen kişi de en az yayın sağlayan kişi kadar suçun muhatabıdır.
Kaçak Maç Yayını İzleme Cezası 2025
Türkiye’de özellikle futbol, voleybol ve basketbol gibi geniş kitlelere hitap eden spor branşlarına ilişkin canlı yayınlar, uzun yıllardır korsan yayıncılığın en yoğun görüldüğü alanlardan biridir. Dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte, bu karşılaşmaların yetkisiz biçimde internet ortamına aktarılması veya kullanıcılar tarafından izlenmesi daha görünür hâle gelmiş; buna paralel olarak, bu fiillerin hukuki sonuçları da giderek daha fazla önem kazanmıştır. Kaçak maç yayını izlemek, hukuken diğer tüm izinsiz yayın türleri ile aynı değerlendirmeye tabi tutulur ve Türk ceza mevzuatında açık şekilde yaptırımla karşılanır. Zira spor müsabakaları üzerindeki yayın hakkı, eser sahibinin mali hakkı niteliğindedir ve izinsiz erişim bu hakka ağır bir müdahale olarak kabul edilir.
Bu çerçevede, Türk Ceza Kanunu’nun 163/2. maddesi, spor karşılaşmalarının korsan yayınını da kapsar nitelikte genel bir düzenleme getirir. Maddeye göre, elektromanyetik dalgalar veya benzeri teknik yöntemlerle iletilen yayınlardan yayın sahibinin izni olmaksızın yararlanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası ile cezalandırılır. Dolayısıyla ister doğrudan izinsiz yayın yapan bir site aracılığıyla, ister IP TV benzeri yasa dışı platformlar üzerinden erişim sağlansın, fiilin hukuki niteliği değişmemektedir; her hâlükârda kullanıcı cezai sorumluluk altına girmektedir.
Bu düzenlemeye ek olarak, FSEK’in 72. maddesi şifreli spor yayınlarının izinsiz çözülmesi ve izlenmesini özel bir telif hakkı ihlali olarak tanımlar. Kanun koyucu, bu tür yayınların hem ekonomik değerinin yüksek olması hem de geniş kitlelerce tüketilmesi nedeniyle, ihlale ilişkin yaptırımları oldukça ağırlaştırmıştır. Bunun yanında, FSEK 71/1 ticari ortamlarda gerçekleştirilen izinsiz yayınları daha da ağır bir yaptırıma bağlar. Örneğin bir kahvehane, restoran veya işletmede yayının lisans sahibi kuruluşla sözleşme yapılmaksızın müşterilere izletilmesi hâlinde, işletme sahibi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile karşılaşabilir. Bu yüksek yaptırım, ticari faaliyetin sağladığı çıkar nedeniyle ihlalin nitelikli hâl olarak değerlendirilmesinin sonucudur.
Pratik uygulamada, kaçak maç yayınını yalnızca bireysel olarak izleyen kişiler hakkında çoğu zaman adli para cezaları tercih edilmekte, bu cezaların tutarı somut olayın özelliklerine göre değişmektedir. İlk tespitte bulunan kişiler için adli para cezasının 10.000 TL civarında belirlendiği görülmekte; fiilin tekrarı, yoğunluğu veya kullanılan araçlar nitelikli kabul edildiğinde bu miktar ciddi biçimde artabilmektedir. Mahkemeler, kullanıcı hakkında hapis cezasına hükmetmek yerine, çoğu durumda cezanın adli para cezasına çevrilmesini tercih etmektedir; ancak bu durum kullanıcının suç işlemediği anlamına gelmemektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlar veya cezanın paraya çevrilmesi gibi uygulamalar, yalnızca cezanın infaz şeklini etkiler; fiilin suç niteliği aynen devam eder.
Kaçak maç yayını izleme davranışı, yalnızca bireysel tüketim boyutunda kalmamakta; devlet kurumları ve yayın hakları sahipleri tarafından sistematik biçimde takip edilmektedir. Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, korsan yayınlarla mücadelede aktif rol üstlenmekte; yayıncı kuruluşlar ise hak ihlallerini tespit ederek ilgili bağlantıları BTK’ya bildirmektedir. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), korsan yayına erişimde kullanılan IP adreslerini kayıt altına alarak tespit sürecini yürütmekte ve elde edilen bilgiler çoğu zaman Cumhuriyet başsavcılıklarına iletilmektedir. Bu süreç sonunda kullanıcıya tebligat yapılmakta, dava açılması, adli para cezası uygulanması veya soruşturmanın diğer aşamalarına geçilmesi gibi hukuki mekanizmalar işletilmektedir.
Tüm bu yönleriyle değerlendirildiğinde, kaçak maç yayını izlemek; yalnızca bir “yayın izleme tercihi” değil, telif hakkına tecavüz niteliği taşıyan ve ceza hukuku kapsamında doğrudan yaptırıma bağlanan bir suçtur. Spor karşılaşmalarının yayın hakları genellikle Dijiturk/BeIN Sports gibi lisans sahibi kuruluşların tekelindedir ve bu kuruluşlar, hak kaybını önlemek amacıyla korsan yayıncılıkla sürekli ve kararlı bir mücadele yürütmektedir. Bu nedenle, 2025 yılında da kaçak maç yayını izleme fiili hem bireysel kullanıcılar hem işletmeler bakımından ciddi hukuki riskler barındırmaya devam etmektedir.
IP TV Kullanma Cezası 2025
IP TV (Internet Protocol Television) kullanımı, izinsiz yayınlara erişimi mümkün kıldığı için Türk hukukunda kaçak yayın izleme ile aynı hukuki sonuca bağlanır. IP TV sistemleri, şifreli yayınları çözerek veya lisanssız biçimde sunarak içerik aktarımı yaptığından, bu hizmetlerden yararlanmak TCK 163/2 kapsamındaki “karşılıksız yararlanma” suçunu oluşturur. Bu maddeye göre, yayın sahibinin izni olmadan şifreli yayınlardan yararlanan kişiler 6 ay–2 yıl arası hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
IP TV kutusu veya uygulaması satın almak tek başına suç sayılmasa da, bu araçların şifreli yayınları hukuka aykırı şekilde izlemek amacıyla kullanılması cezai sorumluluk doğurur. Dolayısıyla IP TV aracılığıyla maç, film veya diğer şifreli içeriklere erişmek, Türk Ceza Kanunu açısından açıkça yasadışıdır.
Alan uzmanları da bu konuda kullanıcıları uyarmaktadır. Hukukçular, IP TV üzerinden ücretsiz spor veya film yayını izleyen kişilerin tespit edilmesi hâlinde TCK kapsamında hapis cezası ile karşılaşabileceğini özellikle belirtmektedir. Bu da göstermektedir ki IP TV kullanmak, pratikte sıradan bir “alternatif yayın yöntemi” değil, doğrudan ceza yaptırımı gerektiren bir eylemdir.
IP TV servislerinin finansal yönü de ayrı bir risk alanı oluşturur. Kaçak yayın sağlayıcılarının önemli bir kısmı ödemeleri şahsi hesaplara veya kripto para üzerinden topladığından, kullanıcı bu süreçte farkında olmadan suç örgütleriyle irtibatlı para hareketlerine dâhil olabilir. Bu durumda kişi yalnızca kaçak yayın izleme nedeniyle değil, aynı zamanda suç gelirlerinin aklanmasına veya örgüt faaliyetlerine destek verme şüphesiyle de soruşturmaya konu olabilir.
Sonuç olarak, IP TV kullanmak hem telif hakkı ihlali hem de TCK 163/2 kapsamında cezai yaptırım gerektiren bir davranıştır. 2025 yılında da bu fiilin karşılığı, 6 ay ila 2 yıl arasında hapis cezası ve yüksek tutarlı adli para cezası olarak uygulanmaya devam etmektedir. Yasal platformlar yerine korsan IP TV tercih etmek, kullanıcının doğrudan cezai sorumluluk üstlenmesine ve ek hukuki risklerle karşılaşmasına yol açmaktadır.
İşletmede Kaçak Yayın İzletme Cezası 2025
Ticari işletmelerde izinsiz yayın izlettirmek, bireysel kullanıma göre çok daha ağır yaptırımlara tabidir. Bir kahvehane, restoran veya benzeri bir işletmede müşterilere lisanssız şekilde maç yayını açmak hem Türk Ceza Kanunu hem de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında suç teşkil eder. Çünkü bu tür gösterimler ticari amaç taşır ve yayın hakkı sahibinin mali haklarına doğrudan müdahale niteliğindedir.
Uygulamada işletmeler hakkında çoğunlukla FSEK 71/1 maddesi uygulanmakta olup, bu madde ticari amaçla eserleri izinsiz olarak umuma iletmeyi suç sayar ve 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörür. Ancak Yargıtay’ın bazı kararlarında, izinsiz maç yayını izletme eyleminin TCK 163/2’deki “karşılıksız yararlanma” suçunu oluşturduğu da belirtilmiştir. Bu durumda işletme sahibi hakkında 6 ay–2 yıl hapis veya adli para cezası uygulanabilir. Bu yaklaşım, izlenen yayının ücretli bir hizmet olması nedeniyle doğrudan “karşılıksız faydalanma” olarak değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır.
İşletmeler açısından olası cezai yaptırımlar şöyle özetlenebilir:
- • TCK 163/2: Şifreli veya ücretli yayınların izinsiz biçimde müşterilere izletilmesi hâlinde 6 ay–2 yıl arası hapis veya adli para cezası.
- • FSEK 71/1: Ticari amaçla lisanssız yayın yapılması hâlinde 1–5 yıl arası hapis cezası.
- • Adli Para Cezası: Mahkemeler işletmelere, izinsiz yayının ticari avantaj sağladığı gerekçesiyle yüksek tutarlı para cezaları verebilmektedir. Uygulamada bu cezalar çoğu zaman on binlerce TL düzeyindedir.
Yayıncı kuruluşlar ve BTK, işletmelerde kaçak yayın kullanımını aktif biçimde denetlemektedir. Tespit yapılması hâlinde durum savcılığa bildirilir ve işletme hakkında adli süreç başlatılır. Mahkeme, izinsiz yayın izletildiğini doğruladığında yukarıdaki cezalar doğrudan uygulanır.
2025 yılı itibarıyla, lisanssız şekilde müşterilere maç izleten işletmelerin 6 ay–2 yıl hapis, 1–5 yıl hapis (FSEK kapsamında) ve yüksek miktarda adli para cezaları ile karşılaşmaları mümkündür. Bu nedenle işletmelerin yasal abonelik olmadan yayın göstermesi hem ciddi cezai risk hem de ticari itibar kaybı doğurabilecek bir fiildir.

Minval Hukuk & Danışmanlık Bürosu Sigorta Hukuku(Trafik ve İş Kazaları), İş Hukuku, Kamulaştırma ve İstimlak, Tazminat Hukuku, Ölüm ve Yaralamalı Trafik Kazalarından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları, Yangın Sigortaları, Dask Sigortası, İşveren Mali Sorumluluk Sigortaları, Araç Değer Kaybı ve Araç Hasar Bedeli Davaları ile Vatandaşlık Hukuku ve Nüfus Davaları, Göç Davaları, SGK’nın karşılamadığı akıllı ilaç bedellerinin ödenmesi ve ücretsiz temin edilmesi ile ilgili davalar üzerine yoğunlaşmış ve bu alanların her birinde yüzlerce danışanın haklarını ilgili kişi ve kurumlar nezdinde çözüme kavuşturmuştur. Minval Hukuk Bürosunun Kurucu ortaklarının çeşitli site ve dergilerde yayınladığı onlarca makalenin yanında basılan “Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı da bulunmaktadır.
