- Av. Rüştü Ufuk Baranoğlu
- Türk Ceza Kanunu
- 29 Aralık 2025
TCK Madde 32
Akıl Hastalığı
MADDE 32 – (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
Sayfa İçeriği
TCK Madde 32 Gerekçesi
Tck madde 32 Kusur yeteneğini etkileyen bir neden olan akıl hastalığının varlığı durumunda, kişi işlemiş bulunduğu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamamakta veya işlediği fiille ilgili olarak irade yeteneği önemli ölçüde etkilenmektedir. Kişi bu durumda kusurlu olamayacağından, hakkında cezaya hükmedilemeyecektir. Ancak, fiili hukuka aykırı niteliğe sahip olduğundan, kişi hakkında akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerine başvurulacaktır.
Ayrıca işaret etmek gerekir ki, akıl hastalığı kişinin işlediği her fiil açısından algılama veya irade yeteneği üzerinde etkili olmayabilir. Örneğin, kleptomani akıl hastası olan kişinin hafif değerdeki şeylere yönelik olarak işlediği hırsızlık suçu açısından irade yeteneğinin olmadığı söylenebilir. Ancak, bu kişinin kasten adam öldürme suçunu işlemesi durumunda, malûl olduğu akıl hastalığı bu fiille ilgili olarak algılama ya da irade yeteneğini etkilemez.
Kişinin akıl hastası olup olmadığının tespiti ile hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceğini, davranışlarını ne surette etkilediğini genel olarak belirleme, tıbbî bir konudur. Uzman bilirkişi bu hususu ortaya koyduktan sonra, akıl hastası olan kişinin somut olay açısından algılama veya irade yeteneğinin olup olmadığını, akıl hastalığının somut olay açısından kişinin bu yeteneklerini ne ölçüde etkilediğini normatif olarak belirleme görevi, hâkime aittir.
Hükümet Tasarısında akıl hastalığı durumunda kişinin kusur yeteneği, akıl hastası hakkında uygulanacak tedbirler ve bunların usulü aynı maddede düzenlenerek, farklı konuları ilgilendiren hükümler tek bir madde içinde yer almaktaydı. Sistematik açıdan hatalı olan bu düzenleme değiştirilmiştir. Madde metninde sadece akıl hastalığının kusur yeteneğine etkisi düzenlenmiş; buna karşılık, akıl hastaları hakkında uygulanacak güvenlik tedbirlerinin ilgili bölümde düzenlenmesi uygun bulunmuştur.
TCK Madde 32 Emsal Yargıtay Kararları
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, E. 2010/17200 K. 2012/7485 T. 12.04.2012 6. Ceza Dairesi 2010/17200 E., 2012/7485 K.
Esas:2010/17200
Karar:2012/7485
Tarih:12.04.2012
Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık suçundan sanık … hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 32/1. maddesi uyarınca sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair MALATYA 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/06/2009 tarihli ve 2008/209 esas, 2009/358 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 12/05/2010 gün ve 2010/5486/30359 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/06/2010 gün ve KYB/2010/127141 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 11./06/2010 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan Yazıda;
(5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Akıl Hastalığı” başlıklı 32. maddesinde yer alan, “(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur. (2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.” şeklindeki düzenleme ve karara esas alınan Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin 18/12/2008 tarihli ve 4645 sayılı sağlık kurulu raporunda “adı geçenin Hipomani + Antisosyal Kişilik Bozukluğu denilen ruhsal rahatsızlığa duçar olduğu, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini kısmen yitirdiği, bu nedenle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 32/2. maddesinden istifade edeceğinin” belirtilmesi karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 32/2. maddesi gereğince karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması) Dairemizden istenilmiştir.
TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;
Sanık … hakkında hırsızlık suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, kovuşturma sırasında alınan Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin 18.12.2008 günlü raporunda, sanığın ruhsal rahatsızlığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğini kısmen yitirdiği ve 5237 sayılı TCK.nun 32/2 maddesinden istifade edeceğinin bildirildiği hâlde, Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 02.06.2009 gün ve 2008/209-358 sayılı kararı ile sanık hakkında “5237 sayılı TCK.nun 32/1 maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, koruma ve tedavi altına alınmasına” şeklinde karar verilmesi,
Usul ve Yasaya aykırı olduğundan,
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, incelenen dosya içeriğine göre, yerinde görüldüğünden Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 02.06.2009 gün ve 2008/209-358 sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi gereğince sanığın aleyhine sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA, 12.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, E. 2014/30457 K. 2014/42188 T. 17.12.2014
Esas:2014/30457
Karar:2014/42188
Karar Tarihi:17.12.2014
Tebliğname No: KYB – 2013/199418 MAHKEMESİ :Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesi TARİH VE NO :27/03/2013-2012/559E-2013/187K SUÇ:Kasten yaralama ve hakaret Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık S.. D.. hakkında yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 32/1. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına, anılan Kanun’un 57. maddesi gereğince koruma ve tedavi amaçlı olarak Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde koruma ve tedavi altına alınmasına, sanığın yerleştirildiği kurumda toplum açısından tehlikeliğinin önemli ölçüde ortadan kalktığı veya azaldığının bildirilmesi halinde serbest bırakılma karan verilmesine ilişkin, Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2013 tarihli ve 2012/559 esas, 2013/187 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı’nın 03.06.2013 tarih ve 2013/9021 – 35178 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 24.06.2013 tarih ve 2013/199418 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesini müteakip bu dairece verilen görevsizlik kararı üzerine Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Akıl hastalığı” kenar başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasındaki “Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarım algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.”
Anılan Kanun’un “Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri” kenar başlıklı 57. maddesinin 1. maddesindeki “Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kuramlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.”
Şeklindeki düzenlemeler karşısında, sanık hakkında koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilerek yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, “koruma ve tedavi amaçlı olarak Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde koruma ve tedavi altına alınmasına” hükmedilerek infazı kısıtlayacak şekilde tedavi edecek kurumun gösterilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü: Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Muğla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2013 tarihli ve 2012/559 esas, 2013/187 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309/4. maddesi ( d ) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, sanık hakkında TCK’nin 57. maddesinin uygulandığı paragrafın, “Sanığın TCK’nin 57. maddesi uyarınca, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine tabi tutulmasına, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınmasına,” şeklinde değiştirilmesine, infazın bu şekilde yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 17.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Hukuk Fakültesi eğitimi tamamladıktan sonra eğitim hayatına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Anabilim dalında yüksek lisans çalışmalarında bulunmuştur. Hukuk Eğitimini tamamlamasının ardından Ankara Barosunda staj eğitimini tamamlamış. Staj eğitimin bitişinin ardından Ankara’da Kurucu Ortağı olduğu Minval Hukuk ve Danışmanlık Bürosunu kurmuş ve mesleğini icra etmektedir. Ayrıca Yetkin Yayınlarından yayınlanmış ”Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı mevcuttur.

