Yargıtay 11. Ceza Dairesi T. 6.7.2023 E. 2021/20717 K. 2023/5761
DAVA : Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 Sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 305. maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260. maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 Sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
KARAR : I. HUKUKİ SÜREÇ : Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.02.2014 tarihli ve 2014/9913 Esas numaralı İddianamesiyle sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçlarından 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 59. maddesi uyarınca son soruşturmanın açılması kararı verilmesi talep edilmiştir.
2. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.04.2014 tarihli ve 2014/102 Esas, 2014/88 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve görevi kötüye kullanma suçlarından, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinin ikinci fıkrası, 257. maddesinin ikinci fıkrası ve 53. maddesinin birinci fıkrası uyarınca yargılamasının yapılması ve delillerin takdiri için 1136 Sayılı Kanun’un 59. maddesine göre son soruşturmanın Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde açılıp yapılmasına karar verilmiştir.
3. Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.09.2015 tarihli ve 2014/123 Esas, 2015/154 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 Sayılı Kanun’un 155. maddesinin ikinci fıkrası, 62. maddesi, 52. maddesi ve 53. maddesi uyarınca 1 yıl 15 gün hapis ve 5.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 Sayılı Kanun’un 257. maddesinin ikinci fıkrası, 62. maddesi ve 53. maddesi uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; takip dayanağı belgelerin senet vasfı taşımayan, borçlu bilgileri eksik belgeler olduğu, katılanın yeterli bilgi ve belge getirmemesi nedeniyle takiplerden çekilme kararı aldığı ve katılanın kendisinden herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığına, takiplerden çekilmesine muvafakat ettiğine dair belge verdiği gözetilmeden görevi kötüye kullanma suçundan, yaptığı icra takip masrafları ile hapis hakkı değerlendirilmeden tahsil ettiği ve uhdesinde kalan para nedeniyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan haksız yere cezalandırıldığına ilişkindir.
Katılan süre tutum dilekçesi vermiş, gerekçeli karar tebliği sonrası başkaca dilekçe vermemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Suç tarihinde Kırıkkale Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanık hakkında, alacaklı vekili sıfatıyla, bir kısım borçlular hakkında Kırıkkale 4. İcra Müdürlüğünün 2010/2868, 2010/2881, 2010/2887, 2010/2890, 2010/2891, 2010/2893, 2010/2899, 2010/2946 ve 2010/3299 Sayılı dosyaları üzerinden başlattığı icra takiplerinde takip konusu alacakların tahsiline yönelik işlem yapmayarak dosyaların işlemden kaldırılmalarına sebebiyet verdiği, 2010/2866 – 2869 – 2871 – 2872 – 2873 – 2874 – 2877 – 2878 – 2879 – 2882 – 2883 – 2885 – 2886 – 2888 – 2889 – 2892 – 2894 – 2896 – 2897 – 2898 – 2895 – 3297 Sayılı icra dosyalarında, 24.11.2011 tarihinden sonra yaklaşık 1 yıl 8 ay süre ile alacağın tahsiline yönelik herhangi bir işlem yapmayarak alacaklı katılanın mağduriyetine sebebiyet verdiği, Kırıkkale 4. İcra Müdürlüğünün 2010/2945 Sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü icra takibinde muhtelif tarihli reddiyat makbuzları karşılığında toplam 5.469,70 TL, 2010/2867 Sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü icra takibinde 27.09.2010 tarihli reddiyat makbuzu karşılığında 924,90 TL, 2010/2872 Sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü icra takibinde, 24.02.2012 ile 28.03.2013 tarihleri arasında borçludan toplam 2.300 TL’yi haricen tahsil etmesine rağmen müvekkili katılana vermeyip uhdesinde tuttuğundan bahisle görevi kötüye kullanma ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Sanık sorgusunda; katılanın verdiği senetlerin üzerinde borçlunun açık adresi bulunmadığı gibi senet vasfı da taşımadığını, katılanın senetlerdeki eksiklikleri doldurup kendisine tevdii ettiğini, icra takibinden sonra borçluların borcun ödendiğini senetlerin ise katılanda kaldığını beyan etmeleri üzerine durumu katılana bildirdiğini ve icra takiplerinden çekilme konusunda yazılı beyan aldığını, takipler için yaptığı masrafın tahsil ettiği ve uhdesinde kalan miktardan çok fazla olduğunu beyan etmiştir.
3. Mahkemece, icra dosyalarının incelenerek, sanığın mesleği gereği tahsil ettiği parayı katılana teslim etmeden uhdesinde tutarak güveni kötüye kullanma, bir kısım dosyaları takipsiz bırakarak görevi ihmal suçunu işlediği kabul edilerek mahkûmiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Görevi Kötüye Kullanma Suçu Yönünden
1. Sanığın katılanın muvafakatıyla takipleri işlemsiz bıraktığına dair herhangi bir belge ve bilgi sunamaması, bilahare başka bir avukat tarafından yenilenen bir kısım icra takip dosyalarında maaş haczi vesair suretlerle tahsilatlar yapıldığının anlaşılması karşısında, sanığın temyiz sebepleri yerinde görülmemiş olup kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. 5237 Sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın ve katılanın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
B. Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yönünden
1. 24.10.2019 tarih ve 30928 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5271 Sayılı Kanun’un 253. maddesinin üçüncü fırkasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresinin eklendiği, anılan kanun maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı, sanığa yüklenen görevi kötüye kullanma suçunun mağdurunun kamu, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun mağdurunun katılan olduğu dikkate alındığında, her iki suçun mağdurlarının farklı olduğu belirlenmekle, sanığa yüklenen ve 5237 Sayılı Kanun’un 155. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle değişik 5271 Sayılı Kanun’un 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.
2. Kabule göre de;
a-) Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 Sayılı Kanun’un 106. maddesinin üçüncü fıkrasında 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 Sayılı Kanun’un 81. maddesiyle yapılan değişiklik gözetilmeden, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
b-) 5237 Sayılı Kanun’un 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : A. Görevi Kötüye Kullanma Suçu Yönünden
Gerekçe bölümü (A) bendinde açıklanan nedenlerle Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.09.2015 tarihli ve 2014/123 Esas, 2015/154 Karar sayılı kararında sanık ve katılan tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın ve katılanın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oybirliğiyle ONANMASINA,
B. Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu Yönünden
Gerekçe bölümü (B) bendinde açıklanan nedenle Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.09.2015 tarihli ve 2014/123 Esas, 2015/154 Karar sayılı kararına yönelik sanık ve katılanın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 Sayılı Kanun’un 321. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oybirliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.