Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 20.10.2022 Tarihli, 2021/437 E., 2022/12699K. Sayılı Kararı
“…Davacı vekili, davalının davacıya karşı iftirada bulunduğunu ve görevden uzaklaştırıldığını, cezai soruşturma başlatıldığını, davacının suçsuz olduğunun ortaya çıktığını, aleyhinde yapılan FETÖ/PDY iftirası dolayısıyla davacının her ne kadar cezai sorumluluğu doğmamış olsa da hakkında soruşturma yapıldığı ve görevden uzaklaştırıldığı dönemde davacının kişilik hakları zarar gördüğünü, davacının yaşadığı yoğun acı, elem ve ızdırap dolayısıyla manevi zarara uğradığını, manevi zarara yol açan sebebin …’ın hukuka aykırı fiili olduğunu, olayda davalının kusurlu olduğunu ve davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının manevi zararını gidermek için manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek olay tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı hakkında ileri sürülen iddiaların abartılı ve yanlış olduğu gibi gerçeklikten, doğruluktan uzak, tamamen davacıyı yaşanan olayların dışında gösterir şekilde hazırlanmış bir dilekçe olduğunu, davacının annesine sahip çıktığı kadar teyzesine da sahip çıkması gerekmekte olduğunu, ama davacının bunu yapmadığını ve annesinin yanında yer alıp ortamı gerdiğini ve teyzesine karşı cephe aldığını, davacı gibi soruşturma yapılan her bireyin manevi tazminat davacı açtığı takdirde ödenecek tazminatı ne hükümetin ne ülke bütçesinin ne de bu konuda ihbarda, şikayette bulunan bireylerin karşılayabileceğini, annesiyle birlikte hareket eden davacının niyetinin davalının yaşam alanını daraltıp onu mağdur etmek olduğunu, davanın hukuki temeli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince; davacıya karşı haksız eylemde bulunan davalının, davacının teyzesi olması, davalının haksız eylemi, davacıya ve davacının ailesine zarar vermek maksadıyla kasıtlı olarak yapması, yanı sıra, davacının soruşturma geçirmesi, kamu görevinden açığa alınması, davalıya karşı herhangi bir kusurunun bulunmaması, davacının polis olmasından dolayı geçirdiği soruşturmanın iş ve sosyal çevresinde büyük yansımaya yol açması, ekonomik ve ailevi ızdırap yaşaması gözetilerek takdiren 50.000,00 TL manevi tazminatın 26/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf isteminin manevi tazminat miktarı yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına yeniden hüküm oluşturularak; davanın kısmen kabulüyle 20.000,00 TL manevi tazminatın 26/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,…”
Kararın Özeti:
Yargıtay bu kararında iftira suçuna maruz kalan kişinin, bu eylemi yapan faile karşı maddi ve manevi tazminat açabileceğine karar vermiştir. Gerçekten de iftira suçuna maruz kalan kişi / kişiler bu hukuka aykırı isnat edilen bu suçtan dolayı çoğunlukla maddi anlamda kazanç kaybına uğrarken manevi iç dünyaları da hasar görmektedir.
Şöyle ki: Çoğunlukla iftira nedeniyle mağdur aleyhinde soruşturma ve kovuşturma başlatılmakla birlikte kişinin devlet memuru olması durumunda görevden ihraç veya idari yaptırım uygulanmaktadır. Bu sebeple maddi anlamda kişinin kazanç kaybı meydana gelmektedir. Bununla birlikte her ne kadar isnat edilen suçu mağdur işlememiş ise ve hakkında takipsizlik/beraat kararı verilmiş olsa da basın-yayın yoluyla kişilik hakları zedelenmektedir. Bu sebeple iftira suçuna maruz kalan mağdur, bu sebepten dolayı uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat davasını hukuk mahkemesinde açarak tahsil edebilecektir.