Yargıtay 16. Ceza Dairesi   04.03.2021 Tarih 2020/5078 E. ,  2021/1883 K.Dosya incelenerek gereği düşünüldü:Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun oluşabilmesi için failin, alt sınırı altı ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini, yurt dışına çıkarması veya gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi tutması gerektiği; somut olayda öncül suç niteliğindeki “Parada sahtecilik” suçundan sanık hakkında kamu davası açılıp yargılama yapıldığı, atılı suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçunu oluşturduğu belirlenen son işlem tarihinin sanığın “Parada sahtecilik” suçundan yakalandığı tarih olan 24.03.2006 olduğu, sanığa atılı bulunan suçun suç tarihinden önce 4208 sayılı Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun 7. 
Yargıtay Kararı

 maddesinde düzenlendiği, yine aynı Kanunun 8. maddesinde bu suça ilişkin kovuşturma zamanaşımının 10 yıl olarak belirlendiği, anılan maddede 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5020 sayılı Kanunun 16. maddesi ile yapılan değişiklik üzerine kovuşturma zamanaşımı süresinin 15 yıla çıkartıldığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçuna, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 282. maddesinde yer verilmesi üzerine 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Kanunun 26. maddesi ile 4208 sayılı Kanunun 7 ve 8. maddelerinin yürürlükten kaldırıldığı, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunun düzenlendiği TCK’nın 282. maddesinin, 26.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinde; “cezanın üst haddinin 5 yıl” olarak düzenlendiği ve TCK’nın 66/1. maddesi uyarınca 8 yıllık olağan ve TCK’nın 67. maddelerinde belirlenen 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi olduğu, tüm bu yasal düzenlemelerin ayrı ayrı ve bir bütün olarak uygulanması sonucu zamanaşımı bakımından, TCK’nın 282. maddesinin 26.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilmeden önceki ilk halinin sanık lehine olduğunun anlaşılması karşısında anılan Kanunun 66/1-e ve 67. maddelerinde belirlenen dava zamanaşımının suç tarihi ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşılmakla hükmün BOZULMASINA, CMUK’nın 322. maddesine istinaden sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 04.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 19. Ceza Dairesi T. 10.3.2016 E. 2015/33445 K. 2016/7362

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sanıklardan … hakkında mahkemece bir hüküm kurulmamış ise de her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Mahkemece yargılama sırasında …Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının sonucunun bekletici mesele yapıldığı 28.12.2009 tarihi ile anılan dosyadaki kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği 28.5.2013 tarihleri arasında zamanaşımının durduğu ve sanıklar hakkında zamanaşımı sürelerinin dolmadığı kabul edilerek tebliğnamede yer alan zamanaşımı sebebiyle düşme kararı verilmesi yönündeki görüşe iştirak edilmemiştir.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1-) Sanıklardan … hakkında ölüm sebebiyle düşme kararı verildiği halde aynı sanık hakkında ayrıca beraat kararı verilmesi suretiyle hükmün karıştırılması,

2-)Suç tarihinin, … raporlarına göre… isimli şirketin …’da bulunan … isimli firmaya 30.000 Amerikan Dolarının gönderildiği son tarih olan 2.11.2000 olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında 1998-1999-2000 tarihi olarak yazılması,

3-) … Mali Suçları Araştırma Kurulunun 18.1.2002 tarih ve … numaralı araştırma ve inceleme raporunda, …’nin yurda kaçak olarak getirip sattığı etlerle ilgili olarak 4208 Sayılı Kanun yönünden yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, anılan şirketin 1997, 1998 ve 1999 yıllarında toplam 10.331.145,74 TL bedelinde ithal ettiği kaçak etlerin iç piyasaya sürülmesinde … isimli firma dışında …, …, …, …, … isimli 7 adet firmanın kullanıldığı, ithale konu et bedelinin kara para kapsamına girdiğinin tespit edildiği,

Anılan rapor ve tüm dosya kapsamına göre, sanıkların bir kısmının … isimli firmanın yetkilisi ve ortakları, bir kısmının ise bu firma ile bağlantılı diğer yedi firmanın ortağı veya yetkilisi oldukları,… isimli firmanın 1997-1998 ve1999 yıllarında yurtdışından et ithal ederek Türkiye’de piyasaya sürdüğü ve diğer 7 firmanın da bu işlemlere aracılık ettiği, sanıkların bu yolla …’daki … isimli firmadan et aldıkları halde … ve … isimli … şirketlerinden satın alınmış gibi sahte evraklar düzenledikleri ve 7.547.300 USD tutarındaki etlerin yurtdışına transit rejimi çerçevesinde gönderildiğine dair sahte evraklar düzenlemek suretiyle 3.183.432 USD tutarındaki bölümünün yurt içinde piyasaya sürüldüğü ve bu suretle toplam 10.331.145,74 TL tutarında karapara elde ettiklerinin iddia edildiği olayda; öncelikle sanıkların eylemlerin 4208 Sayılı Kanun kapsamında karapara aklama suçunu oluşturup oluşturmayacağının irdelenmesi gerekmektedir.

4208 Sayılı Kanun uyarınca karapara aklama suçunun oluşabilmesi için, anılan Kanun’un 2/a madde ve fıkrasında sayılıp öncül suç olarak nitelendirilen fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen paranın; elde edenlerce meşruiyet kazandırılması amacıyla değerlendirilmesi, bu yolla elde edildiği bilinen karaparanın başkalarınca iktisap edilmesi, bulundurulması, elde edenlerce veya başkaları tarafından kullanılması, kaynak veya niteliğinin veya zilyet ya da malikinin değiştirilmesi, gizlenmesi veya sınır ötesi harekete tabi tutulması veya bu hareketin gizlenmesi, yukarda belirtilen suçların hukuki sonuçlarından failin kaçmasına yardım etmek amacıyla kaynağının veya yerinin değiştirilmesi veya transfer yoluyla aklanması gerekmektedir.

Bu durumda öncül suçların işlenmesi sonucu elde edilen karapara, suçun unsurunu oluşturmaktadır.

4208 Sayılı Kanun kapsamında aklama suçunun unsurunu oluşturan kara para ancak bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra öncül suçların işlenmesi halinde bu niteliği taşıyacaktır.

Sanıkların işledikleri öne sürülen ve öncül suç kapsamında bulundukları anlaşılan eylemler sebebiyle dosyada ve UYAP kayıtlarında yapılan incelemeye göre, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında sanık … hakkında mahkumiyet, diğer bir kısım sanıklar yönünden beraat ve düşme kararlarının verildiği ve anılan hükmün temyiz edilmesi sebebiyle henüz kesinleşmediği; … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında kaçakçılık suçundan bir kısım sanıklar hakkında verilen zamanaşımı nedeni ile düşme kararlarının temyiz edilmeksizin 28.3.2013 tarihinde kesinleştiği; … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında evrakta sahtecilik ve suç işlemek için örgüt kurmak suçlarından yargılanan bir kısım sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararlarının temyiz edilmesi üzerine … Ceza Dairesinin 28.3.2012 tarih ve … Esas, … sayılı kararı ile suç işlemek için örgüt kurmak suçları yönünden zamanaşımı ile düşme kararı verildiği, evrakta sahtecilik suçunda ise bir kısım sanıklar yönünden suçun sübutu kabul edilerek az cezaya hükmedildiği gerekçesiyle bozma kararı verildiği, anılan mahkemenin … esas sayılı dosyasında evrakta sahtecilik suçu yönünden bozma kararına uyarak verdiği mahkumiyet kararlarının temyizi üzerine Yargıtay … Ceza Dairesinin 16.11.2015 tarih ve … E.K sayılı kararı ile zamanaşımı sebebiyle düşme kararı verildiği anlaşılmaktadır.

Kara para aklama suçundan açılan kamu davasında, unsur olan öncül suçun işlenip işlenmediğinin bu suç yönünden yargılama faaliyetinde bulunmayan hakim tarafından çözümü yani nisbi muhakeme ancak öncül suçun yargılama yapılarak kanıtlanmasına olanak bulunmayan sanığın ölümü, zamanaşımı, kamu davasının açılmaması ve benzeri hallerle sınırlıdır.

Somut olayda, öncül suçlardan olan kaçakçılık suçundan açılan … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında verilen kararların temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Ceza Dairesinde inceleme sırası beklediği; evrakta sahtecilik ve suç işlemek için örgüt kurma suçlarından açılan davalar sonunda … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında verilen kararın temyiz üzerine Yargıtay … Ceza Dairesince zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildiği ve … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında verilen zamanaşımı nedeni ile düşme kararının temyiz edilmeksizin 28.3.2013 tarihinde kesinleştiği cihetle,

Sanıklar hakkında açılmış … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında, öncül suçun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından delil değerlendirilmesi yapılmadığından anılan dosyanın getirtilip nisbi muhakeme yoluyla öncül suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesi; Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında bir kısım sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararlarının temyiz edilmesi üzerine suç işlemek için örgüt kurma suçu yönünden zamanaşımı ile düşme kararı verildiği ve evrakta sahtecilik suçu yönünden ise bir kısım sanıklar yönünden suçun sübutu kabul edilerek az cezaya hükmedildiği gerekçesiyle hükmün bozulduğu, daha sonra verilen kararın da temyizi üzerine zamanaşımı sebebiyle düşme kararı verildiği, ancak evrakta sahtecilik suçu yönünden Yargıtay … Ceza Dairesinin suçun sübuta erdiğine dair bozma kararının öncül suçun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından dikkate alınmasının gerektiği, öncül suçlardan olan suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından da anılan dosyanın getirtilip nisbi muhakeme yoluyla öncül suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesi; yine öncül suçlardan olan kaçakçılık suçundan açılan … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesi ve kesinleşen karar sonucuna göre öncül suçtan mahkumiyet koşulunun sağlanması durumunda bu hususun, zamanaşımı ya da başka bir sebeple düşme kararı verilmesi halinde ise nisbi muhakeme yoluyla suçun oluşup oluşmadığı belirlendikten sonra, öncül suçlara dair davaların kesinleşmesinin beklenmesine dair verilecek karar ile bu davaların sonuçlanmasına kadar geçecek sürelerde zamanaşımının duracağı da gözetilerek, sanıkların karapara aklama suçu yönünden olaydaki fonksiyonlarının belirlenmesinden sonra hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken, eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 10.3.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.