TCK Madde 36

Gönüllü vazgeçme

MADDE 36– (1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.

Sayfa İçeriği

TCK Madde 36 Gerekçesi

TCK madde 36 Gerek icra hareketleri aşamasında gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra, failin suçu tamamlamaktan gönüllü olarak vazgeçmesini teşvik etmek modern suç politikasının temel araçlarından biridir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununda sadece icra hareketlerinin devamı aşamasında kabul edilen gönüllü vazgeçme, icra hareketlerinin bittiği ancak neticenin meydana gelmediği olaylar bakımından da öngörülmüştür. Böylece suçun icrası sürecindeki bütün aşamalarda gönüllü vazgeçme mümkün hâle gelmektedir. Ancak icra hareketlerinin bitmesinden sonra gönüllü vazgeçmenin kabulü için, vazgeçenin suçun tamamlanmasını önlemek bakımından ciddi bir çaba göstermesi gerekmektedir.

Gönüllü vazgeçme hâlinde kişiye ceza verilmemekte, ancak o ana kadar yapılan hareketler ayrıca bir suç oluşturuyorsa sadece o suçtan sorumlu tutulmaktadır.

Suç bütün unsurlarıyla tamamlandıktan sonra örneğin çalınan eşyanın geri verilmesi veya kaçırılan kişinin serbest bırakılması hâllerinde, artık vazgeçme değil etkin pişmanlık söz konusudur. Bazı suçlarla ilgili olarak yapılan düzenlemeler bağlamında özel hükümler olarak etkin pişmanlığa yer verilmesinin daha doğru olacağı düşüncesiyle; Hükümet Tasarısında “tam teşebbüs” aşamasındaki gönüllü vazgeçme karşılığında kullanılan etkin pişmanlıkla ilgili hüküm, Tasarı metninden çıkarılmıştır.

TCK Madde 36 Emsal Yargıtay Kararları

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E. 2023/2363 K. 2025/4073 T. 21.05.2025 8. Ceza Dairesi 2023/2363 E., 2025/4073 K.

Esas:2023/2363

Karar:2025/4073

Karar Tarihi:21.05.2025

SUÇ: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma

HÜKÜMLER: Ceza verilmesine yer olmadığı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Onama

Yapılan ön inceleme neticesinde; sanıklar hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin temyiz edilebilir olduğu, temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteminin süresinde olduğu, temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

  1. HUKUKÎ SÜREÇ
  2. Yargıtay Bozma İlamı

Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.01.2014 tarihli kararı ile sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen mahkumiyet kararlarının sanıklar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin, 21.10.2020 tarihli kararı ile özetle, sanıklar hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 36. maddesinin uygulanma imkanı tartışılıp sonucuna göre hüküm tesisi gerektiğinin gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

  1. Yargıtay Bozma İlâmından Sonraki Yargılama Süreci

Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.10.2021 tarihli kararı ile sanıklar hakkında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 36 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223/4-a maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.

  1. TEMYİZ
  2. Temyiz Sebepleri

Cumhuriyet Savcısının Temyiz İstemi

Sanıkların mağdurenin içerisinde bulunduğu aracın önünü kestiklerine, mağdurenin beyanlarına itibar edilmesi gerektiğine, suçun unsurlarının oluştuğuna, sanıklar hakkında mahkumiyet hükümleri kurulması gerektiğine ilişkindir.

  1. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava dosyası kapsamına göre; olay gecesi sanıkların mağdure …’in de içerisinde bulunduğu tanık ….’nün sevk ve idaresindeki aracı durdurarak mağdurenin araçtan inmesini istedikleri, tanık S.’in ikna etmesi üzerine sanıkların eylemlerini sonlandırarak olay yerinden ayrıldıkları iddiasına ilişkin olarak;

  1. Tüm dava dosyası kapsamına göre, mağdurenin …… Restorant isimli iş yerinde garson olarak çalıştığı, sanık …’in müşteri olarak geldiği sırada tanıdığı mağdureden kendisi ile arkadaş olmasını istediği, olay gecesi mağdurenin mesai sonrasında iş yerinden ayrılarak tanık …….’in sevk ve idaresindeki araçla seyir halinde oldukları sırada sanıkların aracın önünü keserek durdurdukları, mağdure …’den aşağıya inmesini istedikleri, tanık …….’in ikna etmesi ve mağdurenin bu konuyu daha sonra konuşmak istediğini beyan etmesi üzerine sanıkların eylemlerine son vererek olay yerinden ayrıldıkları anlaşılmıştır.
  2. 5237 sayılı Kanun’un 36. maddesinde, failin, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçmesi veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlemesi halinde, teşebbüsten dolayı cezalandırılamayacağı; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılacağı düzenleme altına alınmıştır.
  3. Somut olayda, sanıkların mağdurenin içerisinde bulunduğu aracın önünü keserek araçtan inmesini istedikleri, ancak tanık …….’in ikna etmesi ve mağdurenin bu konuyu daha sonra konuşalım demesi üzerine sanıkların mağdureyi hürriyetinden yoksun kılmaya yönelik başladıkları icra hareketlerinden gönüllü olarak vazgeçtikleri, sanıkların eylemlerinin tamam olan kısmı itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 223/1. maddesinde düzenlenen ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulmasını suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Kabule göre ise; sanıkların yargılama konusu eylemleri için, 5237 sayılı Kanun’un 223/1. maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66/1-e maddesi gereğince 8 yıllık olağan zamanaşımı ve aynı Kanun’un 67/4. maddesi gereğince 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı sürelerinin öngörüldüğü anlaşılmıştır. 5237 sayılı Kanun’un 67/4. maddesi uyarınca 22.07.2010 suç tarihinden, temyiz inceleme tarihine kadar, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

III. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kınık Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.10.2021 tarihli ve 2021/28 Esas, 2021/585 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 321/1. maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322/1-1. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.05.2025 tarihinde karar verildi.

Yargıtay 6. Ceza Dairesi, E. 2013/31692 K. 2016/4738 T. 06.06.2016 6. Ceza Dairesi         2013/31692 E.  ,  2016/4738 K.

Esas:2013/31692

Karar:2016/4738

Karar Tarihi:06.06.2016

SUÇ: Yağma

HÜKÜM: Mahkumiyet

 Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu’nun takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinde, “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmüne, 36. maddesinde ise; “Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır” şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.

Suça kalkışma, kastedilen suçun icra hareketlerine başlayan failin kendi elinde olmayan ve iradesi dışında gerçekleşen sebepler ile suçu tamamlayamaması hali iken; gönüllü vazgeçme, failin kendi iradesi ile suçun tamamlanmasına veya neticenin gerçekleşmesine engel olmasıdır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarih, 2013/1-126 Esas, 2014/364 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, “Suç yolunda (iter criminis) ilerleyen sanık daha fazla ilerleme imkanına ve kanaatine sahip olduğu halde, suç yolunda ilerlemeyerek icrayı yarıda bırakmışsa ya da icra hareketleri tamamlandıktan sonra

kendi çabası ile sonucun meydana gelmesini önlemişse vazgeçmenin gönüllü olduğu, buna karşılık fail icraya başlarken göz önünde tuttuğu ve hesaba kattığı risklerden başka bir faktör nedeniyle icra hareketlerine devam etmemişse ya da sonuca ulaşamamışsa vazgeçmenin gönüllü olmadığı, bu halde icra hareketleri failin elinde olmayan engelleyici nedenlerle bitirilemediğinden ya da sonuç failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmediğinden teşebbüsün söz konusu olduğu vurgulanmıştır.

Gerek öğreti gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda yer alan bu kabullere göre gönüllü vazgeçmenin varlığı için aranan şartlar şu şekilde sıralanabilir:

1- Öncelikle kasıtlı bir suçun işlenmesine yönelik olarak icra hareketlerine başlanmalı,

2- Suç tamamlanmadan önce vazgeçme gerçekleşmeli,

3-Vazgeçmenin konusu; icra hareketinin devamına, suçun tamamlanmasına ya da sonucun gerçekleşmesine yönelik bulunmalı, yani sanık ya suçun icra hareketlerinden vazgeçmeli ya da kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini önlemeli,

4-Vazgeçme gönüllü olmalı yani fail suçun icra hareketlerini isteyerek terk etmeli ya da suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini isteyerek önlemeli,

5-Suçun tamamlanmasının önlenmesi veya sonucun gerçekleşmesinin engellenmesi, failin çabalarıyla meydana gelmelidir. Sonuç başka bir nedenle önlenmiş ise kural olarak gönüllü vazgeçme oluşmayacak ve fail 5237 sayılı TCK’nun 36. maddesinden yararlanamayacaktır.”

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın, yaşı küçük olduğu için soruşturması ayrı yürütülen ve evinde misafir olarak bulunduğu arkadaşı … ile birlikte, gece vakti ….’ın komşusu olan yakınanı yağmalamak için kapısının zilini çaldıkları, kapıyı açan yakınanın boğazına sarılıp içeri sokup yere yatırdıktan sonra göğsüne basıp etkisiz hale getirdikleri, sanığın üzerinde taşıdığı bıçağı yakınanın yüzüne dayayıp “Sesini çıkarma seni öldürürüz” diye tehdit ettiği, daha sonra yakınandan bir şey istemeden, evden de bir şey almadan yakınana yağma suçunu işlemek için geldiklerini, ancak vazgeçtiklerini söyleyip özür dileyerek evden çıkıp gittikleri, yakınanın olay sırasında bıçak kullanılmaksızın basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralandığının anlaşılması karşısında; sanığın eyleminden gönüllü olarak vazgeçtiği, 5237 sayılı TCK’nın 36. maddelerine göre eylemin tamamlanmış kısmına göre değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;

24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK’nın 53/1-b maddesinde yazılı, “seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptal edilmiş olması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Our Score
Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

📞 Hemen Ara