- Minval Hukuk
- Vergi ve İdare Hukuku
- 21 Kasım 2025
Vergi hatası, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 116. maddesi uyarınca “vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere vergi hatası, verginin matrahı, miktarı, muhatabı veya dönemi ile ilgili basit bir yanlışlıktır ve hukuki yorum gerektirmeyen bir hesap hatası olarak ortaya çıkar. Örneğin, beyannameye yanlış matrah yazılması, yanlış vergi oranı uygulanması veya aynı matrah üzerinden mükerrer vergi tahakkuku gibi durumlar tipik vergi hatalarıdır. Vergi hatalarının tespiti halinde gerek mükellef gerekse vergi idaresi düzeltme müessesesini işletme yetkisine sahiptir. Nitekim düzeltme usulü, Vergi Usul Kanunu’nun 120 ve devamı maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlenmiş olup hatanın niteliğine göre idarenin re’sen düzeltme yapabilmesi veya mükellefin yazılı başvuru yoluyla düzeltme talebinde bulunabilmesi mümkündür İdare, açık ve tartışmasız hata tespit ederse re’sen düzeltme yapabilir; mükellef ise VUK 122’ye göre hatanın düzeltilmesi için vergi dairesine başvurabilir. Ancak Danıştay içtihatları uyarınca düzeltme, yalnızca hukuki yorum gerektirmeyen “açık” hatalar için mümkündür. Yorum farklılıklarına dayalı ihtilaflı konular, düzeltme yoluyla değil yargı mercileri aracılığıyla çözülmelidir.
Nitekim konuyla ilgili olarak Danıştay VD. Vergi Dava Daireleri Kurulu 23.10.2024 T. 2023/643 E. 2024/959 K. Sayılı ilamında da ; “…Anılan başvurunun, vergi yükümlüsünün bu yönde açık bir iradesi bulunmamasına rağmen vergi hatalarının düzeltilmesine ilişkin yol kapsamında değerlendirilmesi halinde yargı merciince yapılacak incelemenin süregelen Danıştay içtihatları uyarınca sadece vergilendirmede 213 sayılı Kanun’un 116 ve devamında yer alan maddelerde tanımlanan AÇIK BİR VERGİ HATASININ BULUNUP BULUNMADIĞI VE HATALARIN DÜZELTİLMESİNE İLİŞKİN DİĞER KURALLARA UYGUNLUK BULUNUP BULUNMADIĞI HUSUSUYLA SINIRLI TUTULACAĞI AÇIKTIR. SONRADAN ORTAYA ÇIKAN YENİ HUKUKİ DURUMUN MAHİYETİ HUKUKİ YORUMU GEREKTİREBİLECEĞİNDEN ANILAN BAŞVURUNUN VERGİ HATALARININ DÜZELTİLMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ, ÖZELLİKLE VERGİ YÜKÜMLÜSÜNÜN BU KONUDA AÇIK BİR İRADESİNİN DE BULUNMADIĞI DURUMLARDA ONUN İRADESİNE AYKIRI BİR BİÇİMDE HAK KAYBINA UĞRAMASINA YOL AÇABİLECEKTİR.2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin vergi uyuşmazlıkları yönünden uygulanmasını vergi hatalarının düzeltilmesi isteminin varlığı şartına bağlayan aynı maddenin (3) numaralı fıkrasındaki düzenlemenin önce 3622 sayılı Kanun’la değiştirilmiş olması, daha sonra düzenlemenin vergi uyuşmazlıklarında uygulanmasına yasaklama getiren bu değişik halinin de yürürlükten kaldırılmış olması, artık bu madde kapsamında idareye yapılacak başvurularda vergi hatalarının bulunması şartını aramaya engel oluşturmaktadır. Dolayısıyla 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin vergi uyuşmazlıklarında uygulanmasında yeni hukuki durumun vergi hatası oluşturması gerektiği yönünde bir sınırlama yapılmasına ve başvuruların bu kapsamda ele alınmasına olanak bulunmamaktadır.Bu durumda idari dava açma süresi geçtikten sonra ortaya çıkan yeni bir hukuki durum nedeniyle daha önce doğan hukuki sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla yapılacak başvurunun 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi, idari başvuru yolları ile sonrasında başvurulacak yargısal başvuru yollarına ilişkin usul kurallarının yargılamanın hakkaniyetine zarar getirmeyecek şekilde yorumlanmış olmasını sağlayacaktır.Tüm bu açıklamalar, kesin hükmün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ya da geçen dava açma süresinin ihya edilmesine yönelik olmayan, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği veya vergilendirme işleminin yapıldığı tarihte mevcut bulunmayan ve sonradan ortaya çıkan yeni hukuki durumlar sebebiyle davalı idareye 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında başvurulabileceğinin kabulünü gerektirmektedir. Başvurunun reddedilmesi halinde ise açılacak idari davada, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında başvuru yapılmasına ilişkin usul şartlarının bulunup bulunmadığı ve işlemin hukuka aykırı olup olmadığının inceleneceği tabiidir…” hüküm ve kanısına varılmıştır.
Vergi Hataları Nelerdir?
Vergi Usul Kanunu’na göre vergi hataları, iki ana kategoriye ayrılmıştır: Hesap hataları ve Vergilendirme hataları. Hesap hataları, verginin matrahı veya miktarıyla ilgili aritmetik veya kayıt hatalarını; vergilendirme hataları ise mükellef şahsı, mükellefiyet durumu, vergi konusu (mevzusu) veya tarh dönemine ilişkin yanlışlıkları kapsar. Başka bir ifadeyle, vergi hatalarının genel çerçevesi VUK 116-118. maddelerde belirlenmiştir. Aşağıdaki listede bu ana başlıklar ve örnekleri özetlenmiştir:
- HESAP HATALARI: Vergilendirme ile ilgili işlemlerde aritmetik ve hesaplama hatalarıdır. Örneğin, matrahın yanlış hesaplanması, vergi oranının hatalı uygulanması veya süresi içinde ödenen geçici vergilerin mahsup edilmemesi gibi durumlar hesap hatalarıdır.
- VERGİLENDİRME HATALARI: Mükellefiyet veya tarh süreciyle ilgili yanlış tespitlerdir. Mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, vergilendirme mevzuunda (konusunda) hata ve vergilendirme/tevsi dönemi hatası bu gruptadır.
- Vergi Hataları Örnekleri:Örneğin, vergi matrahının beyanname dışında az bildirilmesi, yanlış vergi oranının kullanılması, aynı matrah üzerinden birden fazla vergi tahakkuk ettirilmesi (mükerrer vergi), vergiden muaf bir mükelleften vergi alınması veya verginin ilgili dönem dışında hesaplanması vergi hatasına örnek sayılabilir. Bu gibi durumlarda düzeltme yoluna başvurulabilir.
Verilen örnekler, “VERGİ HATALARI NELERDİR” sorusunu somutlaştırarak açıklamaya yardımcı olur. Özetle, VUK’un 117 ve 118. maddeleri vergi hatalarını saymış ve her tür hata için düzeltme usulünü öngörmüştür.
Vergi Hukukunda Hesap Hataları Nelerdir?
Hesap hataları, vergi miktarını doğrudan etkileyen hesaplama hatalarından oluşur ve VUK 117. maddede üç tür olarak sayılmıştır. Bu hatalar basit aritmetik veya kayıt yanlışlıklarından kaynaklandığı için idari düzeltmeye elverişlidir. Hesap hataları şunlardır:
- MATRAH HATASI : Vergilendirmeye ilişkin beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, inceleme raporu veya kararlarda matraha ilişkin tutarların veya indirimlerin eksik ya da fazla gösterilmesi veya hesaplanmasıdır. Bu durumda vergi matrahı hatalı belirlenmiş olur. Örneğin, gelir vergisi beyannamesinde bir önceki yıl zararı indiriminin unutulması veya uygun indirimlerin yanlış hesaplanması matrah hatasıdır. Böyle bir hata, matrah yanlış girildiği için üzerine uygulanan vergi oranına göre vergi tutarını da değiştirir.
- VERGİ MİKTARINDA HATA: Vergi nispet ve tarifelerinin yanlış uygulanması veya yapılan mahsupların hatalı olmasından kaynaklanan hatalardır. Yani matrah doğru olsa da vergi oranı veya tarife yanlış belirlenmişse ya da mahsup işlemleri atlanmış/yanlış yapılmışsa vergi tutarı eksik veya fazla hesaplanır. Örneğin, tahakkuk fişindeki tarife yanlış uygulanıp vergilendirilecek rakama düşük oran konması veya ödenen geçici verginin mahsup edilmemesi durumu vergi miktarında hata nedir sorusuna cevap olmaktadır.Vergi miktarındaki bu tip hatalar da idari yoldan düzeltilebilir.
- VERGİNİN MÜKERRER OLMASI: Verginin mükerrer olması nedir sorusunu ise aynı vergi kanunu kapsamında ve aynı vergilendirme dönemi için aynı matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi veya alınması tanımı yanıtlamaktadır. Yani mükerrer vergi, tamamen aynı matrah üzerinden ikinci kez vergi kesmektir. Örneğin, bir vergi dönemine ait matrah üzerinden 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 103. maddesine göre hesaplanan bir gelir vergisi varken, daha sonra aynı matrah üzerinden tekrar GVK 104’e göre başka bir gelir vergisi tarh edilmesi mükerrer vergilendirmedir. Bir diğer örnek, bir mirasçının intikal vergisi yükümlülüğünü reddetmesine rağmen yine de aynı miras için vergi talep edilmesidir. Bu tür mükerrer vergi tahakkukları hesap hatası olarak kabul edilir ve düzeltilmesi mümkündür.
Yukarıda açıklanan vergisel maddi yanlışlıklar, idarece yürütülen tarh ve tahakkuk işlemlerinin basit bir incelemesiyle tespit edilebilecek nitelikte olduğundan, düzeltme müessesesinin doğrudan konusunu oluşturur. Bu çerçevede “hesap hataları nelerdir?” sorusunun yanıtı, Vergi Usul Kanunu’nun 117. maddesinde açık biçimde düzenlenmiş olup hesap hataları; (i) matrahın belirlenmesine ilişkin hatalar, (ii) vergi miktarında ortaya çıkan hesaplama yanlışlıkları ve (iii) aynı matrah üzerinden birden fazla vergi tarh edilmesi şeklindeki mükerrerlik hâlleri olarak üçlü bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bu hataların tamamı, vergi miktarının maddi açıdan hatalı belirlenmesine yol açan ve hukuki değerlendirme gerektirmeyen açık yanlışlıklar olup düzeltme yoluyla giderilmesi mümkün maddi vergi hataları niteliğindedir.
Vergilendirme Hataları Nelerdir?
Vergilendirme hataları, mükellefiyetin tespiti ve verginin tarh edilmesi aşamasında ortaya çıkan hukuki değerlendirme hatalarıdır. VUK 118. madde, bu tür hataları dört başlık altında toplamıştır. Bu hatalarda verginin gerekçesi veya muhatabı hatalı belirlenmiştir. Vergilendirme hataları şunlardır:
- MÜKELLEFİN ŞAHSINDA HATA NEDİR? Verginin gerçek borçlusunun yerine başka bir kimseye kesilmesi veya alınmasıdır. Yani mükellefin şahsında hata, vergilendirme işlemi esnasında isim veya kimlik karışıklığı yapılarak yanlış mükelleften vergi tahakkuk ettirilmesidir. Örneğin, Zafer’in vergi borcu yanlışlıkla Samet’ten tahsil edilmişse bu durum mükellefin şahsında hatadır. VUK 118/1 uyarınca “bir verginin gerçek borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınması” mükellefin şahsında hata olarak tanımlanmıştır.
- MÜKELLEFİYETTE HATA NEDİR? Vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bir kişiden vergi talep edilmesi veya alınmasıdır. Vergi mevzuu uyarınca açıkça vergi dışında bırakılmış (istisna edilmiş) kişilerden vergi kesilmesi halinde mükellefiyette hata ortaya çıkar. Örneğin, vergi muafiyeti bulunan bir esnaftan gelir vergisi alınması ya da motorlu taşıt vergisi borçlusuna yanlışlıkla kurumlar vergisi tahakkuk ettirilmesi mükellefiyette hataya girer. VUK 118/2’de “açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır” şeklinde düzenlenen mükellefiyette hata tanımı bu durumu açıklar.
- VERGİNİN MEVZUSUNDA (KONUSUNDA) HATA NEDİR? Vergi mevzuuna girmeyen veya istisna edilen bir unsura vergi uygulanmasıdır. Örneğin, vergi kanununca istisna edilen bir gelir kalemine veya muaf maddeye yanlışlıkla vergi kesilmesi konusundaki hatadır. VUK 118/3’e göre “açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması”verginin konusunda hatadır. Örneğin, vergiden muaf bir kira gelirini vergiye tabi tutmak, veya muafiyet kapsamındaki bir mal varlığını vergilendirmek bu tür hatadır. Yani vergilendirme konusu yanlış belirlenmiştir.
- VERGİLENDİRME/MUAFİYET DÖNEMİNDE HATA? Aranan verginin ilgili olduğu doğru dönemin yanlış gösterilmesi veya dönem bakımından fazla/eksik hesaplama yapılmasıdır. Her verginin kanununda belirlenmiş bir tarh dönemine göre hesaplanması gerekir. Dönemin yanlış yıllara göre hesaplanması, örneğin 2025 gelirinin 2024’te tahakkuk ettirilmesi gibi durumlar vergilendirme dönemi hatasıdır. VUK 118/4’te “aranan vergi ile ilgili vergilendirme döneminin yanlış gösterilmesi veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanması”şeklinde düzenlenmiştir. Diğer bir ifadeyle verginin hangi takvim yılı veya dönem için tarh edileceği hatalı belirlenmişse bu hata kapsamındadır. Örneğin, gelir Vergisi Kanunu’ndaki yanlış uygulama sonucu bir kazanç ilgili olmadığı yılda beyan edilmişse veya belirli bir muafiyet dönemi olan olaylarda (tasfiye, faaliyet kesintisi vb.) vergi haksız yere uygulanmışsa vergilendirme dönemi hatası oluşmuş demektir.
Sonuç olarak, yukarıda yapılan açıklamalar “VERGİ HATALARI NELERDİR” sorusuna kapsamlı bir yanıt sunmaktadır. Hesap hataları, çoğunlukla aritmetik işlem veya matrah/miktar kaynaklı olup maddi hataların somut örneklerini oluştururken; vergilendirme hataları ise mükellef tespitleri, vergi konusu belirlemesi veya hukuki nitelikli değerlendirmelerle bağlantılıdır. Her iki tür hata da idari düzeltme mekanizmasına tabidir; ancak Danıştay içtihatları uyarınca, düzeltme talebinin kabulü için hatanın “açık, net ve mutlak” nitelikte olması gerekmektedir. Vergi hatalarının türlerini doğru şekilde bilmek, vergi uygulamalarında ortaya çıkan yanlışların tespiti, idari düzeltmesi ve mükellefin haksız vergi yükümlülüğünün giderilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu hatalar hem vergi idaresince hem de mükellef tarafından tespit edilebilmekte ve Vergi Usul Kanunu’nda öngörülen süreler içerisinde giderilebilmektedir.

Minval Hukuk & Danışmanlık Bürosu Sigorta Hukuku(Trafik ve İş Kazaları), İş Hukuku, Kamulaştırma ve İstimlak, Tazminat Hukuku, Ölüm ve Yaralamalı Trafik Kazalarından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları, Yangın Sigortaları, Dask Sigortası, İşveren Mali Sorumluluk Sigortaları, Araç Değer Kaybı ve Araç Hasar Bedeli Davaları ile Vatandaşlık Hukuku ve Nüfus Davaları, Göç Davaları, SGK’nın karşılamadığı akıllı ilaç bedellerinin ödenmesi ve ücretsiz temin edilmesi ile ilgili davalar üzerine yoğunlaşmış ve bu alanların her birinde yüzlerce danışanın haklarını ilgili kişi ve kurumlar nezdinde çözüme kavuşturmuştur. Minval Hukuk Bürosunun Kurucu ortaklarının çeşitli site ve dergilerde yayınladığı onlarca makalenin yanında basılan “Sigorta Hukuku ve Tahkim Uygulamaları” adlı bir kitabı da bulunmaktadır.
