Hasta Kabul Sözleşmesi Özellikleri Ve Kapsamı

Özel hastanelerde tedavi gören hastalar ile hastane arasında, Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde özel bir hukuki ilişki doğar. Bu ilişki, kanunlarımızda özel olarak düzenlenmediği için “isimsiz sözleşme” olarak adlandırılır, ancak uygulamada genellikle “hasta kabul sözleşmesi” veya “hastaneye kabul sözleşmesi” olarak bilinir.Hasta kabul sözleşmesi, hastaya sunulacak tıbbi hizmetlerin yanı sıra, hastanenin konaklama, yemek, temizlik, bakım gibi diğer hizmetlerini de kapsar. Bu sözleşme, özellikle tıbbi uygulama hatalarından (malpraktis) kaynaklanan tazminat davalarında önemli bir rol oynar.

Bilinmeli ki, hasta kabul sözleşmeleri yalnızca özel hastaneler için geçerlidir. Devlet hastanelerinde ise hasta ile hastane arasındaki ilişki, bir özel hukuk sözleşmesinden ziyade, kamu hizmetinin sunumu çerçevesinde değerlendirilir. Bu nedenle, bu açıklama yalnızca özel hastanelerdeki durumu ele almaktadır.

Hasta kabul sözleşmesi, hasta ve hastane arasında sözlü, yazılı, açık veya örtülü olarak kurulabilir. Hastanın hastaneye kabulüyle birlikte, hastane yönetimi hukuki sorumluluk üstlenir ve hasta, hastanenin tıbbi anlamda koruması altına girer. Hastaneye kaydı yapılan her hasta ile hastane arasında, “hasta kabul sözleşmesi” olarak adlandırılan bu özel sözleşme ilişkisi otomatik olarak kurulmuş olur. Bu sözleşme ile hastane, tıbbi güvenlik ve tedavinin doğru yollarda doğru şekillerde yapılacağı bir tür organizasyonu yerine getirme yükümlülüğü altına girer. 

Hastanenin temel yükümlülükleri şunlardır:

1-Tıbbi Bakım ve Tedavi: Hastanın tıbbi ihtiyaçlarına uygun, standartlara ve yasalara uygun ve zamanında müdahale.

2Bilgilendirme ve Aydınlatma: Hastaya durumu, tedavi seçenekleri ve olası riskler hakkında açık ve anlaşılır bilgi verme ve tedavileri için gerekmesi halinde rızalarına başvurma.

3-Gizlilik ve Mahremiyet: Hastanın kişisel ve tıbbi bilgilerinin Kvkk kapsamında gizliliğini koruma.

4-Konaklama ve Diğer Hizmetler: Hastanın konforu ve tedavisinin sağlıklı olarak sürdürülebilmesi için gerekli olan konaklama, yemek, temizlik gibi hizmetleri sağlama.

Hasta kabul sözleşmesi, hastanın haklarını ve hastanenin sorumluluklarını belirleyen önemli bir sözleşmedir. Bu sözleşme sayesinde, hastalar aldıkları sağlık hizmetlerinin güvenliği ve hukukiliği konusunda güvenceye sahip olmuş olurlar. 

 

Tarafların Karşılıklı Hak Ve Yükümlülükleri

Hasta kabul sözleşmesinin tarafları olan hastane ve hastanın karşılıklı yükümlülükleri, hem Hasta Hakları Yönetmeliği hem de ilgili diğer mevzuat çerçevesinde belirlenmiştir. Bu yükümlülükler, hasta ile hastane arasındaki ilişkinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde yürütülmesini amaçlamakla beraber hasta hakları ve hastanenin yükümlülüklerini kayıt altına alması bakımından da önemlidir.

Hastanenin Hastaya Karşı Yükümlülükleri:

Hasta Haklarını Korumak ve Yasal Çerçevede Dahilinde Uygulamak: Hasta Hakları Yönetmeliği ve diğer ilgili mevzuat uyarınca hasta haklarını korumak, bu haklara uygun davranmak ve tüm çalışanlarını bu konuda bilgilendirmek ve denetlemek. Bu, hastanın bilgilendirilme, seçme, mahremiyet, saygı görme gibi temel haklarını kapsar.

Hasta Şikayetleri ve Talepleri Değerlendirmek: Hastanın şikayet ve taleplerini dikkate alarak gerekli incelemeleri ve testleri yapmak.

Hastanın Şikayeti ile İlgili Doğru Teşhis Koymak: Yapılan test sonuçlarını ve tıbbi gereklilikleri (endikasyonları) göz önünde bulundurarak doğru teşhis koymak.

Hastaya Doğru Tedavi Seçenekleri Sunmak: Tanı konulduktan sonra uygun tedavi veya cerrahi operasyon seçeneklerini hastaya sunmak ve bu seçeneklerin riskleri ve faydaları hakkında hastayı bilgilendirmek.

Hastayı Yapılacak Tıbbi İşlemler İle İlgili Bilgilendirmek ve Hastanın İşlemleri İçin Aydınlatılmış Onam Almak: Yapılacak her türlü tıbbi işlem için hastadan aydınlatılmış onam almak. Bu, hastanın tedavi hakkında yeterli bilgiye sahip olarak özgür iradesiyle karar vermesini sağlar.

Hasta Dosyasının Gerek Fiziki Gerek Online Sistemde Kayıtlarını Tutmak: Hastanın durumu, uygulanan tedaviler ve diğer ilgili bilgilerle ilgili gerekli kayıtları eksiksiz ve düzenli bir şekilde tutmak. Bu kayıtlar, hem tıbbi takip için hem de hukuki durumlarda önemlidir.

Hastanın Tıbbi Verilerini Yasa Gereği Özenle Saklamak ve Paylaşmamak: Hastanın hastalıkları ve tedavi süreci ile ilgili bilgilerin gizliliğini korumak ve mesleki özen yükümlülüğüne uygun davranmak.

Hastane Organizasyonunu Sağlamak ve Gerekirse Sevk Etmek: Hastane organizasyonunu her hastanın ihtiyacına uygun şekilde düzenlemek. Hastanenin imkanları hastanın bakımı veya tedavisi için yetersiz kalırsa, hastayı uygun bir başka sağlık kuruluşuna sevk etmek.

Hastanın Hastaneye Karşı Yükümlülükleri:

Hastanın da hastaneye karşı bazı temel yükümlülükleri bulunmaktadır:

Bilgi ve Belge Sağlamak: Kendisi ve hastalığıyla ilgili doğru ve eksiksiz bilgi ve belgeleri hastaneye sunmak. Bu, doğru teşhis ve tedavi için kritik öneme sahiptir.

Alınan Hizmetin Bedelini Ödemek: Özel hastanelerde yapılacak tedavilerin bir kısmı SGK tarafından diğer bir kısmı ise hizmet alan hasta tarafından ödenmelidir.

İşbirliği Yapmak ve Saygılı Olmak: Hekimlerin ve diğer sağlık personelinin sorularını saygılı bir şekilde cevaplamak ve tedavi sürecinde işbirliği yapmak. Bu, etkili bir iletişim ve başarılı bir tedavi için gereklidir.

Özetle, hasta kabul sözleşmesi, hem hastanelerin hem de hastaların hak ve sorumluluklarını belirleyen karşılıklı bir anlaşmadır. Bu sözleşme, hasta ve hastane arasındaki güven ilişkisinin temelini oluşturup yapılan işlemlerin sıhhati bakımından da önemli olup kaliteli bir sağlık hizmeti sunulması için gereklilik arz etmektedir.

 

Hastanenin Hastaya Karşı Tazminat Sorumluluğu

Tıbbi müdahaleler, doğaları gereği belirli riskler içerdiğinden, hastanın rızasıyla gerçekleştirilmelidir. Hastanın onayı olmadan, en faydalı müdahale dahi uygulanamaz. Ancak, hastanın onayı olsa bile, doktorun yapacağı her işlem, tıp biliminin genel kabul görmüş standartlarına, yani “tıbbi standartlara” uygun olmalı ve gerekli özen gösterilerek yapılmalıdır. Tıbbi standartlara aykırı her türlü müdahale, “tıbbi uygulama hatası” veya yaygın adıyla “malpraktis” olarak nitelendirilir.

Yargıtay ve Danıştay kararlarına göre tıbbi malpraktis, tıp biliminin standartlarına ve tecrübelere göre gerekli özenin gösterilmemesi ve bu nedenle olaya uygun olmayan her türlü hekim müdahalesi olarak tanımlanır. Başka bir deyişle, hastanın tanı ve tedavisi sırasında standart uygulamaların yapılmaması, bilgi ve beceri eksikliği veya hastaya uygunsuz tedavi uygulanması tıbbi hata olarak kabul edilir. Bu tür hatalı uygulamalardan doğan sorumluluk, kusura dayalı genel sorumluluktur.

Hekimin hukuki sorumluluğunda ölçüt, tecrübeli bir uzman hekimin standardıdır. Hekim, hem genel tıbbi bilgi birikimine hem de kendi kişisel tecrübesine, yeteneğine, mesleki bilgisine ve eğitim düzeyine göre, hastanın sağlığında bir zarar oluşmasını öngörebilmelidir. Bu durum, özen yükümlülüğünü ortaya çıkarır.

Hekimin özen yükümlülüğünün ihlali 3 hususta değerlendirilebilir.

Bilgilendirme Süreci: Hastanın yeterince bilgilendirilmesi ve tıbbi öyküsünün doğru ve eksiksiz bir şekilde kayda alınması

Tedavi Süreci: Teşhis konulması ve bu teşhisin tedavi edilebilir olduğuna dair, tıbbi müdahale yönteminin seçimi ile müdahalenin nasıl uygulanması gerektiği ve tedavi sonrası bakım aşamalarını kapsamaktadır.

Hastane Organizasyonu: Personelin niteliği, yeterli sayıda personel bulundurulması ve hekimler arası işbirliği (konsültasyon) gibi organizasyonel unsurları içerir.Bu üç alandaki kusurlar sırasıyla; uygulama kusuru (tedavide hata), aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru olarak değerlendirilir ve bu üç kusurun tümü “Tıbbi Uygulama Hatası” (Malpraktis) olarak adlandırılır. Doktor müdahalesi, tıp biliminin standartlarına, tecrübelere uygun ve somut olayın özelliklerine göre özenli bir şekilde yapılmalıdır. Doktor-hasta ilişkisinde tazminat davalarına konu olan tıbbi standart ihlalleri, yani malpraktis, aşağıdaki şekillerde ortaya çıkabilir:

 Teşhis Aşamasında Malpraktis: Eksik muayene, yetersiz anamnez alımı, gerekli tetkiklerin yapılmaması gibi hatalar. Örneğin, alerjisi olan bir hastaya alerjisi olup olmadığı sorulmadan alerjisine neden olabilecek bir ilaç verilmesi.

Tedavi Aşamasında Malpraktis: Gerekli tıbbi müdahalenin hiç yapılmaması, ameliyatta yabancı cisim unutulması, yanlış tedavi yöntemi seçimi, yanlış ilaç verilmesi, yanlış yere veya hatalı iğne yapılması, hasta veya müdahale edilecek uzvun karıştırılması, müdahalenin gereğinden fazla yapılması, hijyen kurallarına uyulmaması veya hatalı ameliyat tekniği kullanılması.

Organizasyon Yükümlülüğü Aşamasında Malpraktis: Hastanın durumuna, hastalığın türüne ve ciddiyetine göre gerekli önlemlerin alınmaması. Bu, yeterli ve nitelikli personel bulundurulmasını ve gerektiğinde hekimler arasında konsültasyon sağlanmasını içerir. Organizasyon eksiklikleri, doktorun teşhis veya tedavi hatalarına ek olarak sağlık kuruluşunun da sorumluluğunu doğurur.

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir