- Minval Hukuk
- Dilekçelerimiz
- 27 Ağustos 2024
Ortaklığın giderilmesi davası, hukuki anlamda paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetiyle sahip olunan bir taşınır ya da taşınmaz malın kişisel mülkiyete geçirilmesini sağlayan önemli bir dava türüdür. Özellikle miras yoluyla veya cebren satış yoluyla elde edilen malların, birden fazla kişinin mülkiyetinde olduğu durumlarda, bu dava türü devreye girer. Ortaklığın giderilmesi davası, hem paydaşlar arasındaki anlaşmazlıkları çözmek hem de malın mülkiyetini bireysel hale getirmek amacıyla açılır.
Bu dava, tüm taraflar için benzer sonuçlar doğurur. Örneğin, davacı izale-i şuyu davasını başlattıktan sonra davadan feragat etse bile, davalı taraflardan herhangi biri davayı takip etmek istediğini belirterek davanın devam etmesini sağlayabilir. Bu, davanın ortakların çıkarlarını koruyan ve mülkiyet sorunlarını çözen etkili bir hukuki araç olduğunu gösterir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Nasıl Açılır?
Ortaklığın giderilmesi (İzale-i Şuyu) davası, iki ana yöntemle sonuçlandırılabilir: Aynen Taksim veya Satış suretiyle. Aynen taksim, mülkiyete konu olan malın ortaklar arasında pay oranlarına göre bölünmesiyle gerçekleşir. Bu yöntem, özellikle malın bölünmeye uygun olduğu durumlarda yapılabilir. Ancak, malın niteliği veya paydaşların konumu, aynen taksimi engelliyorsa, satış suretiyle ortaklığın giderilmesi yöntemi devreye girer. Bu durumda mal icra yoluyla satılır ve elde edilen bedel, paydaşlar arasında paylaştırılır.
Özellikle taşınmaz mallarda, aynen taksim çoğu zaman mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda mahkeme, mülkiyet konusu malın satışına ve satış bedelinin paylara göre dağıtılmasına karar verir. Böylece, paydaşlar arasında yaşanabilecek olası anlaşmazlıklar en aza indirilmiş olur.
Ortaklığın giderilmesi davası açılmadan önce, tarafların arabulucuya başvurmaları 01.09.2023 tarihinden itibaren dava şartı haline gelmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/B maddesine göre, arabuluculuk süreci tamamlanmadan açılan davalar usulden reddedilir. Bu durum, taraflar arasında uzlaşma sağlanarak dava süreçlerine hiç başlamadan dava öncesi sulh ile uyuşmazlığın çözülmesi amaçlanmaktadır.
Ortaklığın giderilmesi davası için herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu nedenle, dava herhangi bir zaman diliminde açılabilir. Mülkiyetin paylaşılmasında uyuşamayan paydaşlar, bu dava aracılığıyla ortaklıklarını sona erdirerek veya taksim edilerek problemi çözme yoluna gidebilirler.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Ne Kadar Sürer?
Ortaklığın giderilmesi davası, sürecin karmaşıklığına ve dava koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilen bir süreye sahiptir. Genel olarak, ilk derece mahkemesindeki yargılama, herhangi bir aksilik yaşanmadığı takdirde 1 yıl ile 1,5 yıl arasında sonuçlanabilir. Ancak davanın süresini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır.
Davanın süresini belirleyen en önemli unsurlardan biri, davaya bakacak olan mahkemenin iş yüküdür. Yoğun bir iş yüküne sahip mahkemelerde davanın tamamlanması daha uzun sürebilir. Ayrıca davalıların sayısı ve adresleri, özellikle yurt dışında davalı bulunması gibi faktörler de sürecin uzamasına neden olabilir. Davalıların davaya katılım durumu, bizzat katılıp katılmamaları veya vekil ile temsil edilmeleri de yargılama sürecini etkileyen diğer önemli etmenler arasında yer alır.
Eğer ilk derece mahkemesinin verdiği karar, taraflarca istinaf veya temyiz yoluyla üst mahkemelere taşınırsa, bu durumda yargılama süresi 3 ila 5 yıl gibi bir süreyi bulabilir. Bu nedenle, tarafların dava sürecini hızlandırmak adına karşı taraf vekilleri ile etkin bir işbirliği yapmaları ve mahkeme sürecinde gerekli adımları zamanında atmaları önemlidir.
Ortaklığın Giderilmesi Davası Vekalet Ücreti
Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı veya elbirliği mülkiyetine tabi mallarda ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdirerek, kişisel mülkiyete geçişi sağlayan önemli bir hukuki süreçtir. Bu tür davalar, taraflar arasında benzer sonuçlar doğuran iki taraflı davalar olup, davaya katılan her iki taraf için de vekalet ücreti takdiri gerekmektedir. Davada vekili bulunan tarafın davacı veya davalı olmasının herhangi bir önemi yoktur; vekalet ücreti, vekille temsil edilen tüm taraflar için geçerli bir haktır.
Ortaklığın giderilmesi davasında, yargılama sürecinde kendisini vekille temsil ettiren taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi esastır. Mahkeme, bu vekalet ücretinin, satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlara göre paydaşlardan tahsil edilmesine karar verir. Bu durum, tarafların hukuki temsilcileri için adil bir ücretlendirme sağlar ve müvekkillerinin haklarını koruma altına alır.
Bu davalar, değeri para ile ölçülebilen dava ve iş türlerinden olmadığından, davacının talep edebileceği vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde düzenlenen maktu vekalet ücreti üzerinden belirlenir. Bu bağlamda, ortaklığın giderilmesi davalarında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. Bu durum, özellikle davanın konusu olan malvarlığı değerinin yüksek olduğu durumlarda önemli hale gelir.
Vekalet ücretinin nasıl belirleneceği ve hangi oranlarda tahsil edileceği konuları, davanın sürecine ve tarafların temsil durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, tarafların bir avukatla çalışmaları ve hukuki süreçte uzman bir rehberlik almaları büyük önem taşır.