Yargıtay 12. Ceza Dairesi T. 7.9.2020 E. 2020/150 K. 2020/4278
DAVA : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanığın 1,81 promil alkollü şekilde idaresindeki araçla geceleyin yerleşim yerinde, aydınlatma ve yaya geçidi ile levhası bulunan, 6 metre genişliğindeki tek yönlü caddede, sağ şeritten seyrederken, yaya geçidine geldiğinde, seyrine göre solundan sağ tarafa geçmekte olan ve yolun yarıdan fazlasını kateden katılana çarparak, iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa girecek şekilde yaraladığı olayda, sanık hakkında İstanbul Anadolu
29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 24.12.2013 tarih 2012/447 esas 2013/785 karar sayılı kararıyla taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetine karar verildiği, dairemizin 20.06.2016 tarih 2015/12106 esas 2016/10528 Sayılı bozma ilamıyla sanık hakkında yalnızca bilinçli taksirle yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğu, mahkemece bu defa 15.12.2016 tarih 2016/345 esas, 2016/676 karar sayılı kararla sanığın taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verildiği; ancak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan herhangi bir karar verilmediğinin anlaşılması üzerine dairemizce taksirle yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesi sırasında 2017/2784 esas 2019/3755 karar sayılı onama ilamında zamanaşımı süresince trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan karar verilmesinin mümkün olduğunun belirtilmesi üzerine mahkemece 16.05.2019 tarihili ek kararla sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan yeniden mahkumiyetine karar verildiği dosyada,
Sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği iddiasıyla İstanbul Anadolu Cumhuiryet Başsavcılığının 15.07.2013 tarihli 2013/15883 iddianame numaralı iddianamesiyle dava açılmış olması karşısında, duruşma açılıp, taraflar haberdar edilerek, sanığın yeniden sorgusu yapılıp, karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yazılı şekilde ek kararla trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
Kabule göre de;
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının kabul edilmesi karşısında; yukarıda izah edildiği şekilde gerçekleşen olayda, sanığın bilinçli taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesi ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.