Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 2004/4051, K. 2005/2296, T. 14.4.2005

ÖZET : Davacı arsa sahibi, inşaatın zamanında teslim edilmediğini ileri sürülerek sözleşmede kararlaştırılan gecikme alacağının tahsilini istemiştir. 20.9.2002 tarihli sözleşmede genel iskanın kooperatifçe alınacağı, sözleşme tarihinden itibaren 12 ay içinde teslim edilmemesi halinde her bir daire için aylık 150 USD ödeneceği kararlaştırılmıştır. Süresi içinde davalı yüklenici tarafından iskan ruhsatının alınmadığı anlaşılmaktadır. 

Davacı arsa sahibi, iskan ruhsatı mevcut olmayan binayı teslim almaya zorlanamayacağına ve gecikmede kendisine kusur yükletilemeyeceğine göre, mahkemece davacının bu dönem için gerçekleşen döviz alacağının dava tarihinden itibaren döviz faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TL. karşılığına hükmedilmesi gerekir.

 

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, arsa sahibince açılmıştır. İnşaatın zamanında teslim edilmediği ileri sürülerek sözleşmede kararlaştırılan gecikme alacağının tahsili istenmiş, mahkemece bir aylık gecikme süresi için davanın kabulüne dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
20.9.2002 tarihli sözleşmede genel iskanın kooperatifçe alınacağı, sözleşme tarihinden itibaren 12 ay içinde teslim edilmemesi halinde her bir daire için aylık 150 USD ödeneceği kararlaştırılmıştır. Dava 20.9.2001-20.3.2002 tarihleri arasındaki dönemi kapsamakta olup bu süre içinde iskan ruhsatının alınmadığı anlaşılmaktadır. Davadan sonra alınan 27.5.2002 tarihli “genel iskan raporu” başlıklı belgede, bu belgenin yapı kullanma izni yerine geçmeyeceği açıklanmıştır. Davacı arsa sahibi, iskan ruhsatı mevcut olmayan binayı teslim almaya zorlanamayacağına ve gecikmede kendisine kusur yükletilemeyeceğine göre mahkemece davacının bu dönem için gerçekleşen döviz alacağının dava tarihinden itibaren döviz faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TL. karşılığına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 14.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Kararın Özeti:

Çoğunlukla eser sözleşmelerinde yüklenici eserin iskanını da taahhüt etmektedir. Ancak uygulamada müteahhitler iskan almadan kat irtifakı veya mülkiyetlerini satmaktadır. Ülkemizde ana gayrimenkullerin bir çoğu mimari projeye aykırı olarak tamamlandığı da bilinmektedir. Bu tür durumlarda mülk sahipleri veya kooperatif üyeleri hak mahrumiyeti yaşamaktadır. İşte bu durumlarda hak sahipleri bazı hukuki yollarla dava açabilirler.

Nama İfaya İzin Davası : Hak sahipleri ilk olarak nam-a ifaya izin verilmesi davası açabilirler. Bu dava temelde yüklenici firmanın ayıplı ifadan kaynaklı edim yükümlülüklerini onun yerine fakat mülkiyet sahibi lehine açılan davadır. Ancak bu dava çok uzun sürdüğünden menfaat sahiplerinin aleyhine olmaktadır.

Değer Kaybı ve Diğer Zararların Giderilmesi Davası: Bu davada, müteahhidin edim yükümlülüğünü yerine getirmemekten dolayı zarar gören menfaat sahipleri değer kaybı, cezai şart ve diğer zarar kalemlerini talep edebilirler. Hukuk sistemimizde müteahhitler iskanı alamadığı için çoğunlukla bu yola başvurulmaktadır.