- Minval Hukuk
- Kira ve Gayrimenkul Hukuku
- 10 Aralık 2023
İçerik Başlıkları
Mevzuata uygun olmayan veya belediye yahut valiliklerce verilen yapı ruhsatlarına uygun olarak yapılmayan yapılara imara aykırı yapı yani kaçak yapı denilmektedir. denilmektedir. Bir inşaata ruhsat alınmadan başlanmışsa yahut inşaat ruhsata aykırı olarak tamamlanmışsa, imara aykırı yapıdan söz edilecektir. 3194 sayılı imar kanununun 20. Maddesine “İmar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabilir.” Kanunun amacı yerleşim yeri ve yapıların fen, sağlık, çevre şartlarına uygunluğunu sağlamaktır. Böylelikle yerleşim yerleri belirli bir plan ve proje doğrultusunda yapılaşmış olur. İmar kanunu ve diğer düzenlemelere göre arsa ya da arazi üzerinde yapı yapılmadan önce belediye ve valiliklerden yapı ruhsatının alınması gerekmektedir.
İskana Aykırılık Nedeniyle Tazminat Davası
İskanın alınmaması nedeniyle tazminat davası, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenicinin (müteahhit) iskân bir diğer adıyla “yapı kullanma izin belgesi” almaması nedeniyle doğan zararların tazmini amacıyla açılan davadır. Zarar kapsamı belirlenirken ise, iskanın alınmış olması halinde taşınmazın sahip olacağı değer ile, iskanın alınmaması halinde taşımazın sahip olduğu değer arasındaki fark esas alınacaktır.
Kaçak Yapı (İmara Aykırı) Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme: İş sahibi ve yüklenici arasında kurulan sözleşme kat karşılığı inşaat sözleşmesi yahut eser sözleşmesi olacağından sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümünde adli yargı görevli olacaktır. HMK Md. 2’ye göre genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan projeye aykırılıktan doğan uyuşmazlıkların çözümünde Kat Mülkiyeti Kanunu uygulanmaz. Böylelikle Kat Mülkiyeti kanununa göre uyuşmazlıkların çözümünde görevli olan Sulh hukuk Mahkemeleri, projeye aykırılık nedeniyle açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme olmayacaktır. Ancak eser sözleşmesinin ya da kat karılığı inşaat sözleşmesinin her iki tarafının da tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işlerinden doğması halinde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir.
Yetkili Mahkeme: Yetkili Mahkeme ise HMK 6’ya göre genel yetkili mahkeme olan davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bunun yanında uyuşmazlık sözleşmeden doğduğundan HMK 10’a göre sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Her iki tarafın tacir yahut kamu tüzel kişisi olması halinde ise tarafların yapacağın yetki sözleşmesi ile yetkili mahkeme belirlenebilmektedir. Dava Masrafları ve vekalet ücreti açısından ise; harçların miktarı tazminatın miktarına göre değişmektedir. Davanın belirsiz alacak davası ya da kısmi alacak davası açılması halinde de harç miktarları buna göre değişkenlik göstermektedir. Vekalet ücreti ise tazminat davalarının nispi nitelikte olması nedeniyle dava konusu alacak değeri üzerinden oransal olarak belirlenmektedir. Maktu nitelikte ise tarifedeki belirlenmiş bedel uygulanır. Avukatlık asgari ücret tarifesindeki sınırların arasında olmak üzere taraflar serbestçe avukatlık ücretini tayin edebilirler.
Yapı Ruhsatı ve Eklerine uygun olmayan Yapı Yıkım Kararı
İmar kanununda düzenlenen şartlara uygun olarak yapı ruhsatı almak zorunludur. Buna aykırı bir şekilde yapılan bina, eklenti ve diğer yapılar ruhsatsız yapıdır. Yapı sahibi belediye yahut valiliklerden aldığı yapı ruhsatı doğrultusunda yapıyı inşa ettirmek zorundadır. Arsa ya da arazi sahibi yapı ruhsatı aldıktan sonra 2 YIL içerisinde inşaata başlamalı ve yapı ruhsatı alındıktan sonra 5 YIL içinde de yapı kullanma izin belgesi almalıdır. 2 yıl ve 5 yıllık süreler geçtikten sonra yapı ruhsatı geçersiz hale gelir. Yapı kullanma izin belgesi, yapı tamamlandıktan sonra elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlerden yararlanma noktasında yapının bunlara uygunluğunu gösteren belgedir.
İmara aykırı yapı yapıldığı tespit edildiğinde, ilk olarak belediye veya il özel idaresinin ilgili fen elemanları tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca yapı tatil tutanağı düzenlenir ve bu tutanakla o andaki inşaat durumu tespit edilerek inşaat mühürlenir. Ayrıca yapının imara aykırı olduğu, tapu kayıtlarının beyanlar hanesine yazılmak üzere en geç 7 gün içinde tapu dairesine yazılı olarak bildirilir. Daha sonra yapının imara aykırılığı sebebiyle 3194 sayılı kanuna göre imar para cezası verilir. Yapı tatil tutanağı düzenlendikten sonra eksikliğin giderilmesi ve yapının imara uygun hale getirilmesi için süre verilir. Süre verilmediyse en az 1 ay için eksikliğin giderilmesi gerekir. Eksikliğin giderilmesi yahut inşaatın ruhsata uygun hale getirilebilmesi durumunda mühür kaldırılır ve inşaata devam edilir. Bir yapının ruhsata veya imara aykırılık nedeniyle belediye veya valilik tarafından yıktırılması halinde yapılan masraflar yüzde 20 oranında fazla olacak şekilde imara aykırı yapı sahibinden alınacaktır. Ruhsatsız binaların dışında, taşkın yapının söz konusu olduğu durumlarda da yıkım kararı alınabilir. Taşkın yapının imara uygun hale getirilmesi mümkün ise ilk aşamada düzeltme yoluna gidilir mümkün olmaması halinde ise yıkım kararı verilecektir.
İmara Aykırı Yapılar
İmara aykırı yapıları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Yapı ruhsatı olmayan yapılar ve yapı ruhsatı ve eklerine uymayan yapılar,
- Yasal mercilerden ve köylerde Köy muhtarlığından izin alınmadan yapılan yapılar,
- Taban alanı kat sayısı, kat düzeni, fen ve sağlık kurallarına uymayan yapılar,
- Bina yüksekliği, çatı eğimi, iç yükseklik, konutlarda bulunması gereken iç bölümler, saçak düzeyine uymayan yapılar
- Bina derinliği sınırını aşan yapılar,
- İmar planı bölgeleme ilkelerine aykırı yapılar,
- Komşu çekme mesafelerine uymayan yapılar,
- İmar yolu ile ilgili planlara aykırı olan yapılar,
- Ön cephe hattına aykırı yapılar,
- Komşu parsele tecavüz eden yapılar,
- İmar planlarıyla belirlenmiş, yeşil alan, yol, otopark gibi kamu hizmeti ve tesisleri için ayrılan alanlara tecavüz eden yapılar,
- Kesin yapım yasağı olan yerlere yapılan yapılar.
İmara Aykırı Yapı Cezaları
Yapının imar kanununa aykırı yahut kaçak olması halinde yapı sahibine idari ve cezai olarak yaptırımlar uygulanır. İmar kanununun 32. Maddesinde “…Mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verilir…” şeklinde düzenlenen “imar para cezası” ve kanunun 42. Maddesinde “…Mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan, yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20’si kadar idari para cezası verilir..” “Yıkım cezası” yaptırımları düzenlenmiştir.
Bunlardan ziyade imara aykırı yapıların varlığı halinde yapının mühürlenmesi, yapı ruhsatı ya da yapı kullanma izin belgesinin iptali ve kamu hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırmama gibi idari yaptırımlar da söz konusudur. Yapı üzerinde uygulanan yaptırımlar da yapı sahibine uygulandığından bu yaptırımlar da yapı sahibine uygulanıyor diyebiliriz.
Türk Ceza Kanunu’nun Çevreye Karşı Suçlar başlıklı 184. Maddesinde düzenlenen İmar Kirliliğine Sebep olma suçu düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre, “… Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. (3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır. (5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar…”
Yapının imar kanununda düzenlenen esaslara aykırı olarak, kaçak ya da imara aykırı olması, halinde yapı sahibine, yapı müteahhidine yahut yapının ruhsatsız olduğunu 6 iş günü içerisinde idareye bildirmekle yükümlü fenni mesullere idari para cezası verilir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan ruhsatlı binada imara aykırı kısımlar sebebiyle arsa malikine idari para cezası verilmez. Sonradan bağımsız bölüm satın alan kişilere imara aykırılık nedeniyle ceza verilmez. Arsa sahibi, müteahhidin ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapı yapmasına müsaade ediyorsa, arsa sahibine de ceza verilir. Yapı sahibi ve müteahhidin aynı kişi olması halinde, imara aykırılık sebebiyle iki defa para cezası verilemez.
Projeye Aykırılık Nedeniyle Şikâyet Prosedürü
Ruhsatsız bir yapının inşası halinde ya da ruhsat alınarak başlanan bir yapının ruhsata aykırı inşası halinde yahut iskân izni alınmış yapı hakkında iskana aykırı değişikliklerin yapılması halinde, ilgililer, komşular ya da o bölgede yaşayanlar ilgili idareye durumu ihbar ve şikâyet edebilirler. Şikâyetin yapılabileceği yerler ise; çevre ve şehircilik bakanlığına bağlı ALO 181 hattı, belediyeler, Cimer (https://www.cimer.gov.tr/), il özel idareleri.
İskana Aykırılık Nedeniyle Tazminat Davaları Yargıtay Kararları
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2021/5354 K. 2022/4978 T. 25.10.2022
ÖZET: Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde imalat bedeli alacağının tahsili ve uğranılan kâr kaybının tazmini iken tam ıslah dilekçesi ile binanın eksik ve kusurlu işleri giderilerek inşaatın tamamlanması için mahkemece yetki verilmesi noksanların ikmalinden sonra bu parsel kendisine düşen bağımsız bölümlerin adına tescili, olmadığı taktirde sözleşmenin feshi ile imalat bedeli alacağının tahsilini istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazlardan 9 numaralı parselde yapılacak binaya hiç başlanmadığı, 10 numaralı parselde yapılacak binanın ise büyük ölçüde tamamlandığı, fiilen iskân edildiği ancak sözleşmeye ve imara aykırı bir kısım imalatlar ile projeye aykırı değişiklikler barındırdığı ve yapı kullanma izin belgesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı yüklenicinin mevcut koşullarda edimini ifa ettiğinden söz edilemeyecek ise de, davacı
yüklenici dava ve ıslah dilekçeleri ile beyanlarında, sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmek istediğini ancak arsa sahibince vekil tayin edilmediği gibi inşaatın tamamlanması için arsa sahibince atılması gereken imzaların da atılmadığını, resmi kurum ve kuruluşlar nezdinde işlem yapamadığından inşaatı tamamlayamadığını belirttiğinden, mahkemece, ilgili belediye başkanlığından yapılan inşaatın projeye, imara aykırı olup olmadığı, projeye aykırılık varsa tadilat projesiyle giderilip giderilmeyeceği, giderilmesi mümkünse yapılması gereken işlemler ve bunların bedellerinin, yapı kullanma izin belgelerinin alınabilmesi için sunulması gereken belgeler, yapılması gereken iş ve işlemlerle bunların bedellerinin sorulması, belediyece ruhsat, proje ve imara aykırılıkların giderilebileceğinin bildirilmesi halinde ıslah dilekçesi ile talep ettiği üzere davacı yükleniciye dava konusu inşaatların yapılacağı her iki parsel bakımından eksik ve kusurlu işleri gidermek, yapımını üstlendiği üzere her iki inşaatı da tamamlayarak yapı kullanma izin belgelerini almak üzere yükleniciye yetki ve makul süre verilmesi, makul süre beklendikten sonra keşif yapılarak ve bilirkişi kurulundan rapor alınarak bu hususlar denetlendikten sonra davacının tapu iptali ve tescil talebi ile terditli şekilde sıralanan diğer taleplerinin şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
DAVA: Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili ile davalı asil ve vekilinin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı yüklenici vekili, imzalanan 06/10/2010 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 10 parseldeki binanın tamamlandığını, davalının üzerine düşen hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini, 06/10/2010 tarihli vekaletname ile müvekkiline düşen taşınmazları satma yetkisinden başka bir yetki vermediğini, binanın inşası için zorunlu işleri yapma konusunda davacı yüklenicinin hiçbir yetkisi olmadığını, davalının inşaat için atması gereken imzaları atmadığını, müvekkilinin gecikmede bir kusuru bulunmadığını, 9 parseldeki inşaata davalının projeleri imzalamaması sebebiyle başlanamadığını, hazırlık safhasının 65.000,00 TL’ye mal olduğunu belirterek, 10 parseldeki bina için mahkemece kat irtifakı tesis edilmek suretiyle müvekkiline düşen bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline, olmadığı takdirde dairelerin rayiç değerinin ve 9 parselde inşa edilecek binaya ilişkin kâr kaybı alacağının tahsilini talep ve dava etmiş, bilahare 02/10/2019 tarihli tam ıslah dilekçesi ile; 10 parseldeki taşınmaz hakkında gerekli işlemleri yapmak, ayıpları gidermek, iskan almak üzere yetki verilmesine, iskan belgesi dosyaya sunulduğunda müvekkiline düşen bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkilini adına tesciline, olmadığı takdirde sözleşmenin feshine ve 10 parseldeki bina bedeline ilişkin olarak şimdilik 1.570.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş, kâr kaybı alacağına yönelik talebini bilahare atiye terk etmiştir.
Davalı vekili, 10 parseldeki binanın tamamlanmadığını ve iskân ruhsatı alınmadığını, 9 parseldeki inşaatın hiç başlamadığını, sözleşmenin iki parselin yapımı için yapıldığını, tüm binaların yapılıp teslim edilmesi halinde sözleşmede belirtilen daireleri davacıya vermeye hazır olduğunu, davacıdan gecikme tazminat alacağı olduğunu, alacağının davacı tarafından adına bloke edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, dava konusu taşınmazlardan 9 parselde yapılacak binaya hiç başlanmadığı, 10 parselde yapılacak binada sözleşmeye aykırı bir kısım imalatlar ve projeye aykırı değişiklikler olduğu, inşaat ruhsatı ve iskan ruhsatı başvurusu hususunda davacının davalıya müracaat ettiğine dair bir delil sunulmadığı, inşaatın bulunduğu aşama dikkate alındığında yapıdaki eksiklik ve ayıpların tahammül edilebilir nitelikte olmadığı, bu seviyeye göre yüklenici mülkiyeti talebe hak kazanmadığından tapu iptal ve tescil talebinin yerinde olmadığı; davacının fesih talebinin değerlendirilmesinde ise, taraf iradelerinin fesih yönünde birleşmediği ve yapıların süresi içerisinde bitirilmediği, 9 parselde halen yapı bulunmadığı, 10 parseldeki yapının ise sözleşmeye, projesine ve imara aykırılıklar taşıdığı anlaşıldığından yüklenici davacının sözleşmenin feshi talebinde haklı olmadığı ve yaptığı iş bedelinin davacıya iadesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili yerel mahkeme kararını istinaf etmişse de bölge adliye mahkemesince davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş olup, işbu kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde imalat bedeli alacağının tahsili ve uğranılan kâr kaybının tazmini iken tam ıslah dilekçesi ile binanın eksik ve kusurlu işleri giderilerek inşaatın tamamlanması için mahkemece yetki verilmesi noksanların ikmalinden sonra bu parsel kendisine düşen bağımsız bölümlerin adına tescili, olmadığı taktirde sözleşmenin feshi ile imalat bedeli alacağının tahsilini istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı arsa sahibidir.
1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355.maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı vekilinin yerinde olmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- )Eser sözleşmelerinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, taraflara karşılıklı hak ve borçlar yüklemektedir. Bir tarafta yüklenici, finansmanı kendisine ait olmak üzere arsa sahibinin taşınmazı üzerine bina yapım işini üstlenmekte, diğer tarafta arsayı yükleniciye teslim etme borcu altındaki arsa sahibi de inşa edilecek binaya karşılık, bir kısım bağımsız bölümlerin arsa hissesini veya kurulmuşsa kat irtifak tapusunu yükleniciye devretmekle yükümlüdür. Yüklenicinin temel borcu ise eseri ( binayı ) meydana getirmektir. Binanın inşasından maksat, yapının sözleşmeye, fen kurallarına ve amacına uygun imal edilmesidir. Yüklenici bu nitelikleri taşıyan bir bina meydana getirmişse, sözleşmede aksine hüküm bulunmayan hallerde yapının arsa sahibine tesliminde, sözleşmede ayrık hüküm varsa tesliminden önce ve ancak sözleşme koşullarına uygun oranda arsa payı veya bağımsız bölümün tescilini isteyebilir.
Somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazlardan 9 numaralı parselde yapılacak binaya hiç başlanmadığı, 10 numaralı parselde yapılacak binanın ise büyük ölçüde tamamlandığı, fiilen iskan edildiği ancak sözleşmeye ve imara aykırı bir kısım imalatlar ile projeye aykırı değişiklikler barındırdığı ve yapı kullanma izin belgesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı yüklenicinin mevcut koşullarda edimini ifa ettiğinden söz edilemeyecek ise de, davacı yüklenici dava ve ıslah dilekçeleri ile beyanlarında, sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmek istediğini ancak arsa sahibince vekil tayin edilmediği gibi inşaatın tamamlanması için arsa sahibince atılması gereken imzaların da atılmadığını, resmi kurum ve kuruluşlar nezdinde işlem yapamadığından inşaatı tamamlayamadığını belirttiğinden, mahkemece, ilgili belediye başkanlığından yapılan inşaatın projeye, imara aykırı olup olmadığı, projeye aykırılık varsa tadilat projesiyle giderilip giderilmeyeceği, giderilmesi mümkünse yapılması gereken işlemler ve bunların bedellerinin, yapı kullanma izin belgelerinin alınabilmesi için sunulması gereken belgeler, yapılması gereken iş ve işlemlerle bunların bedellerinin sorulması, belediyece ruhsat, proje ve imara aykırılıkların giderilebileceğinin bildirilmesi halinde ıslah dilekçesi ile talep ettiği üzere davacı yükleniciye dava konusu inşaatların yapılacağı her iki parsel bakımından eksik ve kusurlu işleri gidermek, yapımını üstlendiği üzere her iki inşaatı da tamamlayarak yapı kullanma izin belgelerini almak üzere yükleniciye yetki ve makul süre verilmesi, makul süre beklendikten sonra keşif yapılarak ve bilirkişi kurulundan rapor alınarak bu hususlar denetlendikten sonra davacının tapu iptali ve tescil talebi ile terditli şekilde sıralanan diğer taleplerinin şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 Sayılı HMK 373.madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 25.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.