Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E. 2023/3808 K. 2023/5924 T. 25.5.2023
DAVA : Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı idarede mevsimlik işçi olarak 23.05.1988 tarihinde işe başladığını hizmet dökümü incelendiğinde 31.03.2006 tarihinde işten çıkışının yapıldığını ve 01.05.2006 tarihinde tekrar işe girişinin yapıldığının görüldüğünü, müvekkilinin 31.03.2006 tarihinden 01.05.2006 tarihine kadar sürekli çalıştırıldığını, sigorta primlerinin davalı işveren tarafından ödenmediğini, müvekkilinin bu tarihlerde çalıştığına dair 13.03.2006, 30.03.2006, 11.04.2006, 02.05.2006 tarihli görevlendirme ve nöbet çizelgelerinin bulunduğunu beyanla, 31.03.2006-01.05.2006 tarihleri arasında aralıksız hizmet akdi ile çalıştığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı idare vekili, davacının 31.03.2006-01.05.2006 tarihleri arasında 30 gün boyunca çalıştığı iddiasında olduğunu, talebin hak düşürücü süreye uğramış olduğunu, davacının iddialarının 2006 yılına dayanmakta olduğunu, davacının iddia ettiği olayların üzerinden 15 yıl geçmiş olduğunu, ancak kamu tüzel kişiliği bulunan bir devlet kurumunun sigortasız işçi çalıştırmasında bir yararının olmadığını, müvekkili idarenin ülke çapında milyon liralar ile ifade edilen yatırımları gerçekleştirmekte olduğunu, bütçe imkanlarının işçi sigorta primlerini ödemek için yeterli olduğunun kuşkusuz olduğunu, davacının 1986 yılında gerçekleştiğini iddia ettiği sigortasız olarak çalıştırılma olayı hakkında sonradan öğrendiğini belirterek 15 yıl sonra dava ikame etmesinin hayatın olağan akışına ve mantığa aykırı olduğunu, davacının iddia ettiği 31.03.2006-01.05.2006 tarihleri arasında fiili bir çalışmasının bulunmadığını, çalışmalarına uygun bildirimin yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Feri müdahil SGK vekili, Kurumun kayıtlarının tetkikinde dava dilekçesinde iddia edilen hususların tespit edilemediğini, Kurumun kayıtları esas olup davacının bunun aksini aynı değerdeki yazılı belgelerle ispatlayabileceğini, bu tür hizmet tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden davanın hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispatlanması gerektiğini, davacının çalıştığı işyerinde şahsi dosyası var ise bunun getirtilmesi, ayrıca varsa puantaj cetvellerinin ve ücret tediye bordrolarının da getirtilmesi, bordrolarda davacının imzasının bulunup bulunmadığına bakılması gerektiğini, işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesine karşın yasal diğer belgelerin bulunmaması halinde yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince bildirgenin hangi tarihte kuruma intikal ettiği, intikal ediş tarihine göre beş yıllık hak düşürücü sürenin geçirilip geçirilmediği, bildirge Kuruma teslim edildiğinde davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olduğunun ve bu numaranın sigortalının daha sonraki yıllarda gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığının belirtilmesi, bulunamadığı tarihte sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler yöntemince saptanarak bilgi ve görgülerine başvurularak çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde yöntemince araştırılarak elde edilen bilgi ve belgelerin tanık anlatımıyla uyuşup uyuşmadığı irdelenip karar verilmesi gerektiğini, çalışma konusu işin niteliği, devamlılık gösterip göstermediği, başlangıç ve bitiş tarihleri konusunda dinlenecek tanıkların tespiti istenen sürede işyerinde çalışan kişilerden olması veya işyerini yakından bilenlerden ve tanıyanlardan seçilmesi, tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, tanık beyanları ile yazılı belgelerin birbirini teyit etmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…Davacının 31.03.2006-01.05.2006 tarihleri arasında 30 gün süreyle hizmet akdine tabi olarak Denizli Orman İşletme Müdürlüğünün Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde 18911.20 sıra numarasıyla işlem gören işyerinde çalıştığının ve davacının belirtilen çalışma sürelerinin 5510 Sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında zorunlu sigortalılığa tabi olarak geçtiğinin tespitine,…” karar verilmiştir.
İstinaf Yoluna Başvuranlar: İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstinaf Sebepleri : Davalı vekili, davalı işyerinin kamu kurumu niteliğinde olması nedeniyle, davacının çalışmalarına ve ödemelere ilişkin kayıt ve belgelerin araştırıldığını ve davacının bu dönemlerde çalışması tespit edilmediğini, Mahkemenin davacının bazı dönemlerde sigortasız ve ücretsiz çalışmış olabileceği düşüncesinin kamu kurumlarında mümkün olmadığını, davacının iddiası 2006 yılına dayanmakta olup, üzerinden 15 yıl geçtiğini, gerek sosyal güvenlik mevzuatı; gerekse diğer meri mevuzuat hükümleri gereği davanın zamanaşımına uğradığını, cevap dilekçesi ekinde sunulan puantaj kayıtlarından görüleceği üzere, davacının iddia ettiği 31.03.2006-01.05.2006 tarihleri arasında fiili bir çalışması bulunmadığını, davacının 2006 yılında mevsimlik işçi olduğunu, yine SGK işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerine göre 01.02.2006’da işe başlayıp, 31.03.2006’da işten ayrıldığını, daha sonra 01.05.2006 tarihinde tekrar işe girdiğini, davanın yasal dayanağının 506 Sayılı Kanun’un 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğunu ve özel bir duyarlılıkla yürütülmesi gerektiğini, davacının çalışma olgusunu salt tanıklar ile ispat edemeyeceğini, dosyaya güçlü deliller sunması gerektiğini, davacının herhangi bir kayıt sunamadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Feri müdahil SGK vekili, ispat için tanıkla birlikte başka delillerin de zorunlu olduğunu, dava kamu düzenini ilgilendirdiğinden ancak kesin delillerle ispatı gerektiğini, 5510 Sayılı Kanun’un 59. maddesi uyarınca davalı Kurumun kayıt ve belgelerinin esas alınması ve aksinin ancak eşdeğer yazılı belgelerle ispatlanması gerektiğini, dolayısıyla, davacının davasını kesin delillerle ispatlayamadığını, davanın öncelikle süre yönünden reddi gerektiğini, tespiti istenen en son tarihten itibaren 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının çalışma iddiası hakkında eksik inceleme ve araştırma yapıldığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe ve Sonuç : Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, “…Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla,..” gerekçesi ile davalı ve feri müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Yoluna Başvuranlar: Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Temyiz Sebepleri : Davalı Kurum vekili kararın eksik araştırma ve inceleme sonucu verildiğini belirterek temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe : 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı ve feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.