Nitekim Motosiklet, bir motorlu taşıt vasfında olup kaza sonrasında araç değer kaybı ve hasar bedeli alınabilmektedir. Zira motosiklet kazalarında da diğer trafik kazalarında olduğu gibi sigorta şirketleri ile yapılan sözleşmeler ve tarafların kusur oranları kapsamında bir tazminat süreci yürütülmektedir. Her trafik kazası tazminat sürecinde olduğu gibi motor kazalarında da maddi ve manevi tazminat için Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmakta ve benzer bir yasal süreç yürütülmektedir.  Ancak bu konuda en çok merak edilen konu hasar bedeli ve değer kaybı konusudur. Öyle ki, motor kazalarında bu tazminat kalemlerinin ödenmesi talebine sigorta şirketleri genellikle olumsuz cevap vermekte hatta hiç cevap vermemektedir. 

 Sonuç olarak da değer kaybı davaları sigorta şirketleri aleyhine yargıya taşınarak mahkemeler önünde çözümlenmektedir. Bu noktada uyuşmazlığın zarar gören motosiklet sahipleri veya sürücüleri lehine sonuçlandığını görmek mümkündür. Öte yandan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 3.maddesi; Taşıt başlığı, ”Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlardır. Bunlardan makine gücü ile yürütülenlere “motorlu taşıt” insan ve hayvan gücü ile yürütülenlere “motorsuz taşıt” hükmüne amir olup motorlu ve motorsuz taşıtları tanımlamıştır. Buna göre makine gücü ile hareket kabiliyetine sahip olanlara motorlu taşıt denilmektedir. Motosiklet, makine gücü ile hareket ettiğinden KTK ilgili maddesine göre motorlu taşıt grubunda sayılmaktadır.

Motosiklet Kazaları

Motosiklet kazalarında değer kaybı, aracın, kaza öncesi rayiç değeri ile kaza sonrası ve kaza sebebiyle rayiç değeri arasındaki eksilmedir. Bir diğer ifadeyle, kazaya karışan araç, kaza öncesi rayiç değeri ile piyasaya sürülemeyeceğinden hak sahibinin uğramış olduğu bir bedel söz konusudur. Değer kaybı davası yoluyla da piyasada değerinde oluşan bu fark, karşı kusurlu araç sürücüsünden kusur oranı doğrultusunda tazmin edilebilmektedir. Motosiklet kazalarında değer kaybının değerlendirilmesi, motorlu taşıtların tabi olduğu mevzuat çerçevesinde yapılmaktadır.

Motorlu taşıtların değer kaybı teminat şartları şöyledir:

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddesi; “Bir motorlu aracın işletilmesi …bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, … motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı”, 91/1. maddesinde ise işletenlerin 2918 sayılı Kanun’un 85/1. maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu hususu düzenlenmiştir. Trafik Sigortası Genel Şartları A.3 maddesine göre sigortanın kapsamı belirlenmiştir. Buna göre sigortacı; poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.

AYM Kararı - Yasal Mevzuatta Yapılan Değişiklik

09.10.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararında; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.madde birinci cümlesinin “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir…” ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin iptaline karar verilmiştir.  

İptal kararı sonrasında Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesi; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun (…) öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun (…) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklini almıştır. Anayasa’nın 153. Maddesi; “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir… Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar…İptal kararları geriye yürümez.

  Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddede “iptal kararları geriye yürümez” şeklinde düzenleme varsa da bu düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının kesinleşmiş kararlar bakımından geriye yürüyemeyeceğine ilişkindir. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırılığı saptanmış kanun üzerinden hüküm kurmanın Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı da açıktır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30.10.2013 tarih ve E.2010/2292, K.2013/3366 sayılı kararında da Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının derdest olan davalara uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır. Bu çıkarımdan motosiklet kazalarında araç değer kaybı ve hasar bedeli alınacağı açıkça anlaşılmaktadır. 

Motosiklet Kazalarında Değer Kaybı Davası Açma Şartları

Kaza sonrası hasarlı araç sahibinin, motosikletteki değer kaybını talep edebilmesi için;

  1. Kaza tarihinden itibaren 2 yıl geçmemiş olmalı,
  2. Motosiklet pert olmamalı,
  3. Değer kaybı talep eden taraf kazada %100 kusurlu olmamalı,
  4. Kaza nedeniyle motorda bir hasar oluşmalı ve onarılmalı, 
  5. Hasarlanan parçalar daha öncesinde bir başka kaza nedeni ile onarılmamış olmalıdır.

Motosiklet Kazalarında Değer Kaybı Davası Nasıl Açılır?

Motorlu araç değer kaybı davası açmak için zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması dava şartıdır. Ardından sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplaması gerekir

Başvuru sigorta şirketince cevaplanmaz veya verilen cevap talebi karşılamaz ise, zarar görenin dava açabileceği veya 5684 s. Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği öngörülmüştür. Dolayısıyla değer kaybı davasının sigorta şirketinin hasım olarak gösterildiği davalarda Asliye Ticaret Mahkemesinde veya Sigorta Tahkim Komisyonunda açılması mümkündür.

Motorlu Araç Değer Kaybı Dava Açma Süresi Nedir?

Motosiklet kazalarında değer kaybı davasında, dava açma süresi sigorta şirketine yapılan başvurudan itibaren 15 takvim günü geçtikten sonra başlamaktadır. Ardından sigorta şirketince başvuru cevaplanmaz veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olur ise, zarar gören sigorta poliçesi teminatları dahilinde dava açabilmektedir. Genellikle sigorta kuruluşlarına karşı açılan bu dava Asliye Ticaret Mahkemesinde veya Sigorta Tahkim Komisyonunda görülmektedir. Sigorta Tahkim Komisyonu (http://www.sigortatahkim.org/) veya Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği kararlar arasında farklılık bulunmamakla beraber Tahkimdeki sürecin daha hızlı ilerlediği belirtilmelidir. Öte yandan burada asliye ticaret mahkemesi tercih edilirse ihtarın yanında dava şartlarından biri de arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlanmasıdır. Kısacası süreç sigorta şirketine ihtar ile başlamakta ve iki yargı merciinden birine müracaat edilerek uyuşmazlık o mahkemede çözümlenmektedir.

Motorlu Araç Değer Kaybı Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

2918 s. KTK’de düzenlenen ZMSS kapsamındaki tazminatlar bakımından 6098 s. TBK’nin haksız fiil hükümlerine atıf yapılmıştır. Dolayısıyla trafik kazalarında maddi ve manevi tazminat talepleri açısından haksız fiil hükümleri uygulanacaktır. Haksız fiilden doğan davalarda yetki ise 6100 s. HMK madde 16’da düzenlenmiş olup bu davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Genel görev kuralı uyarınca görevli mahkeme de asliye hukuk mahkemesidir. Motosiklet bir tür motorlu taşıt sayıldığından değer kaybı tazminatı ve hasar bedeli de aynı görev yetkiye tabidir. 

Motorlu Araç Değer Kaybı Davasında Zamanaşımı Ne Kadardır?

2918 s. KTK’de düzenlenen ZMSS kapsamındaki tazminatlar bakımından 6098 s. TBK’nin haksız fiil hükümlerine yapılan atıf nedeniyle trafik kazalarında maddi ve manevi tazminat talepleri açısından haksız fiil hükümleri uygulanacaktır. Haksız fiilden kaynaklanan taleplere ilişkin zamanaşımı süresini düzenleyen TBK’nin 72. maddesinin; “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.  

Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” hükmü uyarınca ise araç değer kaybı tazminat davası kazanın öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl, her halde 10 yıl içerisinde açılmalıdır, aksi halde zamanaşımına uğrayacaktır. Zamanaşımın başlangıcı zarar ve zarar yükümlüsünün birlikte öğrenildiği tarihtir. Ancak Değer Kaybı için zamanaşımı süresi kaza tarihinden itibaren 2 YIL dır.

Motorlu Araç Değer Kaybında Tahkime Başvuru Usulü

Motosiklet değer kaybının giderilmesi için daha hızlı, etkin ve alternatif bir diğer çözüm yolu Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmaktır. Bunun için önce sigorta şirketine ihtar çekilerek başvuru yapılmalı ardından bu başvuruya verilecek cevap yazısı başvurudan itibaren 15 gün beklenmelidir. Bekleme süresinde başvuran tarafa bir cevap verilmezse veya verilen cevap talep edilen tazminat çerçevesinde tatmin edici olmazsa Sigorta Tahkim Komisyonuna 15 gün sonunda başvurmak mümkündür. 

Başvuruya sigorta şirketine yapılan ihtarın, uyuşmazlığa ilişkin delillerin eklenmesi ve Sigorta Tahkim Komisyonunun web sitesinde (http://www.sigortatahkim.org/) yer alan başvuru formu ve dilekçesinin doldurulup Kuruma sunulması gerekmektedir.

Motorlu Araç Değer Kaybı Hesaplama

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar, 2918 sayılı (KTK) Karayolları Trafik Kanunu’nda öngörülen usul ve esaslara tabi olup, KTK’de düzenleme olmaması durumunda ise Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümleri dikkate alınacaktır. Genel Şartlardaki tazminatın hesaplanma şekline ilişkin düzenlemeler ise dikkate alınamayacaktır. Yargıtay kararlarında değer kaybı; “hasar gören parçaların değerlendirilmesi, aracın hasarsız haldeki rayiç değeriyle kazadan sonraki rayiç değeri belirlenerek aracın kaza sebebiyle uğradığı değer kaybının tespit edilmesi” şeklinde tanımlanmış olup, araçtaki değer kaybının rayiç değer esasına göre tespitinin gerektiği açıklanmıştır. Gerçek zararın tazmini ilkesine uygun olarak Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları da dikkate alındığında; aracın modeli, markası, tipi, KM’si, özellikleri ve kazada almış olduğu hasar miktarı, aracın kaza tarihi itibariyle rayiç değeri ile kazaya uğramasından sonraki rayiç değeri arasındaki farktan meydana gelmektedir. Bununla birlikte, değer kaybının denetime elverişli bilirkişi raporu ile ortaya konulması gerekmektedir.  

Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 26.4.2017 Tarihli, 2016/10760 E., 2017/4620 K. Sayılı Kararında da “…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki hasarın belirlenmesi yetersiz olduğu gibi araçtaki değer kaybının tespiti, Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın genel bir değerlendirme yapılarak sağlanmıştır. Araçta meydana gelen değer kaybının; aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki hasarlı halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması gerekir. Her ne kadar motosiklet tamir servisi görevlisi …’ın hazırlamış olduğu hasar listesi dikkate alınarak tazminat hesabı yapılmış ise de, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu ile karar vermek mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yukarda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki gerçek değer kaybının tespiti hususunda konusunda uzman bilirkişi marifeti ile, kazaya karıştığı belirtilen motosiklet üzerinde inceleme yapılarak söz konusu listede belirtilen parçaların değişip değişmediğide belirlenerek bunlarında irdelendiği hasar miktarının belirlenmesi için alınacak rapora göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” yönünde hüküm kurulmuştur. 

Motosiklet Kazalarında Değer Kaybı Alınır Mı?

Yukarıda izah edilen bilgiler ışığında Motosiklet motorlu taşıt vasfında olup, Kaza neticesinde motosiklette meydana gelen değer kaybı, Karayolları Trafik Kanunu ve Sigorta Genel Şartları çerçevesinde teminat kapsamındadır. Emsal karar ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde de motosiklet kazalarından kaynaklanan değer kaybı maddi tazminat talebi sigorta teminatı kapsamında sayılmıştır. Ekte Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 17/05/2022 tarih, 2021.E.270909, K-2022/114123 sayılı kararı da bu yönde olup karar sureti sunulmuştur.

Motosiklet Kazalarında Değer Kaybı Emsal Karar

Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı 16/12/2021-2021.E.270909, 17/05/2022– K-2022/114123 sayılı kararı

Karara bağlanmak üzere hakemliğime tevdi edilmiş bulunan uyuşmazlığın konusu, 28.09.2021 tarihinde davalı sigorta şirketine trafik sigortalı bulunan 06 xx 214 plakalı aracın başvurana ait 16 xx 589 plakalı araca çarpması sonucunda başvurana ait araçta meydana gelen değer kaybı için 100,00 TL (Islahla 3.000,00 TL)’nin sigorta şirketi tarafından tazminine ilişkindir. Dosya, hakem tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu sistemi üzerinden dijital olarak teslim alınarak yargılamaya başlanmıştır. Dosya içeriği üzerinde yapılan tetkik sonucunda, uyuşmazlığın mahiyeti ve dosya mevcudu itibariyle duruşma yapılmasına gerek olmadığına, ancak başvuranın talep edebileceği değer kaybının tespiti için dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verilmiştir.

Bilirkişi ücretinin Sigorta Tahkim Komisyonu’na ait olan banka hesabına yatırılmasından sonra, görevlendirilen bilirkişi tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu sistemine kaydedilen bilirkişi raporu, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından taraflara tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı başvuran vekili tarafından 11.05.2022 tarihli ıslah dilekçesi verilmiş ve ıslah dilekçesi davalı şirkete tebliğ edilmiş olup, sigorta şirketi vekili tarafından ise rapora karşı beyan/itiraz dilekçesi verilmemiştir. Davalı vekili tarafından gönderilen 16.05.2022 tarihli e-postayla, bilirkişi raporu doğrultusunda bütün alacaklarının başvuran vekiline ödendiği beyan edilmiş ve başvuran vekili hesabına 13.05.2022 tarihinde yapılan toplam 5.867,01 TL ödemenin banka dekontları dosyaya ibraz edilmiştir. Başvuran vekili 17.05.2022 tarihli e-postayla, sigorta şirketinin belirttiği tutarların ödendiğini ancak yargılama gideri ve asıl alacağa işleyen faiz tutarının eksik olduğunu beyan etmiştir. Dosyada yapacak başkaca usul işlemi kalmadığından, dosya içeriği ve bilirkişi raporu dikkate alınarak, uyuşmazlık hakkında 17.05.2022 tarihinde karara varılmış ve yargılamaya son verilmiştir.

  1. TARAFLARIN ORTAYA KOYDUĞU MADDİ VE HUKUKİ İDDİALAR

2.1. Başvuru Sahibinin İddia, Delil ve Talepleri 

Başvuran vekili dilekçesinde özetle, 28.09.2021 tarihinde başvuran ait 16 xx 589 plakalı motosiklet ile sürücü xxxx idaresindeki 06 xx 214 plakalı aracın çarpışması sonucu çift taraflı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda sürücü xxxx’in kusurlu ve sorumlu olduğunu, meydana gelen değer kaybının teminat kapsamında olup atfedilen kusur ve teminat limitleri dahilinde karşılanması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli 2019/40 Esas kararına göre borcun kapsamının tespiti gerektiğini, sigorta şirketinin teminat dışında bıraktığı zarar kalemlerinin de teminat kapsamında olduğunu, KTK’nun 88.maddesi gereği başvuranın tüm zararlarından davalı sigorta şirketinin işleten ve araç sürücüsü ile birlikte müşterek müteselsil sorumlu olduğundan tüm zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, davalı şirkete 11.11.2021 tarihinde başvuru yapıldığını ancak sigorta şirketi tarafından cevap verilmediğini beyan ederek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 100,00 TL değer kaybının 28.09.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahkim masrafları ve vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir.

Başvuran iddialarını kanıtlamak için, başvuru formuyla birlikte sigorta şirketine gönderilen başvuru dilekçesini ve teslim belgesini, kaza tespit tutanağı genel bilgilerini ve hasar fotoğraflarını dosyaya ibraz etmiştir. 

2.2. Sigorta Kuruluşunun İddia, Delil ve Talepleri 

Sigorta Şirketi vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; 06 xx 214 plakalı aracın sigorta şirketi nezdinde xxx numaralı ve 15.10.2020-2021 vadeli KMAZSS poliçesiyle sigortalı olduğunu, yapılan inceleme ve kontrollerde aynı poliçe teminat limitleri kapsamında sigorta şirketi tarafından yine başvuru konusu kazaya ilişkin başvuranın aracının onarımı için toplam 24.300,00 TL maddi hasar ödemesi yapıldığını, işbu ödemenin nazara alınması gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, başvuru sahibinin kısmi dava açmasında hukuki yarar bulunmadığını, talep edilen değer kaybı tutarının Değer Kaybı Hesaplama Yöntemine uygun olmadığını, ekspertiz ücretinin makul giderlerden sayılamayacağını, VUK hükümleri gereğince geçerli bir ekspertiz ücreti belgesi sunulmadığından ayrıca makul masraf olarak kabulü mümkün olmadığından başvuran tarafından ekspertiz ücretine ilişkin talebin reddi gerektiğini, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanması ve sigortalı aracı ticari bir araç olmaması nedeniyle avans faizi isteminin yerinde olmadığını, hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini, başvuranın yapmadığı masrafları sigorta şirketinden talep etmesinin kötü niyetli olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarına göre vekalet ücretinin 1/5 oranında olması gerektiğini beyan ederek başvurunun reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Sigorta şirketi dilekçe ekinde, xxx numaralı sigorta poliçesini delil olarak dosyaya sunmuştur.

  1. UYUŞMAZLIĞA UYGULANACAK HÜKÜMLER

5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Avukatlık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime ilişkin Yönetmelik, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik) Sigortası Genel Şartları ve Sigorta Poliçesi Hükümleri uygulanarak uyuşmazlık çözülecektir.

  1. DEĞERLENDİRME, GEREKÇELİ KARAR

4.1. Değerlendirme 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddeside; “Bir motorlu aracın işletilmesi …bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, … motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı”, 91/1.maddesinde ise işletenlerin 2918 sayılı Kanun’un 85/1.maddesindeki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere malî sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir.

Trafik Sigortası Genel Şartları A.3 maddesine göre sigortanın kapsamı belirlenmiştir. Buna göre sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. 

Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, başvuranın kaza tarihi itibariyle araç maliki sıfatını taşıdığı, aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketinin ise aynı tarih itibariyle zarara sebebiyet verdiği iddia olunan aracın ZMMS sigortacısı olduğu görüldüğünden, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetlerinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Dava şartları yönünden davanın görülmesine engel başkaca bir eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın esasına girilmiştir. xxxx adına kayıtlı olan 06 xx 214 plakalı aracın 15.10.2020-15.10.2021 tarihlerini kapsayan 274042347 numaralı zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesinin davalı şirket tarafından düzenlendiği, trafik kazasının bu poliçe vadesi kapsamında kaldığı, bu trafik kazasında 16 xx 589 plakalı aracın maddi zarar gördüğü hususlarında davacı ile davalı şirket arasında uyuşmazlık yoktur. 

Tarafların iddia ve savunmaları ile dosya mevcudu incelendiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, kaza sonucunda hasar gören 16 xx 589 plakalı araçtaki değer kaybı miktarının ne kadar olduğu ve poliçe teminatı kapsamında ödenip ödenmeyeceği hususundadır. 

4.2. Gerekçeli Karar

09.10.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararında; Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.madde birinci cümlesinin “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir…” ve ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin iptaline karar verilmiştir. İptal kararı sonrasında Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesi; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun (…) öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun (…) düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” Şeklindedir. 

Anayasa’nın 153. Maddesi; “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir… Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar…İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” şeklinde düzenlenmiştir. 

Bu maddede “iptal kararları geriye yürümez” şeklinde düzenleme varsa da, bu düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının kesinleşmiş kararlar bakımından geriye yürüyemeyeceğine ilişkindir. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırılığı saptanmış kanun üzerinden hüküm kurmanın Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı da açıktır. 

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30.10.2013 tarih ve E.2010/2292, K.2013/3366 sayılı kararında da, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararlarının derdest olan davalara uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar 2918 sayılı (KTK) Karayolları Trafik Kanunu’nda öngörülen usul ve esaslara tabi olacak, KTK’da düzenleme olmaması durumunda ise Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri dikkate alınacak olup, Genel Şartlardaki tazminatın hesaplanma şekline ilişkin düzenlemeler ise dikkate alınamayacaktır. Yargıtay kararlarında değer kaybı; “hasar gören parçaların değerlendirilmesi, aracın hasarsız haldeki rayiç değeriyle kazadan sonraki rayiç değeri belirlenerek aracın kaza sebebiyle uğradığı değer kaybının tespit edilmesi” şeklinde tanımlanmış olup, araçtaki değer kaybının rayiç değer esasına göre tespitinin gerektiği açıklanmıştır. 

Gerçek zararın tazmini ilkesine uygun olarak Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları da dikkate alındığında; aracın modeli, markası, tipi, KM’si, özellikleri ve kazada almış olduğu hasar miktarı, aracın kaza tarihi itibariyle rayiç değeri ile kazaya uğramasından sonraki rayiç değeri arasındaki farkın, başvuranın değer kaybı zararı olduğu kanaatine varılarak, başvurana ait araçta meydana gelen değer kaybı miktarının piyasa rayicine göre tespiti için dosya bilirkişiye verilmiştir. 

Bilirkişi xxxx tarafından dosyaya sunulan 10.05.2022 tarihli raporda,aracın maruz kaldığı 28/09/2021 tarihli kazasında ise, hasar resimlerinden görüleceği üzere, sol ön granaj, radyatör, elçek, gidon, siperlik camı değişimi ve hasarlı kısımların boyanmasından da sonra, hasar kaydının oluştuğu ve aracın 2. El satış değerinde düşüklük oluştuğu, rapora konu aracın rayici için marka yetkili servisleri, özel otomobil galerileri yapılan görüşmeler ve internet üzerinden online satış yapan sitelerin incelenmesi sonucunda ortalama rayiç bedelinin 55.000,00 TL olduğu, aracın vaki kazasından sonra araç üzerinde yapılan işlemler, tramer işleyen hasar kaydı tutarı ,aracın KM’si ve aracın tramer geçmişi göz önüne alınarak yapılan değerlendirme ayrıca yetkili bayi internet satış siteleri ve piyasadaki galerici firmalarla yapılan görüsmeler sonucunda tespit edilen ortalama reel değer kaybını 3.000,00 TL olduğu, tespit edilmiştir. 

Bilirkişi raporuna karşı başvuran vekili tarafından 11.05.2022 tarihli ıslah dilekçesi verilmiş olup 50,00 TL ek başvuru ücreti ödenerek, bilirkişi raporu doğrultusunda 100,00 TL olan dava değerini 3.000,00 TL’ye yükselttiklerini beyan ederek 3.000,00 TL’nin davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 

Dosyaya sunulan bilirkişi raporu, araçta meydana gelen maddi hasar miktarı, hasar nedeniyle yapılan onarım/değişim/boyama durumu birlikte değerlendirildiğinde; dosyadaki bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hakkaniyete uygun olduğu kabul edilerek piyasa rayicine göre araçta 3.000,00 TL değer kaybı meydana geldiği, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak 3.000,00 TL değer kaybının davalı sigorta şirketi tarafından başvurana ödenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. 

Başvuranın 28.09.2021 tarihinden itibaren avans faizi talebi mevcuttur. Başvuru dilekçesinin sigorta şirketi tarafından 11.11.2021 tarihinde teslim alındığı anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK 99/1.maddesine göre 8 iş günü hesabıyla davalı sigorta şirketinin 24.11.2021 tarihinde temerrüde düştüğü, davalı şirkete sigortalı aracın hususi oto olması nedeniyle, 3.000,00 TL’nin 24.11.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsili ile başvurana ödenmesi gerektiğine karar verilmiştir. 

Davalı vekili tarafından gönderilen 16.05.2022 tarihli e-postayla, bilirkişi raporu doğrultusunda başvurana 3.000,00 TL asıl alacak, 104,30 TL faiz, 500,00 TL yargılama gideri, 3.000,00 TL (stopajlı ve tevkifatlı 2.262,71 TL) vekalet ücreti olmak üzere toplam 5.867,01 TL ödendiği beyan edilmiş ve başvuran vekili hesabına 13.05.2022 tarihinde toplam 5.867,01 TL olarak yapılan ödemenin banka dekontları ibraz edilmiştir. Başvuran vekili 17.05.2022 tarihli e-postayla, sigorta şirketinin belirttiği tutarların ödendiğini ancak yargılama gideri ve asıl alacağa işleyen faiz tutarının eksik olduğunu beyan etmiştir. 

Davalı şirket, 3.000,00 TL asıl alacak için 24.11.2021-13.05.2022 tarihleri arasında 125,75 TL yasal faizden sorumlu olduğundan, davalı şirket tarafından ödenen 104,30 TL faizle ilgili karar verilmesine yer olmadığına ancak 21,45 TL yasal faizin davalı şirket tarafından başvurana ödenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

  1. KARAR

Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde; 1- Başvurudan sonra ödeme yapıldığından, 3.000,00 TL değer kaybıyla ilgili karar verilmesine yer olmadığına, 2- Davalı şirket tarafından ödenmeyen 21,45 TL yasal faizin başvurana ödenmesine, 3- Başvurudan sonra ödeme yapıldığından, başvuranın yatırmış olduğu 100,00 TL Komisyon başvuru ücreti ve 400,00 TL bilirkişi ücreti toplam olan 500,00 TL yargılama masrafı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 50,00 TL ek başvuru ücretinin karar kesinleştiğinde başvurana iadesine, 4- Davalı şirket tarafından kabul edilerek başvurudan sonra ödenen 3.000,00 TL (stopaj ve tevkifat kesintisiyle 2.262,71 TL) TL vekalet ücreti ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30.maddesinin 12.fıkrası uyarınca kesin olarak karar verilmiştir.17.05.2022”

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir