- Minval Hukuk
- İş Hukuku
- 22 Kasım 2023
- Meslek hastalığı nedir, meslek hastalığının şartları nelerdir, zamanaşımı – hak düşürücü süre ne kadardır, bu davada tazminat nasıl hesaplanır, meslek hastalığında görevli ve yetkili mahkeme neresidir gibi sıkça sorulan sorulara mukabil işbu makale ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış ve bilgilerinize sunulmuştur.
İçerik Başlıkları
Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası, meslek hastalığı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi kaybı tazmin etme amacıyla açılan bir davadır. Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası yasal dayanağını 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Meslek hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması” başlıklı maddesinden ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda yer alan haksız fiil sorumluluğundan almaktadır.
Meslek Hastalığı Nedir?
Meslek hastalığı sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir (5510 s. Kanun m.14). 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda ise Meslek hastalığının mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı ifade ettiği belirtilmiştir (m.3/1-l).
Her iki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere çalışanlar işin niteliğinden, çalışma koşullarından veya çalışılan süreden dolayı meslek hastalığı denilen bedensel veya ruhsal bozukluklara yakalanabilmektedir.
Söz konusu hastalıkların neler olduğu Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü m.5’te aşağıdaki gibi sayılmıştır;
· Baş arızaları (kafa kemikleri, nöroloji, nöröşirürji, psikiatri arıza ve hastalıkları),
· Göz arızaları,
· Kulak arızaları,
· Yüz arızaları,
· Boyun arızaları,
· Göğüs hastalıkları,
· Omuz ve kol arızaları,
· El bileği ve el arızaları,
· El parmakları arızaları,
Omurga arızaları,
· Karın hastalık ve arızaları,
· Pelvis ve alt ekstremite arızaları,
· Endokrin, metabolizma, kollagen doku, periferik damar hastalıkları, hematolojik ve romotoid hastalıklar,
· Deri arızaları ve yanıklar.
Meslek Hastalığının Şartları
Çalışanların mesleki faaliyetleri boyunca yakalandıkları her hastalık meslek hastalığı olarak nitelendirilememektedir. Bu kapsamda meslek hastalığının ve buna bağlı olarak tazminat davası açılmasının bazı şartları bulunmaktadır. Buna göre;
· Hak sahibi, sigortalı bir çalışan olmalıdır,
· Meslek hastalığı ile yapılan iş arasında nedensellik bağı bulunmalıdır,
· Meslek hastalığı süregelen bir çalışma dönemi sonrasında ortaya çıkmalıdır,
· Meslek hastalığı yasal mevzuatta belirtilen hastalıklar arasında yer almalıdır,
· Meslek hastalığı, alınan sağlık kurulu raporu sonucu sabit hale gelmelidir.
Meslek Hastalığı Halinde Taraflara Sağlanan Haklar Nelerdir?
Meslek hastalığı halinde taraflara sağlanan haklar, meslek hastalığının tespiti ve ardından açılacak maddi ve manevi tazminat davası sonucunda belli olmaktadır. Tazminat davasında talep edilebilecek zarar kalemleri ise hem Sosyal Güvenlik Kurumu hem de işveren tarafından karşılanabilir. Buna göre talep edilebilecek maddi tazminat alacakları;
· Sürekli iş göremezlik ödeneği,
· Geçici iş göremezlik ödeneği,
· Tedavi ve sağlık giderleri,
· Ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı,
· Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği,
· Ölüm halinde cenaze ve defin giderleridir. Manevi tazminat ise işçinin veya mirasçılarının, meslek hastalığı sebebiyle duyduğu psikolojik yıpranmanın, acı ve üzüntünün karşılığı olarak talep edilebilir. Uygulamada maddi ve manevi tazminattan ikisinin de birlikte talep edildiği görülmektedir.
Meslek Hastalığı Halinde Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?
Meslek hastalığı halinde zamanaşımı süresine 6098 s. Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Buna göre meslek hastalığı halinde zamanaşımı süresi 10 yıldır (TBK m.146). Bu süre zarardan sorumlu kişi ile birlikte zararın da öğrenildiği tarihten itibaren başlar.
Meslek hastalıklarında uğranılan zararın bedensel olması durumunda ise zararın tam olarak öğrenilmesi biraz zaman alabilmektedir. Nitekim bedensel zararların giderek büyümesi veya zaman içinde yeni zararların ortaya çıkması mümkündür. Bu konuda alınan güncel hastane raporları önem taşımaktadır.
Meslek Hastalığı Tazminat Hesaplama Nasıl Yapılır?
Meslek hastalığı tazminat hesaplaması yapılabilmesi için öncelikle mesleki hastalık raporunda hesaplanan oran kesin hale gelmelidir. Daha sonra;
· İşçinin rapordaki hastalık derecesi,
· Tarafların kusur oranı,
· İşçinin güç kaybı,
· İşçinin sosyal durumu,
· İşçinin çalışma süresi,
· İşçinin maaşı,
· İşçinin yaşı gibi faktörler göz önüne alınarak tazminat hesaplaması yapılır. Meslek hastalığı tazminatı, işçiye aylık olarak verilen bir tazminattır.
Meslek Hastalığı Tespiti Davası
Meslek hastalığı tespiti davası 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 14. Maddesi kapsamında incelenmelidir.
Meslek Hastalığının Bildirimi: Meslek hastalığının 4’üncü maddenin birinci fıkrasının; (a) bendi ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından, (b) bendi kapsamındaki sigortalı bakımından ise kendisi tarafından, bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur.
Süresinde Bildirim Yapılmaması: Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene veya Bağ-Kur kapsamındaki sigortalıya, Kurumca bu durum için yapılmış bulunan masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücu edilir.
Hastalık, Kuruma Bildirilmeden Tazminat Davası Açılması: Meslek hastalığı işveren tarafından veya bildirmekle yükümlü kişiler bakımından bildirim yapılmadan maddi ve manevi tazminat davası açıldı ise mahkeme Kurumun meslek hastalığından haberdar edilmesi için süre vererek bunun sonucunu bekletici mesele yapar. Nitekim ilgili Yargıtay kararına göre, “12. O halde, Kuruma belirtilen şekilde bir bildirimde bulunulmadığının anlaşılması halinde ise yapılacak iş, davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazası/ meslek hastalığı tespiti” davası açması için önel verilmesi, önel içerisinde dava açılması halinde iş bu davanın sonucu beklenilerek, sonucuna göre davacı sigortalının Kurum tarafından sürekli iş göremezlik oranın tespiti ve giderek tespit edilen bu oran doğrultusunda gelir bağlanmasının temini sağlandıktan sonra tazminat davasının çözüme kavuşturulması gerektiği açıktır…” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E. 2022/4291 K. 2023/7005 T. 20.6.2023)
Meslek Hastalığının Tespiti: Anılan maddeye göre, sigortalının meslek hastalığına tutulduğunun Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi; Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi, sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunlu kılınmıştır.
Sosyal Sigortalar Sağlık Kurulunun ve Yüksek Sağlık Kurulunun İşçinin Hastalığının Mesleki Olmadığına Karar Vermesi: Bu halde bilinmelidir ki Sağlık Kurulunun meslek hastalığının tespitine ilişkin kararları kesin değildir ve söz konusu karara karşı Yüksek Sağlık Kuruluna itirazen başvuru yapılması mümkündür. Bir diğer seçenek ise doğrudan iş mahkemesinde dava açma yoluna gitmektir. Ancak itiraz üzerine Yüksek Sağlık Kurulu kararı da aynı yönde karar verirse, bu durum da yine Yargıtay tarafından ele alınmış ve meslek hastalığına ilişkin tazminat davasına konu olan bir YSK Raporu varsa incelemenin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması gerektiğine karar verilmiştir. Bu noktada Yüksek Kurulun kararına karşı meslek hastalığının tespiti için işçi veya diğer hak sahipleri yargı yoluna başvurabilir. Öyle ki “Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de, diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 Sayılı Kararı da bu yöndedir. Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu Kararı arasında görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp 2. Üst Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.” (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E. 2022/2843 K. 2023/4007 T. 11.4.2023). Belirtmekte fayda vardır ki, Yüksek Sağlık Kurulunun işçide meslek hastalığı bulunduğuna dair kararlarına karşı işveren de iş mahkemesinde dava açarak bunun aksini iddia ederek tespitini talep edebilir veya açılan davada ortaya çıkan sürekli iş göremezlik oranına itiraz edebilir.
Meslek Hastalığının, İşten Ayrıldıktan Sonra Meydana Çıkması: Bu durumda sigortalının sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.
Meslek Hastalığı Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?
Meslek hastalığı davasında görevli mahkeme iş mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. (7036 S. İş Mahkemeleri Kanunu m.5,6)
Meslek Hastalığı Yargıtay Kararları
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 11.9.2023 Tarihli 2023/793 E., 2023/7920 K. Sayılı Kararı
“…Uyuşmazlık, 06.12.2013 tarihinde tespit edilen meslek hastalığı nedeniyle sigortalıya ödenen gelir, geçici ş göremezlik, tedavi giderinin tahsili istemine ilişkindir…Kaçınılmazlık kanunda tanımlanmamış ancak Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği m. 45/3’de düzenlenmiştir. Yönetmeliğe göre, “İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır. Kaçınılmazlık, olayın meydana geldiği tarihte geçerli bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınacak tüm önlemlere rağmen, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesi durumudur. İşveren alınması gerekli herhangi bir önlemi almamış ise olayın kaçınılmazlığından söz edilemez.” Kaçınılmazlığın genel bir tanımı yapılacak olursa denilebilir ki kaçınılmazlık, önüne geçmenin imkânsız olduğu veya ne kadar özen gösterirse göstersin, hangi tedbir alınırsa alınsın oluşması engellenemeyen bir durumu ifade eder.
İşverenin mevzuatta yer almasa bile, iş sağlığı ve güvenliği yönünden aklın, bilimin, tekniğin gerekli gördüğü her türlü önlemi almak zorunda olduğu Yargıtayın yerleşik içtihatlarındandır. Alınması gereken her türlü tedbir objektif olarak işverenden beklenen makul tedbirler olmalıdır. Hastalığın ortaya çıkmasında kaçınılmazlığın varlığı halinde işveren ve üçüncü kişiler, belirlenen kaçınılmazlık oranında sorumluluktan kurtulacaktır. Önemle belirtilmelidir ki iş kazalarında işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunup bulunmadığını irdelemek daha belirgin iken meslek hastalığı için durum daha farklıdır. Çünkü meslek hastalığı, iş kazasında olduğu gibi aniden veya çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkmamakta, işin niteliğinden dolayı sürekli tekrarlanan bir sebeple veya yürütüm şartları yüzünden yavaş yavaş meydana gelmektedir. Sigortalı uzun süre aynı işi yapmakta, aynı şekilde çalışmakta, işin yürütümü ve niteliği nedeniyle belirli bir zaman sonra yaptığı işten etkilenmekte ve meslek hastalığına tutulmaktadır. Bazen aynı işyerinde çalışan ve aynı işi yapan sigortalıların birinde veya bir kısmında meslek hastalığı görülürken diğer kısmında hastalık belirtileri ortaya çıkmamakta işin niteliği ve yürütümü herkesi farklı etkilemektedir. Bu nedenle meslek hastalığının meydana gelmesinde tüm kusurun işverene ait olduğunu kabul etmek çoğu zaman hakkaniyete uygun düşmeyecek bir kısım etkenin kaçınılmazlık sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekecektir. Sonuç itibariyle sigortalıda meslek hastalığının ortaya çıkması hâlinde işverenin mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin, gerekli özeni gösterip göstermediğinin ve kaçınılmazlığın etkisinin titizlikle araştırılarak ortaya konulması gerekmektedir….Diğer yandan karara esas alınan 08.08.2022 tarihli kusur raporunda sigortalıya da kusur verilmiş ise de, sigortalının iş yerinde vidalama ve zımbalama türü tekrarlayıcı ve zorlayıcı bilek ve parmak ile kol hareketleri ile çalışması sonucunda meslek hastalığına maruz kaldığı gözetildiğinde sigortalıya kusur verilmesi yerinde değildir.…işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun, yargısal denetime elverişli, ayrıntılı irdeleme içeren ve verilen kusur oran ve aidiyetlerini belirten kusur raporu alınmalı, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,…”
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 4.7.2023 Tarihli 2022/13227 E., 2023/7496 K. Sayılı Kararı
“…Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu “müteselsil sorumluluktur”. Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6. fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler….”
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 3.7.2023 Tarihli 2022/6715 E., 2023/7433 K. Sayılı Kararı
“…Uyuşmazlık, meslek hastalığı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir…Bilindiği üzere 5510 Sayılı Kanun’un 18. maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, 19. maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı; iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir.…Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de, diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 Sayılı Kararı da bu yöndedir. Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu Kararı arasında sürekli iş göremezlik oranına yönelik görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp 2. Üst Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Davacı, dava tarihinden önce Yüksek Sağlık Kurulu kararı ile ve düzeltme kaydı ile %12 olarak belirlenen meslek hastalığına dayalı meslekte kazanma gücü kaybı oranına dayanarak ve maluliyetinin de tespitini talep etmek suretiyle açtığı eldeki dava ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Yargılama sürecinde Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu tarafından sürekli iş göremezlik oranı 16.10.2017 tarihi itibariyle %12,2 olarak belirlenmiş ve her iki tarafın hem orana hem de başlangıca yönelik itirazı doğrultusunda Adli Tıp Kurumu 2.Üst Kurulunca sürekli iş göremezlik oranı 16.10.2017 itibariyle %12,2 olarak, öncesi itibariyle de %0 olarak tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, Adli Tıp Kurumu 2.Üst kurulunca belirlenen iş göremezlik oranı ve başlangıcı dikkate alınmak suretiyle, ayrıca davacının başka işyerlerinde geçen çalışmalarının süresi ve etkisi de gözetilerek ve meslek hastalığı yönünden teselsül sorumluluğunun bulunmadığı da dikkate alınmak suretiyle, tarafların ve etkisi varsa dava dışı işverenliklerin kusur oranı belirlenerek maddi tazminat hesabı yapılmalıdır. Manevi tazminat istemi yönünden ise, daha önce … 2. İş Mahkemesi 2015/1365 Esas, 2016/382 Karar sayılı dosyasında görülüp kesinleşen manevi tazminat dosyası içeriği de gözetilerek, manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi dikkate alınarak yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmelidir….”