- Minval Hukuk
- Tazminat Hukuku
- 11 Aralık 2023
Deprem nedeniyle tazminat davası, deprem nedeniyle zararın karşılanması, deprem nedeniyle delil tespiti, DASK’ın karşılayacağı zararlar, zorunlu deprem sigortasının karşılamadığı zararlar, DASK kapsamında girmeyen binalar, DASK Poliçesinin miktarı gibi merak edilen sorular bu makalede ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.
İçerik Başlıkları
Deprem nedeniyle tazminat davası, deprem sonucunda zarar gören kişilerin sorumlulardan zararlarının tazminin istedikleri dava türüdür.
Esasında hukuka aykırı bir işlem veya eylem neticesinde ortaya çıkan maddi veya manevi zararın giderilmesi için zarardan sorumlu kişilerden istenen bedele “tazminat” denmektedir. Bu zarardan sorumlu kişiler kimi zaman idare, yapı denetim kuruluşu kimi zaman yapı maliki olabilir.
Deprem Nedeniyle Meydana Gelen Zararın Karşılanması
Deprem nedeniyle ortaya çıkan zararlar yalnızca deprem sonucunda yıkılan bina sahipleri ya da can ve mal kaybı yaşayanların zararlar olarak düşünülse de bunlarla sınırlı değildir. Her somut olay kendi içerisinde değerlendirmeye tabi tutulduğunda çeşitli kişi ya da kurumların sorumluluğunun doğduğu görülecektir. Deprem sebebiyle ortaya çıkan zararlardan bahsedecek olursak: Deprem sonucu kişinin maliki olduğu binanın yıkılması sebebiyle ortaya çıkan zararlar, ölen kişinin yakınlarının ölenin desteğinden yoksun kalmış olmasından kaynaklanan zararlar, deprem sebebiyle yıkılan binanın çevresinde bulunan eşyalara gelen zararlar, deprem nedeniyle hastane masrafları, kazanç kaybı, iş gücünün kaybolmasından doğan zararlar, depremi yaşayan kişilerin duyduğu elem üzüntü sebebiyle doğan manevi zararlar, altyapı zararları sayılabilir. Doğan zararların karşılanması komleks hukuki problemlere sebep olabilir bu sebeple alanında uzman bir avukatın desteğinden yararlanmak faydalı olacaktır.
Deprem Nedeniyle İdarenin Tazminat Yükümlülüğü ve Tam Yargı Davası
Deprem kaynaklı olarak, idarenin sorumluluğunu doğuran çeşitli durumlar ortaya çıkabilir. Örneğin, bir binanın riskli yapı tespit raporu düzenlenmiş olmasına rağmen yıkım ve tahliye süreci uygulanmamış olabilir. İnşaat ve iskan ruhsatı (yapı kullanma izin belgesi) verilmemesi gereken yapıların izin verildiği, görmezden gelindiği veya bu tür yapıların tespit sonrasında gereken sürecin gerçekleştirilmediği durumlar, İmar Kanunu ve deprem mevzuatına aykırı hareket eden idarenin hizmet kusurunu ortaya koyabilir. Bu bağlamda, belediyelere, valiliklere ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na karşı idari yargıda tam yargı davası açılarak hak talep edilebilir.
Deprem Nedeniyle Müteahhit, Yapı Denetim Kuruluşu’nun Sorumluluğu ve Adli - İdari Yargıda Tazminat Davası
Bir yapının projesi imara uygun olsa bile, inşaat faaliyeti sırasında projeye ve imara aykırı uygulamalar yapılabilir. Bu durumda, müteahhit veya yüklenicinin sorumluluğu devreye girebilir. Yüklenicinin sorumluluğunu belirlerken, yüklenici ile arsa sahibi arasındaki sözleşme önemli bir rol oynar. Yüklenici, kat karşılığı inşaat sözleşmesi veya eser sözleşmesi gibi çeşitli sözleşme türleriyle bağlı olabilir. Yüklenici, sözleşme şartlarına uymak ve olası cezai şartlara katlanmak durumundadır. Bu nedenle, yüklenicinin sorumluluğu her durum için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Ayrıca, yüklenicinin kusurlu işleri nedeniyle meydana gelen ölüm veya yaralanmalar için tazminat ödeme yükümlülüğü de söz konusu olabilir. Yüklenicinin kusuru, diğer kişi ve kurumların sorumluluğunu etkileyebilir ve illiyet bağını belirleyebilir, bu da 3. kişilerin tazminat yükümlülüğünü etkileyebilir.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunumuzun 3/1. Maddesine Göre: “Bu Kanunun uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı uyarınca öngörülen fennî mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlenir.” İdarenin yapı denetimi görevini imar ve deprem mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirememesi durumunda tam yargı davası sonucunda vatandaşlara ödenecek tazminatlar, ilgili idare tarafından yapı denetim şirketine rücu edilebilir. Çünkü yasal düzenlemeler, yapı denetim kuruluşlarının fenni mesuliyetini ilgili idareye karşı üstlenmelerini öngörmektedir. Bu durum, yapı denetimi süreçlerinin temelde idarenin sorumluluğunda olması ve yapı denetim şirketlerinin bu görevi yerine getirememesinin idare açısından “hizmet kusuru” teşkil etmesinden kaynaklanmaktadır.
Deprem Nedeniyle Yapı Malikinin Sorumluluğu
Türk Borçlar Kanunumuzun 69. Maddesine Göre: “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.“ Kanunun öngördüğü hükme göre, deprem nedeniyle yıkılan binalar ve diğer yapıların malikleri, bu yapıların neden olduğu zararlardan etkilenen kişilerin zararlarını tazmin etmekle yükümlüdür. Yapı maliklerine yönelik bu tazminat yükümlülüğü, kusursuz sorumluluk ilkesine dayanmaktadır, bu sebeple yapı malikinin kusurlu olup olmadığına dair itirazda bulunma hakkı bulunmamaktadır.
Deprem Nedeniyle Delil Tespiti
Deprem sonucu zarara uğrayan kişilerin Delil tespiti talebinde bulunmaları oldukça önemlidir. Delil tespitinin yapılmaması halinde, zararlardan sorumlu kişilerin cezai yahut hukuki sorumluluğunun tespiti imkansız hale gelebilmektedir. Bu nedenle deprem sonrasında enkaz kaldırılmadan önce depremden sorumlu kişilerin tespit edilebilmesi için delil tespiti yoluna gidilmesi oldukça önemlidir. “Delil tespiti ileride açılacak veya açılmış olan bir davayla ilgili delilerin bazı şartlar altında zamanından önce toplanıp güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla kabul edilmiş bir kurumdur. Delil tespiti hukukî niteliği itibarıyla bir dava olmayıp geçici hukukî himaye tedbiridir.”
Deprem sonrasında delillerin saklanmasını isteyen hak sahipleri Sulh Hukuk Mahkemesi ya da Asliye Hukuk Mahkemelerinden “delil tespiti” talep edebilirler. Delil tespiti herhangi bir dava gibi uzun sürmeyen hızlı bir hukuki süreçtir. Deprem özelinde delil tespiti için, binanın demir ya da betonlarından örnekler alınmak suretiyle yapılır.
DASK’ın Karşılayacağı Zararlar Nelerdir?
DASK (Doğal afetler Sigortalar Kurumu) deprem sonrası meydana gelecek zararların karşılanması amacıyla kurulmuş bir kurumdur. DASK, deprem ve deprem sonrasında ortaya çıkan hasar ve yaşanabilecek zararların, teminat limiti kapsamında kalmak kaydıyla karşılayan bir sigorta türüdür. Ülkemizin jeolojik özellikleri sebebiyle deprem bölgesi oluşu, deprem sonrası büyük maddi hasarların ortaya çıkışı bu sigortanın kuruluşunu zorunlu kılmıştır. Oluşan maddi hasarların, DASK poliçe limiti kapsamında olmak kaydıyla sigortaca karşılanması söz konusudur.
Dask Kapsamındaki Zararlar Şunlardır:
· Deprem nedeniyle yıkılan binalar,
· Deprem sonucu ortaya çıkan yangın, yer kayması, tsunamiden kaynaklanan zararlar,
· Temel, binanın ana duvarları, merdivenler, bahçe duvarları, koridorlar, asansörler, koridorlar, çatılar, bacalarda deprem sonucunda meydana gelen hasarlar sonucu uğranılan zararlar DASK kapsamındadır.
Zorunlu Deprem Sigortasının Karşılamadığı Zararlar ile Azami Teminat Limiti
Zorunlu Deprem sigortası kapsamı dışında kalan zararlar, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının A.3 bendinde sayılmıştır:
- · Depremden bağımsız, binanın kendi kusurundan kaynaklanan, yapı ruhsatı yahut yapı kullanma izin belgesi olmayan binalarda deprem nedeniyle ortaya çıkan hasarlardan doğan zararlar DASK kapsamında değildir. Zararların tazmini müteahhit, yapı denetim şirketi, ya da yapı kullanma izin belgesi veren idareye yöneltilmelidir.
- · Depremzedelerin deprem dolayısıyla yaşadıkları kar kaybı, kazanç kaybı, kiradan mahrumiyet, işin durmasından kaynaklı zararları,
- · Enkazın kaldırılması için yapılan masraflar,
- · Yapılan inşaatın durmasından kaynaklanan zararlar,
- · Taşınır eşyaların gördüğü zararlar,
- · Ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar (destekten yoksun kalma vs.)
- · Mali sorumluluk vb. dolaylı zararlar (yapı malikinin 3. Kişilere karşı sorumluluğu.)
- Dask’ın teminatı kapsamında değildir.
DASK zorunlu deprem sigortasının karşılayacağı azami teminat limiti, DASK (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) tarafından her yıl inşaat maliyetlerindeki artış oranları göz önüne alınarak yeniden belirlenmektedir. Halihazırda 2023 yılı için belirlenmiş DASK azami teminat limiti 640.000,00 TL’dir.
Zorunlu Deprem Sigortasından Kaynaklanan Taleplerde Zamanaşımı
Zorunlu deprem sigortasından kaynaklanan taleplerde zamanaşımı hususu. Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının C.7 bendinde düzenlenmiştir; “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler, sözleşmenin sona ermesinden itibaren iki yılda zaman aşımına uğrar.” İlgili madde hükmüne göre DASK zorunlu deprem sigortasına dayanarak ileri sürülebilecek talepler sigorta sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 2 YIL içinde sona erecektir.
DASK Kapsamına Girmeyen Binalar
Deprem sonucu maddi hasara uğrayan binaların hepsi DASK zorunlu deprem sigortası kapsamında değildir. Fakat Dask’ın kapsamı oldukça geniş tutulmuş yalnızca tamamlanmış ve kat mülkiyeti tapusu alan binalar değil, inşaat aşamasında olan binalar da DASK kapsamına alınmıştır. Böylece deprem nedeniyle maddi hasara uğrayanların zararlarının önüne geçilmesi hedeflenmektedir.
DASK kapsamındaki binaları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
· Tapuda kaydı bulunan, özel mülkiyetin söz konusu olduğu mesken olarak kullanmak için inşa edilmiş binalar,
· Doğal afetlerden dolayı devlet eliyle yapılmış ya da devletin sağladığı krediyle yapılmış binalar,
· İnşaatı henüz tamamlanmamış fakat arsa üzerinde dairenin payına göre kat irtifakı alan binalar(yukarıdaki koşulları sağlayan)
· Kooperatif evleri (tapu kaydı tamamlanmamış)
· Tapuda henüz cinsi belirlenmemiş bağ, bahçe, arazi.
DASK kapsamındaki binalardır.
DASK kapsamında olmayan binalar ise;
· Yıkım kararı verilmiş metruk binalar, kullanıma uygun olmayan binalar,
· İnşaatı tamamlanmayan ya da yarım kalan binalar,
· Kamu hizmetine tahsis edilen binalar,
· Köy nüfusuna kayıtlı binalar,
· Projesiz yapılan yapılar ile malzemeden çalınarak yapılmış yapılar,
· İşhanı, idari hizmet, eğitim gibi ticari amaca hizmet eden binalar,
· Yıkım kararı alınmış yapılar,
· 1999’dan sonra ve yapı ruhsatı bulunmayan binalar.
DASK kapsamında olmayan yapı bina ve ekleri için ihtiyari deprem sigortası yaptırılabilir.
DASK Poliçesi Ne Kadar Süreyle Geçerlidir
Zorunlu deprem sigortası DASK, kural olarak 1 YIL süreli olarak yapılır ve her yıl yenilenmesi gerekir. Sigortanın yenilenmemesi yahut sigorta sözleşmesinde belirlenen sürenin geçmesinden sonra gerçekleşen deprem sonucu ortaya çıkan zararlar nedeniyle DASK’tan tazminat alınması mümkün değildir.
Hasar İhbarı Herhangi Bir Süreye Tabi Midir?
DASK’tan alınacak tazminat bakımından önemli hususlardan biri de hasar ihbarıdır. Depremin meydana gelmesinden itibaren (rizikonun gerçekleşmesinden itibaren) 15 İŞ GÜNÜ içerisinde Dask’a yahut kurum nam ve hesabına sigorta sözleşmesini yapan sigorta şirketine hasarın bildirilmesi gerekir. Bildirim ALO DASK (125) hattı kullanılarak, e devlet üzerinden, kurumun web sitesinden ya da sigorta acentesi üzerinden yapılabilir. Hak kayıplarının önüne geçebilmek adına Dask’a hasar ihbarının yapılması önemlidir fakat mevcut uygulamada ihbar süresi dikkate alınmamakta, ihbarın süresi geçmiş olsa da değerlendirilmekte ve tazminat ödemesi yapılmaktadır. Tazminat miktarının tespitinden itibaren 1 AY içerisinde hak sahibine tazminat ödemesi yapılmak zorundadır.
DASK Hasar İhbarı Başvuru Formu
Zorunlu deprem sigortası (DASK) sebebiyle başvuru https://dask.gov.tr/tr/hasar-ihbari adresinde bulunan başvuru formu doldurulmak suretiyle yapılır. Başvuru yapılırken bilgiler eksik girilmeli gerekli evraklar pdf formatında eksiksiz yüklenmelidir.