Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

Tapu iptal ve tescil davası nedir, muris muvazaası nedeniyle tapu iptal edilebilir mi, muris muvazaası davasını kimler açabilir, muvazaalı işlemler nelerdir, bu dava kime karşı açılabilir, muris muvazaasında zamanaşımı süresi ne kadardır, bu davada ecrimisil talep edilebilir mi, davanın istisnaları nelerdir, ispat yükü kime aittir, tarafların ekonomik durumunun muris muvazaasına etkisi nedir gibi sorular sıkça sorulmaktadır. Bu makalemizde muris muvazaası hukuksal nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davalarının önemli noktaları ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur. 

Kira ve Gayrimenkul Hukuku Davaları

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davaları, murisin gerçek amacının, açıkladığı iradeden farklı olmasından dolayı mirasçıların uğradığı hak kaybından ortaya çıkmaktadır. Bu dava ile mirasçılar, gerçek hak sahipliğinin yerine getirilmesini ve taşınmaz bakımından miras hakkında yaşanan kayıpların düzeltilmesini talep etmektedir. Nitekim burada tapu memuru önünde yani resmiyette gerçekleştirilen işlem tarafların asıl iradesini yansıtmadığı için, arka planda gerçekleştirilmek istenen işlem ise gerekli şekil şartlarını taşımadığı için geçersiz hükmündedir.

Tapu İptal ve Tescil Davası Nedir?

Halk arasında genellikle “tapu iptal davası”, “tapu iptal tescil davası” olarak da bilinen tapu iptali ve tescil davası, gerçek hak sahibinden farklı bir kişinin tapuda kayıtlı taşınmaza ilişkin mülkiyet sahibi olduğuna yönelik iddiaları neticesinde açılan ve tapu kaydının gerçek hak sahibine tescilini amaçlayan bir dava türüdür.

Muris Muvazaası Ne Demektir?

Halk arasında “mirastan mal kaçırma” olarak bilinen muris muvazaası, miras bırakanın, mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakma amacıyla sağ iken yaptığı hileli işlemdir. Hileli olmasının sebebi gerçekte tapu sicil memuruna beyan edilen temlik sebebinin satış sözleşmesi veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilmesine karşın işlemin aslında karşılıksız kazandırma (bağış) olarak gerçekleşmesidir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında, irade uyuşmazlığı ve şekil şartından yoksun olan görünürdeki işlemin tespiti yapılarak tapudaki işlemin iptal edilmesi ve gerçek hak sahipliğinin yerine getirilmesi amaçlanır. Bu durumda miras bırakanın görünürde gizlediği işlemdeki gerçek iradesi tespit edilmeye çalışılır. Mal kaçırma amacı içeren muvazaanın ispatı halinde ise mahkeme görünürdeki taşınmaz devrini iptal ederek mirasçılar lehine tapu kaydının düzeltilmesine hükmeder.

Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?

Muris muvazaası davasını miras hakkı zarar gören yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açabilir. Bu durumda mirasçıların saklı pay sahibi olup olmamasının da bir önemi bulunmamaktadır. Her mirasçının diğerlerinden ayrı ve bağımsız dava açma hakkı vardır. Ancak mirastan feragat etmiş, mirası reddetmiş veya mirasçılıktan çıkarılmış kişilerin miras hakkı kalmadığından bu kişiler muris muvazaası davası açamazlar.

Muris Muvazaası Davası Kime Karşı Açılır?

Muris muvazaası davası, uyuşmazlığa ilişkin taşınmaz malının maliki olarak gözüken kişiye karşı açılır. Bu kişi miras bırakan sağ iken aralarında muvazaalı temlik işlemi gerçekleşen kişidir.

Muvazalı İşlemler Nelerdir?

Muvazaa; Tarafların üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla gerçek iradelerini gizleyerek hileli hukuki işlem tesis etmesine muvazaa denilir. Muvazaalı işlem her ne kadar görünüşte geçerli ise de işlemi yapan taraflar arasında hüküm ifade etmez. Bir işlemin muvazaalı sayılabilmesi için;

  • Üçüncü kişileri aldatma kastı,
  • İşlemi yapan tarafların iradesinin muvazaa üzerinde örtüşmesi,
  • Gerçek işlem ve görünen işlem olmak üzere iki farklı işlem vardır.
  • Şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Nispi Muvazaa ve Mutlak Muvazaa olmak üzere ikiye ayrılır.

Mutlak Muvazaa; Gerçekte hiç yapılmamış ve yapılmayacak bir hukuki işlemin üçüncü şahıslara yapılmış gibi gösterilmesidir. Mutlak Muvazaada görünürdeki işlem ve gizli işlem vardır. Örneğin dul aylığı için gerçekte boşanmayan eşlerin resmi olarak boşanmalarına rağmen birlikte yaşamaya devam etmeleri durumunda taraflar arasındaki boşanma işlemi mutlak muvazaa olarak değerlendirilir. 

Nispi Muvazaa; Taraflar arasında yapılan hukuki işlem çeşitli sebeplerle farklı bir işlem gibi gösterilmesidir. Gerçek işlem, sadece sözleşmenin taraflarınca bilinmekte iken üçüncü şahıslara farklı bir işlem(görünen işlem) yapılmış gibi gösterilmektedir. Örneğin; çocuklarından birini çok seven bir babanın diğerlerinden mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı gayrimenkulü edimsiz olarak devrettiği halde satış gibi göstermesidir. Burada görünürdeki işlem satış iken gizli işlem karşılıksız kazandırmadır.

Muris Muvazaası ve Hukuki Sonuçları Nelerdir?

Miras bırakanın, mirasçılarını, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yapmış olduğu karşılıksız kazandırmalara muris muvazaası denmektedir. Davanın hukuksal dayanağı yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına dayanmaktadır. Muris muvazaasının amacı, murisin ölümü ile diğer mirasçıların tenkis veya denkleştirme davası açarak miras paylarına kavuşmasını önlemektir. Söz gelimi müteveffa adına kayıtlı malları aslında bağış yaptığı halde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak devretmiş gibi göstermesidir. Muris muvazaasında müteveffanın malı mirasçılara devredebileceği gibi mirasçı dışındakilere de devretmesi söz konusu olabilir. Önemle belirtmekte fayda var ki her ne kadar yapılan bir işlemde muvazaa söz konusu ise de mirasçılar tarafından muvazaaya dayalı dava ikame edilebilmesi için miras bırakanın vefat etmesi gerekmektedir. Aksi halde sağlararası işlemin iptali olur ki bu tür işlemler farklı hukuki rejimlere tabidir.

Muris muvazaası;

  • Görünürdeki (Hileli) Hileli İşlem,
  • Tarafların muvazaa üzerinde örtüşen iradeleri,
  • Gizlenen (Gerçek) İşlem,
  • Mirasçıları aldatma kastı,

Gibi şartlar çerçevesinde değerlendirilir.

Görünürdeki İşlem; Muris, mamelekinde bulunan malvarlığını mirasçılara veya mirasçı dışındaki kişilere bağış yaptığı halde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstermesidir. Görünürdeki işlem satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi iken devreden(muris) ve devralan(mirasçı veya miras dışı üçüncü şahıslar) iradesi bağış yönündedir.

Gizli İşlem; Muris ile mirasçının bağışlama(edimsiz) yönündeki iradesi muvazaa işleminin gizli işlemini göstermektedir.

Tarafların Muvazaa Üzerinde Örtüşen İradeleri; Muris muvazaasında her ne kadar görünürdeki işlem satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak görülmekte ise de muris ile muristen malı devralan kişinin tesis edilen işlem üzerinde örtüşen hileli iradeleri bulunmaktadır. Başka bir deyişle sadece işlemin tarafları hileli işlemin bilincedir.

Mirasçıları Aldatma Kastı; Muris muvazaasında murisin temel amacı mirasçıları saklı paydan yoksun bırakmak veya miras hakkını azaltmaya yöneliktir.

Muris Muvazaasında Zamanaşımı Süresi Ne Kadar?

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar, terekeye karşı açılan haksız fiil niteliği taşıdığından herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman dava açılabilir. Ancak bu kuralın istisnası miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Müteveffa, Kadastro tespitinden önce vefat ederse mirasçılar tarafından açılacak davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. Maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekmektedir. Bu süre içerisinde açılmayan davalar hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmektedir.

Muris Muvazaasının Tarafları

Miras hukukunu harekete geçiren temel eylem, ölüm olduğundan muris muvazaasında dava hakkı müteveffanın ölümü ile doğar. Başka bir deyişle bu tür davalar muvazaa iddiası ispatlansa bile murisin sağlığında açılamaz. Mirastan yoksun bırakılan hak sahibi mirasçı muvazaa iddiasına dayanarak ve TMK 1025 madde çerçevesinde Tapu Sicilinin Düzeltilmesi davası açabilir. Dava hakkı, Saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılara aittir. 

Ancak hak sahibi, miras bırakanın halefi olarak değil miras hakkının çiğnenmesinden ötürü ve kendi miras hakkına dayanarak dava açmaktadır.

Davalı ise muristen, muvazaa ile devralan kişi, bu kişi ölmüş ise onun mirasçısı ya da kötüniyetli olarak yolsuz tescili gerçekleşen kişidir.

Muris Muvazaası Davasında Tarafların Ekonomik Durumu

Muris muvazaasının ispatı her türlü delille mümkündür. Ancak Yargıtay soyut veya hayatın olağan akışına uygun düşmeyen gerekçelerle açılan davalarda muvazaanın ispat edilemediği gerekçelerle ret kararları vermektedir. Bununla birlikte, murisin muvazaalı işlem tarihindeki paraya olan ihtiyacı ile muristen taşınmazı devralan mirasçının temlik tarihindeki satın alma gücü bu dava bakımından önem arz etmektedir. Örneğin, ekonomik durumu iyi bir murisin, satın alma gücünden yoksun bir mirasçıya taşınmazını yüksek bedellerle devrettiği durumlarda muvazaanın olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü muris, taşınmazı satma ihtiyacı duymayacağı gibi, mirasçı da bu taşınmazı satın alamaz. Benzer şekilde, muris ile mirasçı arasında herhangi bir banka yoluyla para akışı gerçekleşmediği halde taşınmazın satış yoluyla devredildiğinin kabulü de mümkün değildir.

Muris Muvazaasında Ecrimisil Talep Edilebilir Mi?

Muris muvazaasının ispat edilebildiği durumlarda davalı taraftan ecrimisil tazminatı da talep edilebilir. Ancak ecrimisil tazminatı temlik alanın iyiniyetli olup olmamasına göre ikiye ayrılmaktadır.

Davalının İyiniyetli Olduğu Durumda Ecrimisil; Muris muvazaasında davalı iyiniyetli ise Tapu sicili düzeltilmesi davasının ecrimisil kesinleştiği tarihten itibaren, dava tarihine kadar ecrimisil istenir.

Davalının Kötüniyetli Olduğu Durumda Ecrimisil; Muvazaanın tarafı olan davalı, kötüniyetli ise murisin ölümünden başlayarak dava tarihine kadar ecrimisil istenebilmektedir. Ecrimisile yönelik talepler, dava tarihinden geriye dönük beş yıllık zamanaşımına tabidir.

Muris Muvazaasının İstisnaları Nelerdir?

Yargıtay’ın belirlediği aşağıdaki durumlarda muvazaa olmayacağı, başka bir deyişle yapılan işlemin iptal edilemeyeceği kabul edilmiştir. Bunlar;

  • Murisin bedelini ödeyip üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı, mirasçılardan biri adına kaydettirmesi durumunda 1.04.1974 tarih, 1/2 sayılı Yargıtay İBK uygulama yeri bulmaz. Zira 01.04.1974 tarih,1/2 sayılı Yargıtay İBK, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temlik işlemler için geçerlidir.
  • Kadastro tespiti sırasında murisin irade beyanında bulunması,
  • Evlilik sözleşmesinin varlığı durumunda yapılan işlemler,
  • Elden bağış yapılması,
  • Muris tarafından denkleştirmeye tabi bağış yapılması
  • Murisin evlat edinmesine karşı, mirasçıların muvazaa iddiası dinlenmez.

Murisin borçlandırıcı işlem yapması gibi durumlar muris muvazaasının istisnalarıdır. Murisin sağlığında kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar şekilde aynen taksim yapması durumunda murisin mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceğinden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uygulanamaz.

Yargıtay Tarafından Muvazaa Olarak Kabul Edilen Durumlar

Her ne kadar yukarıda sayılan durumlarda muris muvazaası kabul edilemeyecek ise de Yargıtay tarafından aşağıdaki hallerde muvazaanın var olduğu kabul edilmektedir.

  1. Hasta, yaşlıların yakınlarında bulunanların baskılarına karşı koyamamaları
  2. Erkek çocukların, kız çocuklarına göre toplumda daha üstün tutulması
  3. İkinci veya son eş faktörü,
  4. Ölümden kısa süre önce işlem yapılmış olması
  5. Miras bırakan ikinci kez evlendiyse ona yapılan kazandırmalar
  6. Zayıf durumda olan mirasçının güçlendirmesi gibi nedenlerle muvazaalı işlem yapılmaktadır.

Mirastan Mal Kaçırma Davasında İspat Yükü

Mirastan mal kaçırma davasında ispat yükü, muvazaanın varlığını ileri süren taraftadır. Diğer bir anlatımla, bu davalarda, miras bırakan tarafından yapılan temlikin muvazaalı ve terekeden mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat yükü davacıya aittir. (TMK m.6 – HMK m.190/1)

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Ne Kadar Sürer?

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının ne kadar süreceğini söylemek zordur çünkü bu süre, mahkemenin iş yoğunluğu ve tahkikat aşaması süresince delillerin ne kadar sürede dosyaya kazandırılacağına ve değerlendirileceğine göre değişkenlik gösterecektir. Bununla birlikte uygulamada bu davalar yaklaşık 1,5-2 yıl sürmektedir. İstinaf aşaması ve temyiz aşamaları da ayrı ayrı ortalama 1-2 yıl sürebildiği gözetilecek olursa tarafları toplamda 3 yıllık bir sürecin beklediğini söylemek mümkündür.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesi; yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak uyuşmazlık konusu birden fazla taşınmaz bulunuyorsa dava, taşınmazlardan herhangi birinin kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde de açılabilir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 5.7.2023 Tarihli, 2022/5867 E., 2023/3994 K. Sayılı Kararı 

“….Dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.Uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine 

uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de … Medeni Kanunu’nun ( TMK ) 706., … Borçlar Kanunu’nun ( TBK ) 237. ( Borçlar Kanunu’nun ( BK ) 213. ) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.  Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır….”Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 5.7.2023 Tarihli 2022/89 E., 2023/709 K. Sayılı Kararı“…1.Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tescil mümkün olmazsa tenkis istemine ilişkindir…Muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 Sayılı Kanunu’nun 19.[BK’nın 18inci] maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddenin birinci fıkrasında; “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmüne yer verilmiştir.4.Muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları, şeklinde tanımlanabilir…Gerek öğretide ve gerekse uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olarak iki gruba ayrılmaktadır; mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı (oluşturmayı) istemezler, yalnız görünüşte bir hukuki işlem için gerekli irade açıklamasında bulunurlar; nispi muvazaada ise taraflar gerçekten belli bir hukuki işlem yapmak isterler, ancak onu saklamak amacıyla, bir başka hukuki işlemin kurulduğu görüşünü yaratmak üzere irade açıklamasında bulunurlar.6. Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki (zahiri) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz.…9. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararında sonuç olarak; “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması hâlinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına” hükmedilmiştir…11.Muris muvazaasında, miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafı, aralarında yaptıkları bağış sözleşmesini genellikle satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemektedirler. Başka bir anlatımla, miras bırakan ile karşı taraf malın gerçekten temliki hususunda anlaşmışlardır. Görünüşteki ve gizlenen sözleşmelerin her ikisinde de samimi olarak temlik istenmektedir. Ne var ki, görünüşteki satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesinin vasfı (niteliği) muvazaalı sözleşme ile değiştirilmekte, ayrıca gizli bir bağış sözleşmesi düzenlenmektedir. Görünüşteki sözleşmenin vasfı (niteliği) tamamen değiştirildiğinden, muris muvazaası aynı zamanda tam muvazaa özelliği de taşınmaktadır.12.Muris muvazaasını öteki nispi muvazaalardan ayıran unsur ise mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yapılmasıdır…16. Dava açan mirasçılar, miras bırakan ile davalı arasındaki sözleşmenin dışında olduklarından üçüncü kişi konumundadırlar. Bu nedenle iddialarını tanık dâhil olmak üzere her türlü delille kanıtlamaları mümkündür. Kanunen kendilerine intikal etmesi gereken miras haklarına, miras bırakan tarafından muvazaalı olarak yapılan sözleşme ile engel olunduğundan bu sözleşmenin muvazaalı olduğunu ileri sürerek iptalini istemekte hukuki yararlarının bulunduğu açıktır…24. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; murisin diğer mirasçılar ile arasında bir husumetinin olmadığı, başka taşınmazlarının da bulunduğu, miras bırakanın temlikteki iradesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir…SONUÇ: Açıklanan sebeplerle; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,…

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir